DURUM VAHİMDEN DE ÖTEDİR
Son iki aydır her gün daha da
yoğunlaşan bir şekilde, açılım ve bir akil adamlar tartışmasıdır gidiyor.
Bir taraf kendi kafasına göre
havuza “Akil Adam” isimleri atıyor, karşı taraf böyle olmaz, illa da Meclis
bünyesinde bir akil adamlar komisyonu oluşsun diyor.
Sanki birileri elbirliği ile
TBMM’yi gayri meşru hale getirmek için çaba sarf ediyor.
TBMM görevleri Anayasanın 87.
Maddesinde belirtilmiştir. TBMM 87. Maddede sayılan haller ile Anayasanın diğer
maddelerinde kendisine verilen görevleri yerine getirir.Bu görevler arasında
böyle bir komisyon oluşturmak yoktur.
Hiçbir organ kaynağını anayasadan
almayan bir yetki kullanamaz. Bu nedenle
TBMM çatısı altında bir akil adamlar komisyonu kuralım demek anayasayı ihlal
anlamına gelir.Çünkü Anayasa hiçbir kişi veya kuruluşa böyle bir yetki
vermemiştir.
Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz
günlerde AKP li Adalet Komisyonu başkanı Ahmet İyi Maya, bu meclis kurucu
meclistir (!) her türlü hak ve yetkiyi kullanmak hakkına sahiptir. İstediği
gibi anayasa yapar toplantıya katılanların bir fazla oyuyla referanduma götürür
şeklinde, hiçbir hukukçunun söyleyemeyeceği, akıllara durgunluk verecek
açıklamalarda bulunmuştu.
Ahmet İyi Maya’nın bu açıklaması
ne kadar Anayasa’ya aykırıysa, ne anayasa da ve ne de Meclis İç Tüzüğü’nde
karşılığı olmayan “Meclis Çatısı Altında Akil Adamlar” komisyonu kuralım demek
de aynı şekilde anayasaya aykırıdır, anayasayı ihlal etmektir.
AKP iktidarının Anayasayı ihlal
etmenin yanında, Oslo ve, İmralı görüşmelerinden sonra Abdullah Öcalan’ın
Nevruz açıklamasına izin vererek PKK’yı zaten fiilen tanımış olmasının yanında, bir de hiç gereği yokken, Tayyip
Erdoğan’ı Yüce Divana gitmekten kurtaracak bir hukuki tanıma getirecektir.
İlk günden beri Abdullah Öcalan diğer elebaşları ve PKK’nın siyasal uzantısı olan BDP
yetkililerinin ısrarla istediği yasal düzenleme, dolaylı tanımanın yanında bir de
hukuki tanıma elde etmek içindir.
Bugün yürürlükte bulunan anayasa
böyle bir komisyon kurulmasına olanak sağlamamaktadır.
Meclis çatısı altında “Akil Adamlar Komisyonu”
kurmak için yasal ve hem de Anayasal bir
düzenlemeye ihtiyaç vardır.
Olayı bu boyuta sürüklemek, bu
ülkenin bir iç sorununa BM veya diğer bir başka uluslararası kuruluşun
müdahalesinin yolunu açar.
Bu imkanı tanıdığınız andan
itibaren de, iş kendi kaderin tayin hakkına kadar gider.
Eğer bu talepte bulunanlar bunu
bilemiyorlarsa, bu iktidarın alternatifi olacak bir parti için büyük bir
ayıptır. Eğer bu istek bilgisizlikten ileri gelmiyor da, kasıt ile yapılıyorsa
ana muhalefet partisi mensupları için buna
tahammül edebilmek mümkün değildir.
Bilgisizlikten, daha açık tabiriyle cehaletten veya bir avuç
maceracının yönlendirmesinden dolayı bu yanlış tutumda ısrar ediliyorsa, bu
kadar yol göstermeye, ikaza rağmen bu yanlıştan dönülmüyorsa, bu durum daha da
vahimdir.
Bir ana muhalefet partisi ve hele
devleti, Cumhuriyeti kuran, bu ülkeye demokrasiyi getiren sadece demokrasiyi
getirmekle kalmayan, geçmişte Anayasa ihlali karşısında parlamentoda aslanlar
gibi mücadele eden parti için vahimden de ötedir.
AKP zaten bugüne kadar yüce
divanlık suç oluşturan fiilleri işleye gelmektedir.
AKP bu yüce divanlık Anayasayı
ihlal suçu işlerken, bunu gören, görmesi
gereken muhalefet partileri, kendi siyasal çıkarları uğruna veya partiye egemen
olmuş bir avuç “barış adı altında
bölünme destekçilerinin”, yönlendirmesiyle sessiz kalıyorlarsa, bir anlamda
“suçun işlenmesine salık verenler, onaylayanlar konumundadırlar.
Muhalefet partileri, AKP ülkeyi bölünmeye götüren siyasal kararlar
alırken, AKP iktidarının “Açılım” dediği
olayın gerçek amacını, hangi nedenlerle
olursa olsun, ister bilgisizlikten ister kasıtla topluma açıklamayanlar, halka bunun hesabın
veremeyecekleri gibi tarih önünde de mahkum olurlar.