CHP Parti Meclisi geçtiğimiz Cumartesi
günü olağanüstü toplandı. Kendisini solcu diye niteleyen ama “Kürt Etnik
Milliyetçiliğini” savunanlar Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Partimizin politikası ve
kırmızı çizgilerimiz bellidir. Buna rağmen bazı arkadaşlarımız sanki ne
dediğimiz belli değilmiş gibi bir hava yaratıyor” demesi üstüne sükutu hayale
uğramış olmaları gerekiyor.
CHP’nin kırmızı çizgileri nelerdir?
Anayasanın ilk dört maddesi ve bu
maddelerde atıf yapılan başlangıç hükmü ve devrim kanunlarıdır.
PKK sözcüleri ne diyor?
Anayasamızın ilk dört maddesi içinde yer
alan Türk,Türk milleti, üniter yapı kaldırılsın, hatta açıklamalarından istediklerini elde
etmek için laikliği bile pazarlık konusu yapabilecekleri anlaşılırken, bir de istediklerini
elde etmek için “başkanlık sistemi bile
tartışılsın” diyerek, “ver özerkliği al
başkanlığı” pazarlığını gündeme taşımaktadırlar.
Yıllardır, Kürtler asimile olduklarını dile getirirler. Örnek olarak da 12 Eylül
faşist cuntasının ana dili yasaklaması gibi ne ahlaken ve ne de sosyolojik
olarak savunulamayacak bir yanlışı ve
bir de 12 Eylül öncesi Ecevit Kabinesinde bakanlık yapan Şerafettin Elçi’nin
Nokta Dergisi’ne bakan olduğu dönemde verdiği
bir söyleşide “ Türkiye’de Kürtler vardır, bende Kürdüm” dediği için, 12 Eylül
darbesinden sonra, tam bir yıllık sürenin dolmasına çok az bir süre kalmışken, dava açılıp mahkum edilmesi ayıbı vardır.
12 Eylül sonrası bu ülkede yapılan
insanlık dışı işkenceler herkese yapıldı. Sadece Kürtlere değil, Türk Milleti
kavramı altında yaşamaktan gocunmayan insanlara ülkenin bütün cezaevlerinde yapıldı.
Ülkenin bölünmesinden yana olanlar ve
onların yardakçıları, 12 Eylülün en büyük mağduru CHP olmasına rağmen, sanki
faşist cuntanın tüm eylemlerinden CHP sorumlu gösterme çabasındadırlar.
CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel Parti Meclisi
toplantısında sırf bölücülere şirin gözükmek için “Kürtlere, Lazlara,
göçmenlere Türk’üz dedirttik” diyebilmiştir.
12 Eylül faşist cuntası döneminde
Kürtlere yapılan saçma sapan uygulamalardan başka, bu ülkede ne zaman Arnavut’a, Çerkez’e, Pomak’a ben Türküm
dedirtilmiştir.
Ama iyiki Parti Meclisi’nde Aytun Çıray
gibi namuslu bir vatan evladı varmış ki, gereken cevabı vermiş.
Yalakalık sınırı tanımaz, “kızınca güzel
konuşuyorsunuz” diyecek kadar bayağılaşılır.
Biri kalkıp “Özerklik Kavramını
anlatamadık” diye bilmiştir.
CHP programının hiçbir yerinde “Yerel
Yönetimlere Özerklik” kavramı yoktur.
Zira özerklik, yerel yönetimleri, ulusal
demokrasiye rakip yerel iktidar odakları haline getirir.
CHP’nin
yerel yönetimleri geliştirme
anlayışı, yerel yönetimleri yerel demokrasi odakları haline getirmektir.
Bir başka CHPli çıkıp “eşit yurttaşlık”
kavramını dile getirip, Kürtler uygulanan asimilasyon politikasından vaz
geçilmesini söyleyebilmiştir.
Bunu söyleyen milletvekili üç dönem ve hem de DYP yönetim
kurulu üyeliğinden istifa edip CHP’den milletvekili yapılırken mi asimile edilmiştir?
Onun Kürtçeyi öğrenmesine çocuğuna
öğretmesine engel mi vardı. Konya
Cihanbeyli’nin Yenice oba beldesinde asimilasyon mu uygulanmıştır.
Bu ülkede Kürt kökenli prof,
milletvekili, iş adamı, üst düzey bürokrat olanlar asimile mi olmuşlardır?
Ya da Akdeniz’in, Ege’nin cennet
kıyılarında yatırım yapan, yazlık sahibi olanlara “Kürtlüğünü inkar et” ondan
sonra mı gel denmiştir.
Bu ülkede bir asimilasyonun değil , bir
entegrasyonun söz konusu olduğu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu kökenli
yurttaşlarımızın, kendi hür iradeleriyle,
göreceli olarak daha gelişmiş olan batı bölgelerine göçmelerinden
anlaşılmaktadır.
Siyasette saygınlık, dürüst olmaktan
geçer, bunun ilk şartı da içtiği anda sağdık kalmaktır.
Sosyolojik bir kavram olan Büyük Türk
Milleti önünde and içeceksin, sonrada Türk, Türk Milleti bir ırkın adıdır, anayasadan
çıkartılsın diyeceksin.
Sevsinler senin dürüstlüğünü.