1 Temmuz 2012 Pazar

TÜRKİYE İÇİN TEHLİKE


           
Uçağımız vuruldu, vur, öldür, parçala, biz adama neler yaparız kıvamında demeçler söylemler hava da uçuşuyor.
Tevatür muhtelif, Sayın Başbakan, Başkan Obama’ya, Suriye’de uçuşa yasak bölge ilanı, Suriye Askeri hedeflerini vurmak ve muhalifler için güvenli bölge oluşturmak konularında ısrarcı olmuş.
Başkan Obama’da “Direkt müdahale için henüz vakit gelmedi” şeklinde cevap vermiş
“İnsanlar tarihten ders çıkartsaydı tarih tekerrür etmezdi” sözünün ne kadar doğru olduğu gün gibi aşikâr.
Aynı uygulama bugün filen bölünmüş Irak’ta da yaşanmıştı.  Baba Bush zamanında, Irak önce Kuveyt’i işgale özendirilmiş, arkasından da 1.ve 2. Körfez  savaşlarından  sonra Kuzey Irak’ta 36. Ve 32. Paraleller arasında  uçuşa yasak bölge ilan edilerek Kuzey Irak ile Güney Irak arasında bir güvenlik koridoru oluşturulmuştur. Bu bölge  her ne kadar kağıt üzerinde Irak’ın toprak bütünlüğü içinde görülüyorsa da,  fiilen Bağdat yönetimi altında değildi. Diğer bir deyişle Kürdistan bölge yönetimi fiilen, Bağdat’ın dahi söz geçiremediği, yeni bir devlet haline gelmişti.
Bu fiili Devletin oluşması aynen Başbakan’ın, Başkan Obama’ya Suriye için önerdiği askeri hedefleri vurmak, uçuşa yasak bölge ilan ederek, o bölgede bulunan Kürtlere bir güvenli bölge yaratılmasıyla kurulmuştur.
Bu nedenle Esed Rejiminin yıkılması halinde Suriye’nin de Kuzey’in de Kuzey Irak benzeri bir yapılanmanın oluşma ihtimali yüksektir.
Suriye’de de Irak benzeri fiili özerk bir Kürt Devleti’nin kurulmasında Türkiye’nin ne ekonomik ve nede siyasal bir yararı olmadığı gibi, Ortadoğu daha da istikrarsız bir bölge haline gelecektir..
Suriye’nin bölünmesi, Akdeniz’e kıyısı olmayan, Kuzey Irak’a hapsolmuş bu nedenle denize çıkmak için Türkiye’ye muhtaç olan sözde devleti çok rahatlatacaktır. Zira Türkiye geçiş izni vermediği sürece dünya’ya kapalı olan yapı Suriye’nin Kuzeyinde de oluşacak yeni bir Kürt devleti sayesinde Denize ulaşacak Türkmen bölgesi olan Musul ve Kerkük   petrol ve doğal gazını Türkiye’ye bağımlı olmayarak satışını gerçekleştirebilecektir.
Ekonomik olarak artık Türkiye’nin bu sözde “Devlet” için önemi asgariye inecektir. Zira bilindiği üzere denize açılabilme milletler ve devletler için ekonomik ve siyasal rahatlık getirir.
Hatırlanacağı gibi Kıbrıs Barış Harekatı’nın temel hedeflerinden biri de Kıbrıslı soydaşlarımızın denize ulaşmalarını sağlamaktı.
Suriye’nin bölünmesinde Türkiye’nin siyasal bir yararı da olmayacaktır.
Zira Kuzey Suriye’de  kurulacak bir “Kürt Devleti” ister itemez Kuzey Irak’taki devletle soydaş olmak  nedeniyle birleşmeye çalışacakdır.
Kürtler,  Ortadoğu diye tanımlanan bölgede ağırlıklı olarak, İran, Türkiye, Irak ve Suriye’de yaşamaktadırlar. Bu nedenle Suriye’de de böyle bir oluşumun gerçekleşmesi, Türkiye ve İran’da var olan ayrılıkçı mücadeleyi daha da hızlandıracaktır.
Suriye’nin bölünmesi ve sonucunda Büyük Kürdistan’ın kurulması  İsrail ve ABD işine yarar. Zira İsrail’le arasında Lübnan’ın bulunması nedeniyle İsrail’e karşı en ciddi mücadeleyi yapabilen Arap devleti Suriye’dir.
Bu nedenle Suriye’nin parçalanması İsrail’i Ortadoğu’daki tek güç haline getirir.
Böylece de ABD bölge petrol ve doğalgazının sevkiyat ve satışını doğal müttefiki İsrail aracılığıyla kontrol eder.
Bu nedenle Türkiye’nin, takip etmesi gereken dış politika ulu önder Atatürk’ün “YURTTA SULH CİHANDA SULH” ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalmasıdır.
Bu Türkiye’nin güvenliği açısından çok önemlidir. Bu nedenle Türkiye’nin Suriye’ni bütünlüğünü tehdit eden unsurlarla ilişkisini süratle kesmesi ve fakat Esed rejiminin insan hakları ihlallerine karşıda tepkisini dile getirmeğe devam etmesi gerekir.
Türkiye’nin yanlış dış politikası ile tarih tekerrür etmektedir.  Irak gibi Suriye’de parçalanmak istenmekte ve Türkiye’de kendi toprak  bütünlüğü için TEHLİKE OLAN bu eyleme yardımcı olmaktadır.