29 Temmuz 2012 Pazar

YANLIŞ YAPIYORSUNUZ SAYIN DAVUTOĞLU


YANLIŞ YAPIYORSUNUZ SAYIN DAVUTOĞLU
Ülkenin gerçek aydınları, Türkiye’yi yaklaşan bir savaş ateşinden uzak tutmaya çalışırken, siz ABD ve AB’nin taşeronluğuna soyunmuş bilerek veya bilmeyerek Ortadoğu ülkelerinin iç savaşlar yoluyla ortadan kaldırılmalarına yardımcı oluyorsunuz.
Önümüzde çok yakın zamanda yaşanmış Irak’ın fiilen bölünmesi olayı varken, aynı yanlışa Suriye’de de düşülüyor.
Bu açıkça Davutoğlu ve ekibinin hem bölgeyle ve hem de özelinde Suriye’yle ilgili doğru bilgi sahibi olmadıklarını ortaya koyuyor.
Türkiye’nin bölgede siyasi ve ekonomik olarak etkin bir rol oynaması elbette doğru bir davranış, ancak etkin rol oynamak demek kendisine verilen talimatları harfiyen yerine getirmek demek değildir.
Onurlu dış politika, zaman zaman büyük baskı altında kalınması durumunda dahi, tezlerini doğru ve kararlı bir şekilde savunabilmektir.
Tezlerinizi doğru ve kararlı bir şekilde savunamadığınız sürece, etkilemeye çalıştığınız bölge ülkeleri arasında saygınlığınız olmaz.
Örnek vermek gerekirse, önce Libya’da NATO’nun ne işi var dedikten sonra, birilerinin ikazı üzerine daha TBMM den karar çıkmasını beklemeden gemileri Libya açıklarına gönderirseniz, bölge ülkelerinin devlet adamları sizi ciddiye almazlar.
Halkın, pop yıldızı edasıyla Tayyip Erdoğan fotoğraflarını sokakta gezdirmesi, sizin elde etmek istediğiniz bölgesel ağırlığı size vermez.
Bakın bölgede Türkiye’nin sayenizde yok olmaya başlayan saygınlığı, 1 Mart Tezkeresi’nin TBMM de partili vatanperver arkadaşlarınızın da katkısıyla CHP’nin öncülüğünde red edilmesiyle kazanılmıştır.
Türkiye böylece, Müslüman kanının akıtılmasına taraf ve yardımcı olmamıştır.
Türkiye kuzey Irak’ta yaptığı yanlışı Suriye’de de yapıyor.
Türkiye, olaylar daha henüz tırmanmaya başlamadan önce, kesin olarak tarafsızlığını açıklamak cesaretini gösterebilmiş olsaydı, olaylar bu noktaya gelmeyebilir ve hatta Türkiye barışçıl bir rol bile üstlenebilirdi.
Düne kadar aile ziyaretleri yapılan Beşir Essed  bir anda, birilerinin isteği üzerine, halkına zulmeden, kıyıcı bir insan olarak anılmaya başlandı.
Sizler, birileri alt yüklenici olarak ihaleyi size vermeden önce, Suriye de olanları bilmiyor muydunuz, ya da bugün söylenenlerin hepsinin gerçek dışı olduğunu bilmenize rağmen niye bugün aksi bir tutum sergiliyorsunuz?
Sakın kalkıp da  “insan hakları ihlallerinden” bahis etmeyin.
Siz 4 Mart 2009 tarihinde Savaş Suçları Mahkemesi’nce Darfurdaki çatışmalarda 300 bin insanın ölümünden ve 2 Milyon 700 bin kişinin yerinden yurdundan olmasına sebep olmakla suçlanan eli kanlı katil El Beşiri burada ağırlamadınız mı?
Sayın Davutoğlu sizin bu bölgeyi hakikaten hiç bilmediğiniz aşağıda açıklayacağım bir iki nedenden de anlaşılıyor.
Öncelikle İsrail’li Osmanlı tarihçisi Ehud Toledano’nun dediği gibi, Arap Dünyası’nın lideri tartışmasız Mısır’dır. Bütün Arap Dünyası sizinle çok yakın ticari ilişkiye girer ama son siyasi tahlilde yüzünü Mısır’a döner.
Siz Suriye Kürtleri üstünde en etkin kişinin Abdullah Öcalan olduğunu dahi tahlil edemediniz. Farkında değimlisiniz Abdullah Öcalan 2000 de Ecevit Hükümeti’nin baskısıyla o ülkeyi terk edinceye kadar, yıllarca Suriyeli Kürtlerle beraber yaşadı, onlardan militanlar devşirdi.
Bu Suriye’yi bölünmeye götürecek dış güçlerin oyunlarına alet olurken, Kuzey Suriye nedeniyle Abdullah Öcalan’ı önemli bir aktör haline geleceğini düşünemediniz mi?
Suriye’deki Kürtler üstündeki ikinci ağırlıklı isim, Barzani değil Talabani’dir.
Bugün ABD ve AB’nin istediği yapı, kendi dogmaları içine hapsedilmiş, İslam’ın bütün kutsal ve ahlaki söylemlerinden vazgeçmiş, İslam’ı salt ibadet düzeyine indirgemiş, dışa bağımlı kukla bir “Ilımlı İslam Demokrasi’nin hayata geçirilmesidir.
Bu nedenle Batı size Arap Dünyasında etkin olmak istiyorsanız “Atatürk’ten vazgeçin” diyor.