CHP tarihinde görmediği, alışık olmadığı
olaylar yaşıyor.
CHP de bugüne kadar hiçbir milletvekili
parti programına uygun konuştu diye eleştirilmemişti, bu parti yönetimi zamanın
da bu
da yaşandı.
İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler’in
partinin Kurultaydan geçmiş programına uygun olarak, kimsenin ırk ve kökenin
diğerinden üstün olmadığını söylediği, Atatürk’ün “Türkiye cumhuriyetini kuran
Türkiye halkına Türk milleti denir.” Özdeyişine uygun meclis konuşmasına Meclis
kürsüsünden, hem de partinin Genel
Başkan yardımcısı olan bir milletvekili en ağır şekilde saldırdı.
Kimdir bu kişi?
Bir iki sene evveline kadar CHP’ye
saldırmayı adet haline getirmiş, Amerika’da ödül alırken Türkiye’ye etmediği
hakareti bırakmayan, CİA’nın yan kuruluşu Stratfor’da “TR705” kod adıyla kayda giren kişi.
Aynı şahıs Adalet komisyonunda, o
komisyonun üyesi olmamasına rağmen komisyona gelerek, partinin görüşlerini
anlatan CHP milletvekillerini müşkül durumda bırakacak şekilde, parti görüşünün
aksine görüş ileri süren, bu yaptıklarından dolayı da kimsenin kendisinden hesap soramadığı şahıs.
Neydi bu parti görüşünün aksine
savunduğu “Ana dilde savunma” yani Kürtçenin kamusal alana sokulması.
Bu kişiye kimse hesap soramıyor, bunun
sebebi acaba bu şahıs üstünde “insiyatif kullanılamıyor” olması mıdır?
CHP içinde bu partinin kurucularına,
tarihine küfür edilmesine, onların
katil, soy kırımcı diye suçlanmasına, bugüne kadar tanık olunmamıştır.
Bu parti yönetimi zamanın da bu da
yaşandı.
Bunun düşünce özgürlüğü ile de alakası
yoktur.
Bu tezleri savunmak isteyenler bu partinin dışında kendi fikirlerine uygun
partilerde siyaset yaparlar, bu fikirlerini şiddeti davet etmeden diledikleri
gibi söylerler. Ama bunu CHP’nin içinde yapamazlar, yapmalarına da izin
verilmemelidir.
İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler’in konuşmasına CHP
milletvekillerinin alkışlarla destek vermesini içine sindiremediği (!) için
istifa eden, aslında üç dört aydır AKP’ye geçeceği konuşulan Adıyaman Milletvekili
Salih Fırat’ı partiye dönmeye ikna etmek için kendisiyle görüşen iki Genel
Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ve Sezgin Tanrıkul’u gazetelere sızan haberlere
göre “Parti bizim elimizde, ulusalcıların etkin olması artık mümkün değil” demişler.
Bu şahıslar ne CHP tarihini ve ne de Kurultaydan
geçmiş tüm CHP’lileri bağlayan parti Programını biliyorlar.
CHP Programının daha birinci sayfasında:
“CHP gücünü tarihi köklerinden alır.
Emperyalizme karşı ulusal başkaldırının öncüsü olan Kuvayi Milliye, Müdafa-i Hukuk
Cemiyetlerinin oluşumuna dayanak oldu. Müdafa-i Hukuku ise işgal altındaki
Anadolu’da, yerel kimlikten ulusal kimliğe ve ulusal dayanışmaya ulaşmayı,
gücünü ulusal iradeye dayandırmayı hedef aldı.”
……
“CHP’nin tarihsel kimliği, Atatürk
devrimlerinin birikimleri ile ALTI OK eşliğinde;
Kemal ATATÜRK’ÜN Bağımsızlık benim karakterimdir,
İsmet İNÖNÜ’NÜN, Namuslular da, en az
namussuzlar kadar cesur olmalıdır,
Sözleri ile öz ifadesini bulan bu soylu
ve erdemli gelenek ile şekillendi.” Demektedir.
Şimdi,
CHP liler bir karar vermek zorundasınız, hangi CHP’nin üyesi olmayı
yeğlersiniz.
Ulusalcı olmayı “faşistlik” olarak
niteleyen, Atatürk’e, İsmet Paşaya “katil” , “soy kırımcı” diyenlerin sırtını
sıvazlayan “CİA’nın yan kuruluşu Stratfor’da
“TR705” kod adıyla kayda giren, hakkında evrakta sahtecilikten
mahkumiyet kararı olan kişilerin mi
yönettiği? Yoksa; Atatürk ilke ve
devrimlerine bağlı, ülke bütünlüğünden yana, Atatürk’ün “Türkiye cumhuriyetini
kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.” Özdeyişini benimseyen, uluslaşma
sürecinin, laik cumhuriyet yapılanmasının,çağdaşlaşma hedefinin, aydınlanma devriminin
sürekliliğine inananların yönettiği bir CHP’nin üyesi mi olmayı yeğlerseniz.
Eğer Atatürk
devrimlerine inanların yönettiği bir CHP üyesi olmayı yeğliyorsanız, kişisel
beklentilerinizi bir yana bırakın, İsmet İNÖNÜ’NÜN, “Namuslular da, en az
namussuzlar kadar cesur olmalıdır” sözünün gereğini yapın ve ayağa kalkın ve
CHP’nin onurlu ve devrimlerle dolu tarihine sahip çıkın.