Son günlerde tartışılan en güncel
konu, AKP li dört kadın milletvekilinin TBMM Genel Kurulu’na dışarıdan ithal, Anadolu kültürüyle hiç
ilgisi olmayan “türbanla” girmeleridir.
Bir grup bunu, din ve vicdan özgürlüğü’nün
doğal bir sonucu, bir diğer kesim ise bunu
anayasanın laiklik ilkesinin ihlali olarak görmektedir.
Türk siyasi yaşamında din,
siyasetçiler açısından daima çok hassas bir konu olarak algılanmıştır.
Aslında dürüst ve derinliği olan siyaset adamları, şark kurnazı basit
siyasetçilerin aksine, kutsal din duygularını istismar etmezler. Edilmesine de
izin vermezler.
Bu istismarı yapanlar halka
yukardan bakıp, onu aşağılayanlardır.
Zira onlar, kutsal din duyguları
istismar edilerek halkın kandırılabileceğini düşünenlerdir.
Kutsal din duygularının istismar
etmeyen, edilmesine prim vermeyen siyasetçi, milletine hakikaten güvenen, onu
küçük görmeyen, ondaki üstün vasfa ve sağduyuya inanan kimsedir.
Bu nedenle AKP dini simgeleri, dince kutsal değerleri sömürerek siyaset yapıyor ve
bu yolla oy topluyor, bizde onlar gibi davranalım, en azından bazı olaylarda
sessiz kalalım demek yanlıştır.
Kadın milletvekillerinin Genel Kurula
“Türbanla” girmesi karşısında, rahmetli Ecevit’in verdiği tepkiyi vermeyerek,
“AKP’nin oyununu bozduk, bu konuyu istismar etmelerini önledik” tarzındaki
söylem, CHP’nin duruşu ve tarzı olamaz.
Eğer bu düşünce tarzı doğru
olsaydı, kurtuluş savaşını verenler, o tarih itibariyle hem de dinin en büyüğü
halife tarafından dinsizlikle damgalandıklarında, hem kendileri ve hem de halk bundan etkilenirlerdi. Ama böyle olmadı.
Anadolu insanı o gün de, bugünkü
kadar dindardı. Üstelik gerilik ve cehalet çok daha ileri haldeydi. Buna rağmen
Anadolu insanı, bu din istismarına kanmamış, sahtekar din bezirganlarını çok
güzel ayırmıştır.
“Türban” olayına rahmetli
Ecevit’in verdiği tepkiyi verirsek, dinsizlikle itham ediliriz diye düşünmek, gafletin en büyüğüdür.
Bu devletin temelini oluşturan,
demokrasinin olmazsa olmazı olan Laiklik ilkesine yapılan saldırılara sessiz
kalırsanız, yani laikliği savunmada sağlam durmazsanız, “din üzerinden siyaset
prim yapıyor” diye düşünürseniz, gerçek
bir CHP’ linin aklından bile geçirmemesi gereken çok
vahim bir yanlışın içindesiniz demektir.
TBMM de türbanlı vekilden sonra, türbanlı
vali, türbanlı kaymakam v.s yaşama girdiğinde, laiklik artık belirleyici
olmayacaktır, yeni bir rejim başlayacaktır.
Açık ve dürüst olalım, meclisteki
tutumunuz, “ laikliğin günü doldu, artık
biz partimizin temel değeri olan laiklikten vazgeçtik” demektir.
O zaman bunu açıkça ve mertçe
söylemekten korkmayın
Aslında gelinen nokta CHP’ye
yönelik kaset operasyonuyla, Devletten ve CHP’den ulusalcı Kemalist unsurların
tasfiye edilmesinin hangi hedefe yönelik
olduğuna açıkça meydana
çıkarmıştır.
Bu saatten sonra Tayyip Erdoğan’ın
kişilerin özel hayatına yaptığı ve yapacağı müdahalelere verdiğiniz ve
vereceğiniz tepkiler inandırıcı olmayacaktır.
Bakın daha iki gün evvel Devlet
“Nişan”larından Atatürk ve T.C çıkarıldı, ne tepki verdiniz?
Yoksa T.C ve Atatürk konusunda Tayyip
Erdoğan gibi mi düşünüyorsunuz?
CHP’nin saygı değer yöneticileri, Kongre üyesi olmaktan onur duyduğum Büyük
Fenerbahçe’nin kongre üyeleri ve Beşiktaş’ın Çarşı Taraftar grubu Atatürk
Cumhuriyeti’ne sahip çıktılar, yani sizin yapmanız gerekipte yapmadığınızı
yaptılar..
Laikliklik ihlallerine büyük tepki
vermeyelim, din üzerinden siyaset prim yapıyor diye düşünebilirsiniz, belki
bunda bir an için başarılı da
olabilirsiniz.
Mühim olan Pyrrhus zaferleri kazanmak değildir. Sonun Pyrrhus’un sonu
olmamasıdır.
Sonun Pyrrhus gibi olmasını istemiyorsan,
demokratik yollardan iktidara gelmek
idealine, kirli yollara sapmadan ulaşmaya çalış.
Çünkü gerçek CHP liler, halkına ve
onun sağduyusuna inanan insanlardır.