7 Temmuz 2013 Pazar

VUR ABALIYA

          CHP’yi  haklı haksız eleştirmek son yılların modası.
 Parti Yönetimini eleştirmek başka şeydir, CHP’nin kurumsal kimliğine yönelik eleştiriler başkadır.
Bu yazıda yönetime değil, CHP’nin kurumsal kimliğine yönelik eleştirilere cevap verilmeye çalışılacaktır.
CHP özgürlükçü olmamakla suçlanmaktadır.
CHP özgürlükçüdür. CHP, bireyin özgürlük alanını, çağdaş ve evrensel  ölçülerde genişletilmesini savunur.
CHP’nin özgürlük anlayışı ve amacı: Bireyi özgürleştirmek, bireyin kendisini geliştirmesinin önündeki ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel engelleri kaldırmak; bireyin özgürlüklerini bilinçli olarak kullanmasını sağlamaktır.
Bunu söyleyen bir partinin özgürlükçü olmaması düşünülebilir mi?
CHP’nin samimi olarak “Barışı” savunmadığı eleştirisi yapılmaktadır.
Tabii bu barıştan neyi anladığınıza göre de değişir.
“Barış” dediğiniz zaman o bölgede ve Türkiye’nin her tarafına yayılmış ayrılıkçı olmayan “Kürt” kökenli vatandaşlarımızı ötekileştirirsiniz.
“Barış” çatışan iki devlet arasında yapılır. Türkiye terör örgütüyle mücadele ediyor, her hangi bir devletle çatışmıyor. 
“Barış”, bölücülerin her istediğine “Evet” demek olarak anlaşılıyorsa, CHP buna elbette “Evet” demeyecektir. Terör örgütü önünde diz çökmek “Barış” ise, CHP  bu “Barış”ı kabullenmeyecektir.
Eğer “Barış” İnsanların ana dilini kullanması önündeki engellerse, bu konuda  şimdi bölücülüğün bayraktarlığını yapanlar, ağızlarına alamadıkları dönemde, CHP Ana dil yasağının kalkması için kanun teklifi vermiştir.
Eğer barış “Sözde Kürt Sorunu” nun çözümü bağlamında söyleniyorsa, CHP bu  sorunun çözümü için sosyal, ekonomik ve kültürel olarak  nelerin yapılmasını gerektiğini ortaya koyan dört raporun sahibidir.
Unutulmaması gereken nokta, her “Barış” gerçek bir “Barış” değildir.
CHP, Devletin terör örgütü karşısında  diz çöktüğü bir uzlaşmayı “Barış” olarak kabul etmez.
CHP  “Düşünce ve İnanç Özgürlüğünü” savunmamakla suçlanıyor.
Bu acımasız ve haksız bir eleştiridir.
Bu ülkeye demokrasiyi getiren bir parti nasıl olur da  düşünce özgürlüğüne karşı olur. Düşünce özgürlüğü demokrasinin temelidir.
İnanç özgürlüğü gerçek anlamda sadece CHP tarafından savunulmaktadır.
CHP, dinin siyasi amaç uğruna istismarına karşıdır.
Herkesin ibadetini, dininin veya inancının gereğini   özgürce  yapma, öğrenme ve geliştirme hakkını CHP savunuyor.
 Dinin siyasallaştırılması da,  siyasetin dinselleştirilmesi  de CHP tarafından kabul edilemez.
Din ve vicdan özgürlüğünü bundan daha iyi savunan bir anlayış olabilir mi?
Çıkartılan yasalara “Dinin referans” gösterilmesi  mi  İnanç özgürlüğüdür?
Her şeyin değiştiği ama   CHP’nin de bunu  fark edemediği ileri sürülüyor.
CHP değişimlerin, ilericiliğin partisidir.Zira Atatürkçüdür.
Atatürk devrimciliği, zamanı geçmiş,  uygulanabilirliği   kalmamış kurumları kaldırmak, değişen koşullara göre toplumun değişmesini ve siyasetin onlara uyum sağlamasını öngörmektir.
Atatürk devrimciliği, çağdaş düşüncelere açılarak yenilikleri kavrayıp benimsemek; bunu süreklilik içinde bir yaşam ve yönetim biçimine dönüştürmektir.
CHP Kanun devletinden, hukuk devletine ve buradan İnsan haklarına geçişi sağlayan partidir.
Yani çağdaşlaşmanın adıdır.
Özü itibariyle gençliğin enerjisini ve dinamizmini değişimin itici gücüne dönüştürmek, gençliğin değişim ve yenilik vizyonunu topluma aşılamaktır.
CHP  gerçekleştirdiği tüm devrimleri gençliğine emanet etmiş tek partidir.
Gezi  Parkı’ndaki gençlik Atatürk’ün Bursa konuşmasında tarif ettiği gençliktir. Onları en iyi biz gerçek CHPliler anlarız.
CHP değişmeli, ezberini bozmalıdır diyorlar.
CHP’nin temel felsefesine bağlı kalarak, değiştiği  ezber bozduğu gün gibi aşikardır.
1994 de CHP Kurultayınca kabul edilen, “Yeni Hedefler Yeni Türkiye” programımızda yer alan bir çok konu 14 yıllık süre içinde değişik hükümetler tarafından hayata geçirilmiştir. Bu CHP’nin ileri görüşlülüğünün kanıtıdır.
Ancak geçen zaman içinde ülkemiz ve dünyadaki değişiklikler 2008 de parti programının  yenilemesi gereğini ortaya çıkartmış ve yapılmıştır.
CHP’nin “Dersim Olayları” ile ilgili bir şeyler söylemesi isteniyor.Bu taleple aslında CHP den Atatürk’ü inkar etmesi isteniyor. CHP nin hiçbir yönetimi bunu yapamaz ve yapmayacaktır.
Devletin bütün arşivi AKP iktidarının  elindedir.  İlim adamlarına, tarihçilere, araştırmacılara açsınlar herkes incelesin.
 Tarihe mal olmuş olayları, yaşandığı dönemin şartları içinde tartışılması gerekir.
Ama bir gerçeği de gözden kaçırmayın.

Dersim harekatı  genç Cumhuriyetin  kendini  koruma  refleksidir. Elbette tartışmak gerekir.