3 Şubat 2013 Pazar

BAŞBAKAN ZOR DURUMDA



Bakmayın siz öyle Başbakan’ın yaptığı afur tavırlara, hem iç politikada hem de dış politikada zor durumda.
Başbakan büyük propaganda gücüne rağmen halkın  % 65 inin başkanlık sistemine karşı olduğunu bilmektedir.
Bu oran Başbakanda  büyük bir hayal kırıklığı yaratmış olmalı ki,  “anayasa da uzlaşma olmazsa, bizde anlaştığımız partiyle bu işi yaparız, değişikliği referanduma götürürüz” demektedir, inanmayın.
Bu blöftür. Referanduma cesaret edemez.
Başbakan, başkanlık sistemine geçişe ve özerkliğin tanınması anlamına gelecek anayasa değişikliklerine, AKP içinden oy vermeyecek olanların da varlığını hissetmekte ve hesaplarını ona göre yapmaya çalışmaktadır.
Anlaşırız dediği parti elbette BDP’dir. Anlaşma onlarla değil, onların sözünden çıkamadıkları “bebek katili” ile yapılmıştır.
Ne üzerinde anlaşılmıştır, ne alınmış, ne verilmiştir bu bilinmemektedir. Nitekim bu varılan uzlaşmanın içeriği, bırakın halka, milletvekillerine bile açıklanamamaktadır. Bu varılan uzlaşmayı sadece AKP üst düzeyi ve BDP’lilerinde bir kısmı biliyor.
Tayyip Erdoğan, ne alıp ne verdiğini açıklayamaz; zira halktan büyük tepki geleceğini kestirmektedir.  
 O nedenle Anayasa değişikliğini Mecliste halletmek zorundadır.
AKP’nin sandalye sayısı 326 dır. Meclis Başkanı oy kullanamayacağı için bu sayı  325 e düşmektedir. BDP ve onunla beraber hareket edecek bağımsız milletvekilleriyle  bu rakam 360 ı bulur. O nedenle Anayasa değişikliğini referanduma götürecek 330 eşiğinin üstündedir bu rakam.
Ama  AKP içinden gelecek tepkilerden çekindiği için CHP’den ve MHP’den milletvekili devşirme çabasına girecektir ve nitekim de girmiştir.  Bu nedenledir ki, kendi partisinin doğu ve güneydoğu milletvekillerine CHP ve MHP li milletvekilleri ile sıcak ilişki kurmaları yönünde talimat vermiştir.
CHP ve MHP’den devşirilecek Milletvekilleriyle bu sayı 380 aşar. Bu da anayasa değişikliğini referanduma götürmeden bitirmeye yeter.
Zira Başbakan referandum sonuçlarının kendisi için büyük bir hüsran olacağını görmektedir. Böyle bir sonuç kendisini siyaseten bitirir ve Yüce Divana kadar da götürür.
Dış Politikada da aynen iç politikada olduğu gibi köşeye sıkışmış durumda.
Evvela kardeş, sonra ABD’nin talimatıyla katil ilan ettiği Esad’ın, bir iki ay zor dayanacağını söylerken, Esad iki yıldır yerinde.
Hani yüz bin sığınmacı sayısı eşikti, bu eşik aşılırsa  müdahale edecektik.
Asıl tehlike günün birinde o veya bu nedenle Esad gittiğinde  Kuzey Suriye’de fiilen kurulmuş olan Kürt bölgesi ne olacaktır.Yeni rejimin buna bakışı ne olacaktır.
Gerek Irak ve Gerekse Suriye’de olan olayların nedeni, Kuzey Irak bölgesinde  Kürtlerin kontrolündeki petrol ve doğalgaz yataklarından çıkartılacak  petrolün ve doğal gazın  Doğu Akdeniz’e akıtılıp İsrail tarafından pazarlanmasının sağlanması, böylece batının Rusya ve Kafkasya’ya enerji bağımlılığının azaltmasını, hatta bitirilmesini sağlamaktır.
Burada oynan oyun, birilerinin söyleyip, bazı saflarında inandığı  gibi, bölge diktatörlüklerini yıkıp buralara demokrasi getirmek değildir.
En yakın örnek Irak’a demokrasimi geldi? Sadece Irak fiilen bölündü yakında Suriye operasyonu da  bittikten sonra hukukileştirilecektir.
Hükümet sıkıştıkça sıkışıyor.
İsrail Suriye’yi vuruyor “One minute” Tayyip beyden çıt yok.
Dünyanın konuştuğu, yazdığı konuyu bizim Dışişleri Bakanlığımız “Resmi bir bilgi yok” gibi komik laflarla geçiştiriyor.
Tayyip bey ne diyebilecek, İsrail’e babalansa, babalanamaz ya, katil dediği Esad’a destek vermiş olacak.
Sussa İsrail’e destek vermiş olacak.
Aslında İsrailli yetkililerin açıklamaları, bu operasyonun Türkiye’nin bilgisi dahilinde olduğu yolunda.
Başbakan çok zor durumda, hani bizim Anadolu argosunda bir deyiş vardır “Tarzan zor durumda” diye, Başbakanın hali tam o noktada.
Aslında halk “Silkele düşecekler” diye bağırmayı çok istiyor da, silkeleyebilecek bir adam yok ortada.
Belki de Büyük Kürdistan kuruluncaya kadar, silkeleyebilecek adamlar ortadan kalksın diye yapılmıştır bazı operasyonlar.
Ne dersiniz?