AKP’nin milletimize “demokratik
Açılım” paketi diye sunduğu şeyin demokrasi ile bir alakası olmayıp, tamamıyla
ülke bütünlüğüne ve ulusal yapının parçalanması yolunda, anayasaya aykırı atılmış adımlardır.
Açıklanan sözde demokrasi
paketinde, demokrasi ile ilgili hiçbir şey yoktur, sadece terörist başına
verilen, temelinde Türk düşmanlığı yatan, sözlerin yerine getirilmesi ve
muhafazakar çevrelerin gözünü boyama vardır.
Ulus devlette egemen olan
insandır. Onun mezhebi, etnik kimliğinin
hiçbir etkisi yoktur.Devlet etnik kördür.Kişinin mezhebi, etnik kimliği sadece
onu ilgilendirir, onun şerefidir.
Bu yapılacağı söylenen
düzenlemelerle,çok tehlikeli bir şekilde, insanların etnik kökenlerine göre bir yapı oluşturulmak
istenmektedir.
Asıl olarak devletin, yani
iktidarı elinde bulunduranların yapması gereken, bu ülkenin kuruluş felsefesine
egemen uygun olarak, ülke bütünlüğünün,
ulus devlet anlayışının korunması olmalıdır.
Şimdi,yapılmak istenen ise, bunun
tam aksine, ülke bütünlüğünü ulus devlet
anlayışını ortadan kaldırmaktır.
Demokratikleşme olarak sunulan
konulardan biri de “Andımızın” ilk okullarda okunmasının kaldırılmasıdır.
Bu andda geçen “Türk” sözcüğü bir
ırkın adı değil, bir kültür kavminin
adıdır.
Ama CHP Genel Başkanı bile,
bilerek veya bilmeyerek , Türk demokrasisi yerine “Türkiye demokrasisi”
diyorsa, “Türk adı anayasadan çıkabilir” diyorsa, “Andımızın” kaldırılmasına
hiç ses çıkartamaz.
Bizdeki andın benzeri yetmiş iki
milleten oluşan ABD de olabilir, Arap’ın, Türkmen’in yaşadığı Kürdistan özerk
bölgesinde olabilir.
Ama bizde asla.
Anadil konuşma yasağının
kaldırılmasından sonra, Ortak “resmi Cumhuriyet dilimiz” olan Türkçe’nin
yanında, Türkiye’nin her köşesinde yaşayan Kürt, Arap, Boşnak, Laz, Çerkez,
Abaza, Arnavut, Roman gibi farklı etnik kimliklere sahip insanlarımızın kendi
ana dillerini, kültür ve folklorlarını daha iyi yapmaları önünde hangi engel
vardır?
Kendi alt kimliklerini, yani ben
Kürdüm, ben Arnavut’um gibi, iftiharla
dile getirmelerini engelleyen bir yasak mı var?
Kendi ana dillerinde gazete, televizyon yayınına, müzik yapmalarına
engel mi var?
Ana dillerinde, devletin
denetiminde özel kurslar açmalarına engelleyen
yasal düzenlemeler mi var?
Bu soruların hepsine “yok” diye cevap verilir.
Üniversitelerde araştırma
enstitüleri kurulmadı mı?
Kuruldu.
Yapılmak istenen, İngilizler’in hedeflediği gibi, Türkleri zayıflatmak
amacıyla, Kürtleri Türklerden dikkatli ve temkinli bir şekilde kopartmaktır.
İç destekçiler vasıtasıyla da bu
adım adım gerçekleştirilmektedir
Kürtçülüğün en büyük
teşvikçilerinin başında gelen İngilizlerin, Musul’a yerleşmesinden itibaren
Kürt Milliyetçiliği teşvik edilmeye başlanmıştır.
Daha 19 Ocak 1919 da Paris
Konferansı metnine Lloyd George tarafından “..Ermenistan, Suriye, Mezopotamya ve Kürdistan’ın …. Osmanlı Devletinden tamamen
ayrılmalıdırlar” cümlesi koyduruldu.
Bugün oynanan bu oyun, varılmak
istenen bağımsız Kürdistan hedefin
sondan bir önceki aşamasıdır.
Bu oyun o gün ağırlıklı olarak
İngilizler tarafından oynanıyordu, bugün ise Büyük Ortadoğu Projesinin dış ve
iç destekçileri tarafından oynanıyor.
Dış güçlerin başta Türkiye olmak
üzere, İran Irak ve Suriye’den koparılacak topraklar üzerinde, kendilerine bağlı
bir devlet kurdurmak istedikleri biliniyordu.
Ama içeriden kendilerine güçlü
destek bulmaya başlamaları, Türk siyasi yaşamında merkez sağda ve merkez soldaki tüm
ulusalcıların tasfiyesi ile olmuştur.
Bugün Türkiye’de “Türk” ismini
ret eden bir iktidar ve ona bu konuda
payanda olan bir muhalefet söz konusudur.
Demokratikleşme diye sunulan
paketin en çirkin yanı, bu ülkenin muhafazakar insanlarının gözünü, fiilen olmayan “Türban Yasağını” kaldırıyoruz
diye boyayıp, ülkenin bölünmesine verecekleri tepkiyi ortadan kaldırmaya
çalışıyor olmasıdır.
Bu açıklanan pakete illa bir isim vermek gerekirse , BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN AÇILIMI
demek gerekir.
.