28 Kasım 2012 Çarşamba

TÜRK İŞİ DEMOKRASİ



Başbakan gene yaptığı konuşmalarda önüne gelene saldırmağa, tehdit etmeğe başladı.
BDP Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının AKP grubunda görüşüleceğini söyledi,  “Muhteşem Süleyman” isimli TV dizisine yapımcısına, bu kanalın sahibine giydirdi de giydirdi.
Başbakan geçmişte de böyle bildiği bilmediği konularda, arkasını önünü düşünmeden konuşur ve komik durumlara  düşerdi.
Ama bu konuşma artık hezeyan halinde olduğunu gösteriyor.
Her inişteki siyasetçi aynı hataları, aynı çılgınlıkları yapar.
Başbakan ne diyor, BDP lilerin dokunulmazlıkları konusunu grubumuzda konuşacağız” diyor.
Peki Anayasa’nın 83. Maddesinin son cümlesi ne diyor, “Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasi parti gruplanınca, yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz” diyor.
Yani Başbakan Anayasayı açıkça ihlal edeceğini söylüyor.
Elbette Başbakan hukukçu değildir, hukuku bilmeye bilir, ayrıca bilmiyor da zaten, ama milletvekili,  hukukçu olmasa bile hukuka uygun konuşmak ve davranmak zorundadır.
Eğer bu ülkede hiçbir dokunulmazlık dosyası, karma komisyondan Genel Kurula inmiyorsa, hangi nedenle olursa olsun, bir ayrımcılık yapılarak, BDP lilerin dosyalarını, dokunulmazlıklarının kaldırılması görüşüyle Genel Kurula indirmek büyük bir yanlıştır.
Geçmiş yıllarda HADEP’li Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması sonrası yaşanan olumsuzlukların, ülke demokrasisine verdiği zararlar ve bölücü unsurların bunu nasıl istismar ettikleri hafızalardadır.
Eğer bir şey yapılacak ise, önce Anayasa’daki “Dokunulmazlığı” kürsü dokunulmazlığı ile sınırlandırılmak gerekir. Ondan sonra, şimdi Mecliste bekleyen dosyalar eski maddeye tabii olacağı için, tümünü TBMM Genel Kurulu’na indirip  bekleyen bütün dosyalardaki dokunulmazlıklar kaldırılmalı, kalpazanlık, cinsel taciz, gasp, ihaleye fesat karıştırmak, ne varsa yargılanmalarının önünü açılmalıdır, işte o zaman bunun demokratik bir anlamı olur.
Yoksa o dosyalar orada dururken sadece BDP lilerin dosyalarında dokunulmazlıkları kaldırmak, terör örgütünün eline çok büyük bir fırsat verir
Bu yola gidilirse, ülkenin gerçek aydınlarının, ulusalcılarının buna şiddetle karşı çıkmaları gerekir. Bu bir aydın, bir vatansever  sorumluluğudur.
Zira bu davranış tam bir totaliter iktidar mantığıdır. Buna tepki verilmezse sonra sıra diğer muhalefet partilerinin milletvekillerinin dosyalarına gelecektir.
Ya da, bütün bunlar bir aldatmaca, Başbakan gene şov yapmakta, her zaman olduğu gibi PKK ve uzantılarına asarım, keserim dedikten sonra, yine bunlara büyük tavizler verecektir.
BDP Milletvekillerinin şımarıklığa, küstahlığa varan  davranışlarını, Habur Kepazeliğine, Oslo görüşmelerine bağlayan  halkımızda  oluşan  tepkiyi yumuşatmak için bu şahısların dokunulmazlığını kaldıracak ve fakat Anayasayı açıkça da ihlal ettiği için de dokunulmazlık konusundaki TBMM kararı bu Anayasa Mahkemesinden bile dönebilecektir.
Sonra da topluma dönüp “ben yaptım ama yargı geçit vermedi”  diyecektir.
İnanırlılığını yitirdiği için sinir sistemi laçka olan Başbakan, “Muhteşem Süleyman” dizisine de saldırdı.
Burada asıl vahim olan basın özgürlüğüne ve sanata olan bakışıdır.
Başbakan alıştı, işten atın dediği gazetecinin işine son verildi.Spor kulüplerine bile müdahale etti.
Kendisini bu ülkedeki her konuyu düzenlemekte yetkin gördü ve maalesef buna da, Fenerbahçe Camiası dışında en küçük bir tepki gelmedi.
Yani köpeksiz köy buldu değneksiz dolaşmaya başladı.
Artık birilerinin demokratik tepki koymasının zamanı gelmiş ve geçmektedir.
Batının aydınları, aydın olmanın, burjuvaları da, burjuva namusunun gereğini yaparak haksızlıklara, hukuksuzluklara, baskılara direnirler; tepki koyarlar.
Sayın Ferit Şahenk’de kendisinde var olduğuna inandığım burjuva namusu gereği, bu çirkin, haksız, hukuksuz baskıya direnmelidir ki, gerçek demokrasi bu ülkeye yerleşsin.
Gerçek demokrasi araştırma komisyonları kurmakla yerleşmez, gerçek demokrasi, ülkenin aydının, burjuvasının, emekçisinin haksızlık karşısında tek vücut olmasıyla kurulur. Yoksa Türk işi demokrasi sürer gider.