30 Ocak 2013 Çarşamba

GRUP KONUŞMASI VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ



Birgül Ayman Güler’in TBMM’de parti grubu adına yaptığı konuşma, hayatında CHP’nin kapısının önünden geçmemiş, her bulduğu imkanda CHP’ye saldırmayı adet haline getirmiş, ülkeyi bölmek için önce CHP’nin bölünmesinin şart olduğunu düşünenler tarafından bilinçli olarak çarptırıldı.
Bu yapılırken de Birgül Ayman Güler üstünden CHP’nin ulusalcı kimliği, faşistlikle eş değer gösterildi.
O bakımdan geçtiğimiz  Salı günü Kılıçdaroğlu’nun  CHP Meclis grubunda yaptığı konuşmayı bazı kişiler çok büyük önem atfederek beklediler.
Konuşma her zaman olduğu gibi Türkiye’de gündem yaratacak içerikten uzak,sadece Tayyip Erdoğan’ı eleştiren, dünyada Türkiye’yi de ilgilendiren konulara, örneğin en basitiyle ABD’nin az da olsa Suriye Politikasında değişiklik yapma ihtimali gibi, hiç değinmeyen bir konuşmaydı.
Bu arda da parti programına uymamayı,  partinin tarihine saldırmayı adet haline getirenlere hiçbir şey söylemeden, sırf Birgül Ayman Güler’in konuşmasını, parti programına uygun olması nedeniyle içeriğini eleştirmeyen ve fakat söylem tarzını eleştirerek biten bir konuşmaydı.
Bir çok partili, CHP’li  olmadığını ilan ederek,   Kılıçdaroğlu’nun, bunu  bilerek  davet ettiği, Atatürk’ü ve İsmet Paşa’yı Dersim olaylarında  katliam yapmakla suçlayan, buna parti yönetiminden zamanında hak ettiği bir tepki gelmemesi üzerine, bu sefer   bir başka konuşmasında, Yunanlı bir yazarın romanında yazdıklarını tahrif ederek, kurtuluş savaşı sırasında Atatürk ve arkadaşlarının Ege’de “etnik temizlik yaptıklarını” söylemek küstahlığında bulunan Hüseyin Aygün’e de bir şeyler söyleyeceğini beklediler.
Birgül Ayman Güler’in parti programına uygun söylediği sözlerin, tarzını bile eleştiri konusu yapan Kılıçdaroğlu, Hüseyin Aygün’e bugüne kadar bu çizmeyi aşan, küstahça konuşmaları için tek kelime bile söyleyememiştir.
Hüseyin Aygün’e karşı takınılan bu sessizlik,  partide bir kırılma noktası varmış gibi bir görüntüye neden olduğundan  partinin parçalanmasını isteyen, bu nedenle etnisite egemenliğini tahrik edenlerin,  bazı gereksiz dedikoduları yaymaları için de müsait iklim yaratmıştır.
 Konuşmanın hiçbir yerinde Türk Milleti, Türk Ulusu sözcükleri kullanılmamıştır.
Bu hatalı tutum,  anayasadan Türk, Türk Milleti kavramlarının çıkartılmasını, etnisite egemenliğini hakim kılarak ülkeyi bölmek isteyenlerin ekmeğine bilerek veya bilmeyerek yağ sürmektir.
Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı, bu coğrafyada yaşayan herkesi bütünleştirici ve farklılıkları ortadan kaldıran bir anlayıştır.
Gerek anayasamızda ve gerekse CHP programında kabul edilmiş olan Atatürk milliyetçiliği hakkında Anayasa Mahkemesi  10. Temmuz 1992 tarih ve 1991/2 Esas sayılı dosyasında: “Atatürk milliyetçiliği... ayrımcı ve ırkçı bir kavram değil, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk halkının, kökeni ne olursa olsun, devlet yönetiminde tartışmasız eşitliği, içtenlikli birliği ve birlikte yaşama istencini içeren çağdaş bir olgudur... Türk devletinin vatandaşları arasında etnik ya da diğer herhangi bir nedenle siyasal veya hukuksal ayrım söz konusu değildir... Türkiye’de... Ulusal bütünlüğün temeli ortak kültüre, laiklik ilkesiyle akla, mantıklı düşünceye, sağduyuya, adalete dayanan ‘Atatürk milliyetçiliği’dir. Anayasa, Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesi resmiyette Türk adıyla tanıtan birleştirici ve bütünleştirici bir milliyetçilik anlayışına sahiptir”. Diyerek, Atatürk milliyetçiliğinin bir ırkın başka bir ırka üstünlüğü olmadığını ortaya koymuştur.
Birgül Ayman Güler’e karşı biliçli olarak yapılan bu haksız ve çirkin linç kampanyası karşısında  CHP yöneticilerinin kendisine sahip çıkmamaları,  ‘Yeni Anayasa’ yapma sürecinde, CHP’yi bu ülkenin bölünme sürecine hizmet etme noktasına getirmeye çalışan iç ve dış güçleri muhakkak mutlu etmiştir.
Bazıları bilmelidir ki; Türkiye’nin her köşesinde yaşayan, Kürt,Arap,Boşnak,Laz, Çerkez, Abaza, Arnavut, Roman yurttaşlarımız vardır. Bu etnik kimlikler, bu kökenden gelen  herkesin şerefidir ama egemenlik tektir ve o da Türk Ulusunundur.