Sözlüğe baktığınız zaman arsızın
karşısında, “1-Utanması, sıkılması olmayan, yılışık, yüzsüz.2-Açgözlü
davranan 3-Kolayca üreyebilen (bitkiler
için) yazıldığını görürsünüz.
Hani çocuklar vardır, her
gördüğünü şımarıkça ister, her şeye sahip olmak ister, işte onlara arsız denir.
Arsızın çocuğu olurda kocaman
kocaman siyasetçinin olmaz mı?
Elbette olur.
Bunlar her şeye, her makama
layıktırlar. Bulundukları siyaset kurumu içinde onlardan başkası yoktur.
Onların beceremediği iş ve konu da yoktur.
Şimdi, yerel seçimler yaklaşıyor
ya ortada bir çok adayın ismi dolaşıyor. Bir çok insan adayım diye ortaya
çıkıyor, kendilerini partilerinin yetkili organlarına veya eğer ön seçim
yapılacak ise partililerinin beğenilerine sunuyorlar.
Partilerin mahalli teşkilatlarında
görev yapan, yani İl, İlçe Başkan ve yöneticileri bulundukları yerden aday adayı olacak iseler
görevlerinden çekilmek zorundadırlar.
Bu çok doğru bir düzenlemedir. Bu
görevlerde bulunanlar ön seçim yapılacak ise görevleri nedeniyle, ön seçim
seçmenlerini etkileyebilecekleri düşünülerek yapılmış bir düzenlemedir.
Ama bu görevini bırakma işi
Milletvekilleri ve Parti Genel Merkez yöneticileri için getirilmemiş.
Bu çok ciddi bir eksiklik olduğu
gibi aynı zamanda da eşitsizlikler
yaratır.
İl, İlçe Başkan ve yöneticileri,
ön seçmeni etkileyebilirde, merkez yoklaması yapıldığı takdirde, partilerin
Milletvekilleri, genel merkez yöneticileri, seçicileri etkileyemezler mi?
O zaman yapılması gereken,
bulundukları ilden Mahalli Seçimlere katılacak milletvekillerinin
milletvekilliğinden, parti genel merkez yöneticilerinin de üstlendikleri
görevlerden istifa etmeleri gerekir.
Bir insan, milletvekili olduktan
sonra yerel seçimde belediye başkanlığına aday adayı olacak ise milletvekilliğinden
istifa etmelidir. Etik olan budur.
İl, İlçe Başkan ve yöneticileri
görevi bırakıp aday adayı olduktan sonra, ister ön seçimi kaybetsin, ister
merkez yoklamasında genel merkezce seçilmesin, bir daha görevine dönmesi genel merkezin
insafına kalmıştır, yani çok zordur.
Peki, milletvekili iki yoldan da
seçilemez ise ne olacak, tekrar dönüp hiçbir şey olmamış gibi paşa paşa
milletvekilliği görevine devam edecek.
Bu çok ciddi bir adaletsizlik
yarattığı gibi, milyonlara hitap eden partilerin üye ve yandaşlarına karşı da büyük
bir ayıptır.
Bu partilerde adı öne çıkan beş on
milletvekilinden başka belediye başkanı
olmaya layık kişi yok mudur?
Elbette vardır ve hem de onlarca
yüzlerce vardır.
İşte bunun içindir ki milletvekili
iken Belediye Başkanlığına aday olmak da bir anlamda, her gördüğünü isteyen mahalle
çocuğu davranışıdır.
Milletvekili sen, genel başkan
yardımcısı sen, belediye başkan aday adayı yine sen.
Ne büyük yeteneksiniz siz ya hu.
Bir milletvekilinin görevinden
çekilmeden, belediye başkan adayı olması yasal olmakla beraber etik
değildir,etik.
Genel başkan size teklif etmiş
olabilir, etik sahibi insan teşekkür eder ve böyle bir görevi kabul etmez.
Tabi adamsan ve kafanın arkasında
başka projelerin yoksa, erdem sahibi isen.
Dikkat edin bunlar nerelerden aday
adayı olurlar, seçilme şansı yüksek olan yerlerden.
Hiç siz bunların risk taşıyan bir
yerden aday olduklarını gördünüz mü? Göremezsiniz.
Bunlar siyasi risk taşımaktan
hoşlanmazlar.
Adama sorsan belediyecilik
konusunda ne biliyorsun diye, kaldırımda yürümekten, arabasını belediye
otoparkına park etmekten ve eğer varsa bina vergisi yatırmaktan başka hiçbir
ilgisi ve bilgisi yoktur.
Kaldırım yüksekliği ile
medeniyetin ters orantılı olduğunun bile farkında değildir, ama belediye
başkanlığına aday adayıdır.
Hani vasıfsız işçiler vardır.
Ne yaparsın diye sorduğunuz zaman,
“Ne iş olursa ağbi” derler.
Bunlar da tam o misal.
Ha ayrıca bir kısmının da defosu
vardır.
Ama oralarda rant vardır, rant.
Bilirler bir daha milletvekili olma
şanslarının çok az olduğunu bildikleri için kendilerini bir anlamda garantiye
almak isterler.
Siyaset bu tipler için bir amaç
değil mevki sahibi, güç sahibi olmak için bir araçtır.
Bu haksızlığa da kendisini örgüt emekçisi diye
niteleyenlerin, birilerini ürkütüp kızdırmamak adına, sesleri solukları çıkmaz.
NOT : Sevgili Aydınlık
okuyucuları, iki yılı aşkın süredir her hafta
Yazdım. Sizlerden 20 Ağustosa kadar
izin istiyorum.Sevgi ve
Dostlukla kalın.