6 Kasım 2013 Çarşamba

ÖNEMLİ OLAN PYRRHUS ZAFERİ DEĞİLDİR.


Son günlerde tartışılan en güncel konu, AKP li dört kadın milletvekilinin TBMM Genel Kurulu’na dışarıdan ithal, Anadolu kültürüyle hiç ilgisi olmayan “türbanla” girmeleridir.
Bir grup bunu, din ve vicdan özgürlüğü’nün doğal bir sonucu, bir diğer kesim ise bunu  anayasanın laiklik ilkesinin ihlali olarak görmektedir.
Türk siyasi yaşamında din, siyasetçiler açısından daima çok hassas bir konu olarak algılanmıştır.
Aslında dürüst ve derinliği olan siyaset adamları, şark kurnazı basit siyasetçilerin aksine, kutsal din duygularını istismar etmezler. Edilmesine de izin vermezler.
Bu istismarı yapanlar halka yukardan bakıp, onu aşağılayanlardır.
Zira onlar, kutsal din duyguları istismar edilerek halkın  kandırılabileceğini düşünenlerdir.
Kutsal din duygularının istismar etmeyen, edilmesine prim vermeyen siyasetçi, milletine hakikaten güvenen, onu küçük görmeyen, ondaki üstün vasfa ve sağduyuya inanan kimsedir.
Bu nedenle AKP dini simgeleri, dince kutsal değerleri sömürerek siyaset yapıyor ve bu yolla oy topluyor, bizde onlar gibi davranalım, en azından bazı olaylarda sessiz kalalım demek yanlıştır.
 Kadın milletvekillerinin Genel Kurula “Türbanla” girmesi karşısında, rahmetli Ecevit’in verdiği tepkiyi vermeyerek, “AKP’nin oyununu bozduk, bu konuyu istismar etmelerini önledik” tarzındaki söylem, CHP’nin duruşu ve tarzı olamaz.
Eğer bu düşünce tarzı doğru olsaydı, kurtuluş savaşını verenler, o tarih itibariyle hem de dinin en büyüğü halife tarafından dinsizlikle damgalandıklarında, hem kendileri ve hem de halk  bundan etkilenirlerdi. Ama böyle olmadı.
Anadolu insanı o gün de, bugünkü kadar dindardı. Üstelik gerilik ve cehalet çok daha ileri haldeydi. Buna rağmen Anadolu insanı, bu din istismarına kanmamış, sahtekar din bezirganlarını çok güzel ayırmıştır.
“Türban” olayına rahmetli Ecevit’in verdiği tepkiyi verirsek, dinsizlikle itham ediliriz diye düşünmek, gafletin en büyüğüdür.
Bu devletin temelini oluşturan, demokrasinin olmazsa olmazı olan Laiklik ilkesine yapılan saldırılara sessiz kalırsanız, yani laikliği savunmada sağlam durmazsanız, “din üzerinden siyaset prim yapıyor” diye düşünürseniz,  gerçek bir CHP’ linin aklından bile geçirmemesi gereken  çok vahim bir yanlışın  içindesiniz demektir.
TBMM de türbanlı vekilden sonra, türbanlı vali, türbanlı kaymakam v.s yaşama girdiğinde, laiklik artık belirleyici olmayacaktır, yeni bir rejim başlayacaktır.
Açık ve dürüst olalım, meclisteki tutumunuz, “ laikliğin günü doldu, artık biz partimizin temel değeri olan laiklikten vazgeçtik” demektir.
O zaman bunu açıkça ve mertçe söylemekten korkmayın
Aslında gelinen nokta CHP’ye yönelik kaset operasyonuyla, Devletten ve CHP’den ulusalcı Kemalist unsurların tasfiye edilmesinin hangi hedefe yönelik  olduğuna  açıkça meydana çıkarmıştır.
Bu saatten sonra Tayyip Erdoğan’ın kişilerin özel hayatına yaptığı ve yapacağı müdahalelere verdiğiniz ve vereceğiniz tepkiler inandırıcı olmayacaktır.
Bakın daha iki gün evvel Devlet “Nişan”larından Atatürk ve T.C çıkarıldı, ne tepki verdiniz?
Yoksa T.C ve Atatürk konusunda Tayyip Erdoğan gibi mi düşünüyorsunuz?
CHP’nin saygı değer yöneticileri,  Kongre üyesi olmaktan onur duyduğum Büyük Fenerbahçe’nin kongre üyeleri ve Beşiktaş’ın Çarşı Taraftar grubu  Atatürk Cumhuriyeti’ne sahip çıktılar, yani sizin yapmanız gerekipte yapmadığınızı yaptılar..
Laikliklik ihlallerine büyük tepki vermeyelim, din üzerinden siyaset prim yapıyor diye düşünebilirsiniz, belki bunda bir an için  başarılı da olabilirsiniz.
Mühim olan Pyrrhus zaferleri kazanmak değildir. Sonun Pyrrhus’un sonu olmamasıdır.
Sonun Pyrrhus gibi olmasını istemiyorsan,  demokratik yollardan iktidara gelmek idealine, kirli yollara sapmadan ulaşmaya çalış.
Çünkü gerçek CHP liler, halkına ve onun sağduyusuna inanan insanlardır.