1 Ağustos 2012 Çarşamba

ÇÖKEN DIŞ POLİTİKA


         ÇÖKEN DIŞ POLİTİKA
Bölgeyi doğru bir şekilde algılayamamış, hayal aleminde yüzen, dışarıda tezgahlanan oyunları anlamaktan aciz bir  Dışişleri Bakanı ve hükümet sayesinde Türk dış politikası çöktü.
Türkiye ister istemez bir sıcak çatışmanın içine sürükleniyor.
Buna gerekçe olarak da, Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt yönetiminin oluşmasına Türkiye’nin izin vermeyeceği gösteriliyor.
Başbakan bu bölgede PKK, PYD yapılanmasına asla izin verilmeyeceğini bunun Türkiye tarafından cevapsız bırakılmayacağını açıkladı.
Bu açıklama ile  başta Başbakan olmak üzere sorumlu herkesin ayaklarının suya ermeğe başladığı anlaşılıyor.
Aslında, Hükümeti rahatsız eden şey, Kuzey Irak Kürt yönetimi benzeri, Bir Kuzey Suriye Kürt Yönetiminin oluşması.
PKK, PYD birleşmesini bir terör ortamı yaratacağı düşüncesiyle bu yapılanmayı  müdahale gerekçesi olarak kabul eden  siyasi iktidar, yıllardır Kuzey Irak’tan Türkiye’ye yönelen terörist faaliyetleri sadece seyretmiştir.
Asıl askeri yönden müdahale edilmesi gereken bölge Kuzey Irak’tı. O bölgeden Türkiye’ye yapılan saldırılara karşı, uluslar arası hukuktan doğan haklarımızı kullanarak, niçin zamanında askeri önlemler alınmadığını sormak gerekiyor.
Irak Anayası’na göre bölgedeki terörist faaliyetleri önlemek Irak Devleti ve Kuzey Irak Kürt yönetiminin sorumluluğunda olmasına rağmen, bu bölgeden Türkiye’ye yönelik terörist eylemler yapıldığı zaman BM antlaşmasına göre sıcak takip hakkımızı hiç kullanmadık.
Şimdi hangi gerekçeyle PKK, PYD arasındaki ilişkiye dayanarak Suriye’ye  bir askeri harekat yapacaksınız ve  bunu Dünya’ya nasıl anlatacaksınız.
Burada yapacağınız bir askeri harekât ile Halep’i de içine alacak şekilde bir tampon bölge yaratmak, Suriye’yi parçalanmaya götürür;  bu da sadece İsrail’in işine yarar.
Suriye’nin parçalanması ve o bölgede özellikle bir Kürt yapılanmasının ortaya çıkması, İsrail’in Orta Doğu’da tek güç haline gelmesine neden olur.
Ama Türkiye’nin bir gerçeği iyi görmesi gerekmektedir.Bölünmüş bir Suriye Orta Doğu’da Türkiye’yi de içine alacak bir istikrarsızlık bölgesi yaratır.
Çok dikkatli olmamız gereken konu Kuzey Suriye’de, Kuzey Irak Kürt Yönetimi benzeri bir yapılanmanın ortaya çıkmasıdır.
Kuzey Irak’ta meydana gelen oluşumda ABD böyle istediği için bu kadar sessiz kalan bir siyasi iktidarın ABD den izin almadan “Kuzey Suriye’de PKK, PYD işbirliğine izin vermeyiz” sözü, pek inandırıcı olmamaktadır.
Kuzey Irak Kürt Yönetimi, nihai hedefleri olan Büyük Kürdistan hayallerinde  Güneydoğu Anadolu coğrafyasını o kadar kendilerinden görmektedirler ki, Kuzey Irak bölgesinden bahis ederken “Güney Kürdistan” diyebilmektedirler. Türk hükümeti de buna ses çıkarmayarak ülkeyi adım adım bölünmeye götürmektedir.
 
Çünkü hem ABD’nin ve hem de İsrail’in en büyük emelleri İran Türkiye, Irak ve Suriye’den koparılmış bir coğrafya da “Büyük Kürdistan” hayalini gerçekleştirerek, İsrail’in Orta Doğu’nun tek egemen gücü olmasını sağlamaktır.
ABD hemagonyasının bir diğer adı olan Yeni Dünya Düzeni, artık böl, parçala, hükmet yerine bir yazarın da makalesinde söylediği gibi, KÜÇÜLT BİRLEŞTİR, YÖNET şeklini almıştır.
Suriye’nin toprak bütünlüğü, Türkiye ve Ortadoğu istikrarı için çok önemlidir. Bugün Suriye üstüne oynanan oyunun sebebi Ortadoğu’yu kontrol altında tutabilmektir. Zira Suriye, kontrol edilemeden, Ortadoğu kontrol edilemez.
Herkesi çok bildiği bir söz vardır. Otadoğu’da Mısır’sız barış, Suriye’siz savaş olmaz.
Türkiye “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” anlayışı ile önce kendi güvenliğini sonrada Suriye ve diğer komşularının toprak bütünlüğünü ve güvenliğini savunmalıdır.
Bizim teslimiyetçi dış politikamızdan sonra  bölgeye istikrarın mı, yoksa çatışmanın mı, egemen olacağına Suriye üstünde tasarrufta bulunmaya kararlı bizim taşeronluğunu yaptığımız güçler karar verir.