AKP iktidarı gerek iç ve gerekse
dış politika da öngörü sahibi olmamasına rağmen ele geçirdiği basın sayesinde
muhteşem bir algılatma gücüyle olayları topluma istediği şekilde benimsetmeye
çalışmaktadır.
Nitekim, PKK sorununu çözmek için
akil adamlardan yardım isteneceği/başvurulacağı söylenmeye başlandığı zaman,
herkeste, toplumun her kesiminin saygı duyduğu, olayları objektif olarak
değerlendirebilecek ve bundan sonra siyasal iktidara, nelerin yapılması gerektiği
konusunda görüş sunacak bir grup insan olacağı düşüncesi yaygınlaşmıştı.
Ben, topluma karşı hiçbir
sorumluluğu olmayan kişi veya kişilere böyle özel bir güç atfedilip, özel
görev verilmesine hep karşı olmuşumdur.
AKP hükümetinin son açıklamalarına
bakılınca bu “akil adam” diye nitelenen kişileR “Kürt açılımı veya PKK sorunu”
diye nitelenen bölünme projesi hakkında çalışmalar yapıp, nasıl olması, ne
yapılması gerektiği konusunda görüş
oluşturmayacakmış.
Peki ne yapacaklarmış?
Hükümet yetkililerin yaptıkları
açıklamalara göre, yedi gruba ayrılmış bu kişiler, yedi ayrı bölgede “AKP
hükümetinin sürdürdüğü açılım politikalarını” halka anlatacaklarmış.
Bu neyi göstermektedir biliyor
musunuz?
Yönlendirilmiş basına rağmen büyük
halk kitlelerinin AKP’nin açılım politikasına destek vermediğini açıkça ortaya çıkmasından
dolayı, AKP’li milletvekillerinin ve parti yöneticilerinin alanlara çıkıp,
ülkeyi bölünmeye götüren bu oluşumu halka anlatacak yüzleri kalmadığından AKP
İktidarı şimdi de “PROPAGANDİST” kullanma
yoluna gitmiştir.
“Akil Adamlar” diye topluma takdim
edilenler, Kurtuluş Savaşı öncesinde
Damat Ferid Paşa’nın oluşturduğu “Heyet-i Nasiha” lara tıpa tıp benzemektedirler.
Anadolu’nun paylaşılmasına,
işgaline karşı Anadolu’da ki direnişten halkı vaz geçirmek için heyetler
gönderilmiş ama başarılı olunamamıştır.
İşgalcilere yaranmak için
oluşturulan bu heyetler umduğunu
bulamadığı gibi, İzmir’in Yunanlılar tarafından
işgaline de engel olamamışlardır.
Bugün kurulan ve halka AKP
iktidarının yanlış ve ülkeyi bölünmeye götürecek politikalarını anlatıp iknaya çalışacak
heyetlerde aynen damat Ferit’in “Heyet-i Nasiha”ları gibi başarısız olacaktır.
Birkaç kişi hariç körü körüne AKP
ve bölücü PKK yandaşlarından oluşan bu heyetler bölünme anayasası ve açılım
politikasını halka anlatamazlar ve halkın desteğini alamazlar.
AKP bu yöntemlerle ABD ve AB’ yi
kızdırmadan, bunların istediği Büyük
Kürdistan’ı kurdurmayı, halk desteğini alarak sağlamak çabasındadır.
Damat Ferit’te Monduros
Mütarekesinden sonra işgal kuvvetlerin kızdırmadan bir anlaşma yapmaya
çalışıyordu.Ama bu Heyet-i Nasihalar fazla etkin olamadı, Sivas ve Erzurum
Kongrelerinden bir müddet sonra da yok olup gittiler.
Akil Adamlar komisyonları da aynı
sona uğrayacaklardır.
“Akil Adamlar” listesine
baktığınız zaman büyük çoğunluğunun bölücü Kürtler ve yandaşları olduğunu
görmekteyiz.
Damat Ferid’de aynı yanlışı
yapmıştı. O da heyete azınlıkları almıştı; ama bunlar azınlıkların, Osmanlı
egemenliğinden ayrılma arzularına engel olamadılar. Bölücü Kürtlerin ve
bölünmeden yana olan liboş entellerin varlığı bu ülkenin bölünmesine engel
olmayacağı gibi tam aksine bölünmeyi hızlandıracaktır.
Geçmişi taklit ederek bir yere
varılamaz, geçmişten sadece ders alınır. Eğer geçmişteki bu Heyet-i Nasihalar
başarılı olmuş olsaydı, Osmanlı İmparatorluğu dağılmazdı.
Bu akil adamların yapacağı AKP ve
bölünme süreci propagandası bu ülkede
tarafları daha da keskinleştirir.
Bu keskinleşme, PKK yandaşları tarafından
arzu ediyor olabilir; Zira,AKP’nin yanlış uygulamaları, bebek katili ve onun
terör örgütünü fiilen uluslararası hukukun bir süjesi haline getirdiğinden, en
ufak bir çatışmada Birleşmiş Milletlerin veya bir başka uluslararası kuruluşun
müdahalesini isteyebilirler.
Bu Akil Adamlar Komisyonu’nda
görev almış birkaç iyi niyetli, dürüst insana da yol yakınken bu komisyondan
çekilmelerini salık veririm.