ÇÖKEN DIŞ POLİTİKA
Bölgeyi doğru bir şekilde algılayamamış, hayal
aleminde yüzen, dışarıda tezgahlanan oyunları anlamaktan aciz bir Dışişleri Bakanı ve hükümet sayesinde Türk
dış politikası çöktü.
Türkiye ister istemez bir sıcak çatışmanın içine
sürükleniyor.
Buna gerekçe olarak da, Suriye’nin kuzeyinde bir
Kürt yönetiminin oluşmasına Türkiye’nin izin vermeyeceği gösteriliyor.
Başbakan bu bölgede PKK, PYD yapılanmasına asla
izin verilmeyeceğini bunun Türkiye tarafından cevapsız bırakılmayacağını
açıkladı.
Bu
açıklama ile başta Başbakan olmak üzere
sorumlu herkesin ayaklarının suya ermeğe başladığı anlaşılıyor.
Aslında, Hükümeti rahatsız eden şey, Kuzey Irak
Kürt yönetimi benzeri, Bir Kuzey Suriye Kürt Yönetiminin oluşması.
PKK, PYD birleşmesini bir terör ortamı
yaratacağı düşüncesiyle bu yapılanmayı
müdahale gerekçesi olarak kabul eden
siyasi iktidar, yıllardır Kuzey Irak’tan Türkiye’ye yönelen terörist
faaliyetleri sadece seyretmiştir.
Asıl askeri yönden müdahale edilmesi gereken
bölge Kuzey Irak’tı. O bölgeden Türkiye’ye yapılan saldırılara karşı, uluslar
arası hukuktan doğan haklarımızı kullanarak, niçin zamanında askeri önlemler
alınmadığını sormak gerekiyor.
Irak Anayası’na göre bölgedeki terörist
faaliyetleri önlemek Irak Devleti ve Kuzey Irak Kürt yönetiminin sorumluluğunda
olmasına rağmen, bu bölgeden Türkiye’ye yönelik terörist eylemler yapıldığı
zaman BM antlaşmasına göre sıcak takip hakkımızı hiç kullanmadık.
Şimdi hangi gerekçeyle PKK, PYD arasındaki
ilişkiye dayanarak Suriye’ye bir askeri
harekat yapacaksınız ve bunu Dünya’ya
nasıl anlatacaksınız.
Burada yapacağınız bir askeri harekât ile
Halep’i de içine alacak şekilde bir tampon bölge yaratmak, Suriye’yi
parçalanmaya götürür; bu da sadece
İsrail’in işine yarar.
Suriye’nin parçalanması ve o bölgede özellikle
bir Kürt yapılanmasının ortaya çıkması, İsrail’in Orta Doğu’da tek güç haline
gelmesine neden olur.
Ama Türkiye’nin bir gerçeği iyi görmesi gerekmektedir.Bölünmüş
bir Suriye Orta Doğu’da Türkiye’yi de içine alacak bir istikrarsızlık bölgesi
yaratır.
Çok dikkatli olmamız gereken konu Kuzey
Suriye’de, Kuzey Irak Kürt Yönetimi benzeri bir yapılanmanın ortaya çıkmasıdır.
Kuzey Irak’ta meydana gelen oluşumda ABD böyle
istediği için bu kadar sessiz kalan bir siyasi iktidarın ABD den izin almadan
“Kuzey Suriye’de PKK, PYD işbirliğine izin vermeyiz” sözü, pek inandırıcı
olmamaktadır.
Kuzey Irak Kürt Yönetimi, nihai hedefleri olan
Büyük Kürdistan hayallerinde Güneydoğu
Anadolu coğrafyasını o kadar kendilerinden görmektedirler ki, Kuzey Irak
bölgesinden bahis ederken “Güney Kürdistan” diyebilmektedirler. Türk hükümeti
de buna ses çıkarmayarak ülkeyi adım adım bölünmeye götürmektedir.
Çünkü hem ABD’nin ve hem de İsrail’in en büyük
emelleri İran Türkiye, Irak ve Suriye’den koparılmış bir coğrafya da “Büyük
Kürdistan” hayalini gerçekleştirerek, İsrail’in Orta Doğu’nun tek egemen gücü
olmasını sağlamaktır.
ABD hemagonyasının bir diğer adı olan Yeni Dünya
Düzeni, artık böl, parçala, hükmet yerine bir yazarın da makalesinde söylediği
gibi, KÜÇÜLT BİRLEŞTİR, YÖNET şeklini
almıştır.
Suriye’nin toprak bütünlüğü, Türkiye ve Ortadoğu
istikrarı için çok önemlidir. Bugün Suriye üstüne oynanan oyunun sebebi
Ortadoğu’yu kontrol altında tutabilmektir. Zira Suriye, kontrol edilemeden,
Ortadoğu kontrol edilemez.
Herkesi çok bildiği bir söz vardır. Otadoğu’da
Mısır’sız barış, Suriye’siz savaş olmaz.
Türkiye “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” anlayışı ile
önce kendi güvenliğini sonrada Suriye ve diğer komşularının toprak bütünlüğünü
ve güvenliğini savunmalıdır.
Bizim teslimiyetçi dış politikamızdan sonra bölgeye istikrarın mı, yoksa çatışmanın mı,
egemen olacağına Suriye üstünde tasarrufta bulunmaya kararlı bizim
taşeronluğunu yaptığımız güçler karar verir.