17 Kasım 2013 Pazar

HALKIN CHP’DEN BEKLEDİĞİ




Halk, CHP’den AKP ile bir ağız dalaşına girmesini değil, Tayyip Erdoğan’ın sırf gündem değiştirmek için ortaya attığı, bu ülkenin temel sorunu olmayan hususlarda ona laf yetiştirmesini istemiyor.
Halk, Türkiye’nin gerek iç ve  gerekse de dış politikada ciddi sorunları olduğunu biliyor.
Halk, CHP’nin bu kısır tartışmaların üstüne çıkarak, doğrudan doğruya kendisine hitaben bu ülkeyi nasıl yönetmeyi düşündüğünü açıklamasını istiyor.
Halk, sırf oy avcılığı yapmak için laikliğin delinerek orta çağ zihniyetine dönüş çabaları karşısında, ona koltuk değneği olunmasını değil, tam aksime ona karşı  direnilmesini istiyor.
 Üniter devlet yapısının bölünmesine giden yolda iktidara payanda olunmamasını istiyor.
Gezi Parkı Direnişini doğru tahlil edilerek, partinin temel felsefesini teşkil eden altı okun, halkçılık ve devrimcilik ilkelerini ön plana çıkartılmasını istiyor.
Gezi Parkı Direnişçilerinin, özgürlükçü, çevreci, laik ve Atatürkçü olduğunun anlaşıdığını, hür ve demokratik bir hayat isteyen bu gençliğe  inandırılmasını istiyor..
İktidar olduğunda memuriyette yandaşlığı değil, liyakati esas alacağını, işciyi,çiftçiyi, emekliyi koruyacağını haykırmasını istiyor.
İktidar olduğunda yapılan tüm hırsızlıkların, soygunların hesabını soracağını, çaldığının çalanın yanında kar  kalmayacağını,  ilan etmesini istiyor.
AKP’den devir alınacak iflasın eşiğindeki ve belki de iflas etmiş ekonomi için neler planladığını, geniş halk kitlelerini koruyacak ne gibi tedbirler düşündüğünü, açıklamasını istiyor.
Artan nüfus ve sınırlı imkanlarla, eşitliği, sefalette değil refahta sağlamak için bölüşülecek pastayı, yani  üretimi nasıl büyüteceğini, arttıracağını  anlatmasını istiyor.
Demokrasinin olmazsa olmazı, yansız ve bağımsız yargıyı nasıl tesis edeceğini duymak istiyor.
Basın Özgürlüğünü hangi yöntem ve yasal düzenlemelerle teminat altına alacağını halk duymak istiyor.
Bazı CHP sözcülerinin şiir manisi kıvamındaki, seçmene hoş görünmek için söyledikleri sözlerin, yaptıkları açıklamaların bir ağırlığı olmuyor.
Tam aksine CHP’nin toplum indindeki ağırlığına zarar veriyor.
Türkiye, AKP İktidarının uyguladığı yanlış dış politika tercihleri ile de köşeye sıkışmış durumdadır.
Kuzey Irak, Suriye, Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve Ege’de ekonomik ve siyasal çıkarlarımızın tehdit altında olduğunun farkında olduğumuzu, bizim, işbirliği ve dostluk anlayışımızın eşitler arasında, mazlum milletleri de koruyup kollayacak bir işbirliği ve dostluk anlayışı olduğunu anlatmamızı istiyor.
Elbette bir siyasi partinin iktidara gelmeden, çok detaylı  planlar projeler ortaya koyması zordur.
Devlet mekanizmasının başına geçip, gerçeklerle yüzleşmeden, çok detaylı mikro ve makro planlar yapmak elbette zordur.
Ama halkta iktidar olunduğunda bu detaylı plan ve projelerin geniş halk kitlelerin yararına yapılacağı inancını yaratmak gerekir.
Halk şu anda CHP’nin ülkenin ağır iç ve dış sorunlarına ciddi surette eğildiğine inanmıyor.
Geniş halk kitleleri AKP’ye karşı büyük kızgınlık içindeyken  hala CHP’yi ciddi bir seçenek olarak görmüyorsa, yönetim kadrolarının dönüp kendilerine bakması gerekir.
Halkın desteğinin nasıl kazanılabileceğinin örneği var. 1973 ve 1977 yıllarında CHP AKP’nin 2002 ve 2007 de aldığı oyların aynısını almıştı.
Ama o zaman halka açıklanan projeler, yönetici kadroların tutarlılığı, dış politikadaki bağımsızlık halkta güven yaratmıştı.
Halkçılık ve devrimcilik ilkemizi ön plana çıkartmış ve halkta umut yaratmıştık.
Partiyi büyütüyoruz diye, partiyle kan ve doku uyuşmazlığı olanlar partiye alınmamıştı.
CHP yönetimi  halka açılıyorum diye, partinin kurucusu Atatürk’e karşı olanları, karşı olmanın da ötesinde ondan nefret edenleri, tekkeler zaviyeler açılsın diyenleri, etnik köken milliyetçilerini, yani bölücüleri, ikinci Cumhuriyetçi liboşları bu partide baş tacı ederse inandırıcılığını yitirir, saygınlık erozyonuna uğrar.
AKP iktidarının çürüdüğü bu dönem de bile umut yaratan bir seçenek olamaz.