Sayın Kılıçdaroğlu,
Genel Başkanı olduğunuz Cumhuriyet
Halk Partisi, Atatürk’ün önderliğinde; Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk
Cemiyetleri’nin devamı olarak kurulmuştur.
Ulusal Bağımsızlık Mücadelemizin
birikimleri ve Atatürk devrimleri ile bu sürecin felsefi ve ahlaki değerlerinin
özünü oluşturan Altı Ok ilkeleri Partimizin kuruluş felsefesini oluşturur.
Bu felsefenin temeli; Büyük Önderinin
“Bağımsızlık benim karakterimdir” sözleri ile ifadesini bulur.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin temel
felsefesi “BAĞIMSIZLIKTIR” Bu nedenle Cumhuriyet Halk Partililer bu temel
felsefeye uygun söylemlerde bulunmak zorundadırlar.
Cumhuriyet Halk Partililer, adına
ister Kürt Sorunu, ister Demokrasi Sorunu ve de ister Güneydoğu Sorunu densin,
bu konuda, Kurultayından geçmiş programına uygun söylemlerde bulunmak
zorundadırlar.
Cumhuriyet Halk Partisi, 1989
yılından bu yana, bireysel kültürel haklara olan inancı, demokratik değerlere,
eşitliğe ve hoşgörüye bağlılığı çerçevesinde, halkımıza, üniter devlet ve ulus
devlet inancı dikkate alınarak, kısıtlamaların kaldırılması ve çağdaş, kalıcı
çözümler bulunması için politikalarını sunmuşken, bir üst düzey yönetici “Bölünme
sürecini” destekler şekilde açıklamalar yapamaz.
Bu sorunun çözümü
hakkında 21 Aralık 2008 tarihinde toplanan 14. Olağanüstü Kurultay’da alınan kararlar, siz dahil tüm
partilileri bağlar.
Sizin söylemleriniz de, program ve
tüzüğe uygun olmak şartıyla, partiyi bağlar.
4 Ocak 2013 tarihli Parti Meclisi
toplantısında, iktidarın dikkat t etmesi gereken dört noktayı “1-Samimi
Olacaksınız, 2-Gizli Kişisel Ajandanız olmayacak, 3-Millete izah
edemeyeceğiniz, açıklayamayacağınız angajmanlara girmeyeceksiniz, 4-Ana
muhalefet partisine veya millete bilgi vereceksiniz” şeklinde açıklamıştınız.
O tarihten bu yana, PKK ve onun
siyasal uzantılarına hangi tavizlerin verildiği Büyük Türk Milletine bugüne
kadar açıklanmadığına göre, bu konuda ki bilgiler, Ana Muhalefet Partisi Genel
Başkanı olarak size mi verildi? Size verildi ise bunu Kurultaydan sonra ki en yetkili organ olan Parti Meclisi ile
paylaştınız mı?.
Bu bilgilerin parti programına
uygun olup olmadığını irdelediniz mi?
“Açılım” denen süreç çıkmaza girmiştir. Devletin terör örgütü
karşısında acz içine düşürülmesi halk arasında geniş rahatsızlık yaratmıştır.
Adalet ve Kalkınma Partisi’ne yakın yazarlar bile artık gidişin tehlikelerine
işaret etmektedirler.
Sayın Kılıçdaroğlu,
Parti Genel Başkan Yardımcısı
Sezgin Tanrıkulu Diyarbakır İl Başkanlığında yaptığı basın toplantısında, eli
silahlı terör örgütü mensuplarının tamamının ülkeyi terk etmesini
beklemeden “ikinci” aşamanın hayata geçirilmesini istemiştir.
Sayın Kılıçdaroğlu,
Bu söylem Adalet ve Kalkınma
Partisi’nin terör örgütü önündeki aczinden daha vahim bir durumdur.
Siz 4 Mart 2013 tarihli Parti
Meclisinde “AKP’nin ne dediği belli değil. Hangi soruna hangi çözümü önerdiği
bilinmiyor. AKP’nin hangi çözümü önerdiği bile belli değilken, arkadaşlarımız sanki biz iktidardaymış ısız gibi davranıyor
ve partimizi gereksiz şekilde tartışmaların içine sokuyor” dediniz.
Devletin terör örgütüyle
görüşemeyeceğini, doğru bir şekilde yine siz söylediniz.
Parti Kurultayını toplamadan, sizin
söylemleriniz ortadayken, çıkmaza girmiş “açılım” politikalarına destek verme
yetkisini bu şahıs nereden ve kimden almaktadır.
Devletin güvenliği açısından
yapması gereken karakolların yapımına karşı çıkmak parti programının neresinde
vardır.
Bu şahıs bazılarının söylemek
isteyip de, söyleyemediklerini söylemekle mi görevlidir?
Parti yetkili organlarının ve tabanının
görüşlerini almadan, Partiyi bağlar
şekilde böyle açıklamalar yapılması, Cumhuriyet Halk Partisi’nin temel
felsefesine, parti programına ve tüzüğüne aykırıdır.
Sayın Kılıçdaroğlu,
Sizin ve çevrenizin, değişik yer
ve zamanlarda yaptığınız, bir biriyle çelişen konuşmalarınız, akıl karışıklılığı ve halkta güvensizlik yaratmaktadır.
Halka güven vermek, öncelikle, ülkenin,
sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel sorunlarıyla ilgili, ne anlama geldiği belli
olan tutarlı görüşler ortaya koymayı ve inandırıcı hedefler belirlemeyi
gerektirir.
Bu da halka ve parti tabanına
güven veren, tutarlı ve ilerici kadrolarla
olur.
Cumhuriyet Halk Partisi, ancak o
zaman, yeni bir güçle halkın partisi olmak konumuna yükselebilir. Cumhuriyet Halk
Partisi, ancak o zaman, kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ten devraldığı Kuva i Milliye ruhuna yeniden canlılık
kazandırabilir.