2 Ekim 2013 Çarşamba

BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN AÇILIMI


AKP’nin milletimize “demokratik Açılım” paketi diye sunduğu şeyin demokrasi ile bir alakası olmayıp, tamamıyla ülke bütünlüğüne ve ulusal yapının parçalanması yolunda, anayasaya aykırı  atılmış adımlardır.
Açıklanan sözde demokrasi paketinde, demokrasi ile ilgili hiçbir şey yoktur, sadece terörist başına verilen, temelinde Türk düşmanlığı  yatan, sözlerin yerine getirilmesi ve muhafazakar çevrelerin gözünü boyama vardır.
Ulus devlette egemen olan insandır. Onun  mezhebi, etnik kimliğinin hiçbir etkisi yoktur.Devlet etnik kördür.Kişinin mezhebi, etnik kimliği sadece onu ilgilendirir, onun şerefidir.
Bu yapılacağı söylenen düzenlemelerle,çok tehlikeli bir şekilde,  insanların etnik kökenlerine göre bir yapı oluşturulmak istenmektedir.
Asıl olarak devletin, yani iktidarı elinde bulunduranların yapması gereken, bu ülkenin kuruluş felsefesine egemen  uygun olarak, ülke bütünlüğünün, ulus devlet anlayışının korunması olmalıdır.
Şimdi,yapılmak istenen ise, bunun tam aksine, ülke bütünlüğünü  ulus devlet anlayışını ortadan kaldırmaktır.
Demokratikleşme olarak sunulan konulardan biri de “Andımızın” ilk okullarda okunmasının kaldırılmasıdır.
Bu andda geçen “Türk” sözcüğü bir ırkın adı değil, bir  kültür kavminin adıdır.
Ama CHP Genel Başkanı bile, bilerek veya bilmeyerek , Türk demokrasisi yerine “Türkiye demokrasisi” diyorsa, “Türk adı anayasadan çıkabilir” diyorsa, “Andımızın” kaldırılmasına hiç ses çıkartamaz.
Bizdeki andın benzeri yetmiş iki milleten oluşan ABD de olabilir, Arap’ın, Türkmen’in yaşadığı Kürdistan özerk bölgesinde olabilir.
Ama bizde asla.
Anadil konuşma yasağının kaldırılmasından sonra, Ortak “resmi Cumhuriyet dilimiz” olan Türkçe’nin yanında, Türkiye’nin her köşesinde yaşayan Kürt, Arap, Boşnak, Laz, Çerkez, Abaza, Arnavut, Roman gibi farklı etnik kimliklere sahip insanlarımızın kendi ana dillerini, kültür ve folklorlarını daha iyi yapmaları önünde hangi engel vardır?
Kendi alt kimliklerini, yani ben Kürdüm, ben Arnavut’um gibi,  iftiharla dile getirmelerini engelleyen bir yasak mı var?
Kendi ana dillerinde  gazete, televizyon yayınına, müzik yapmalarına engel mi var?
Ana dillerinde, devletin denetiminde  özel kurslar açmalarına  engelleyen  yasal düzenlemeler mi var?
Bu soruların hepsine “yok” diye cevap verilir.
Üniversitelerde araştırma enstitüleri kurulmadı mı?
Kuruldu.
Yapılmak istenen,   İngilizler’in  hedeflediği gibi, Türkleri zayıflatmak amacıyla,  Kürtleri Türklerden dikkatli ve temkinli bir şekilde kopartmaktır.
İç destekçiler vasıtasıyla da bu adım adım gerçekleştirilmektedir
Kürtçülüğün en büyük teşvikçilerinin başında gelen İngilizlerin, Musul’a yerleşmesinden itibaren Kürt Milliyetçiliği teşvik edilmeye başlanmıştır.
Daha 19 Ocak 1919 da Paris Konferansı metnine Lloyd George tarafından “..Ermenistan, Suriye, Mezopotamya ve Kürdistan’ın …. Osmanlı Devletinden tamamen ayrılmalıdırlar” cümlesi koyduruldu.
Bugün oynanan bu oyun, varılmak istenen bağımsız Kürdistan hedefin sondan bir önceki aşamasıdır.
Bu oyun o gün ağırlıklı olarak İngilizler tarafından oynanıyordu, bugün ise Büyük Ortadoğu Projesinin dış ve iç destekçileri tarafından oynanıyor.
Dış güçlerin başta Türkiye olmak üzere, İran Irak ve Suriye’den koparılacak topraklar üzerinde, kendilerine bağlı bir devlet kurdurmak istedikleri biliniyordu.
Ama içeriden kendilerine güçlü destek bulmaya başlamaları, Türk siyasi yaşamında  merkez sağda ve merkez soldaki tüm ulusalcıların tasfiyesi ile olmuştur.
Bugün Türkiye’de “Türk” ismini ret  eden bir iktidar ve ona bu konuda payanda olan bir muhalefet söz konusudur.
Demokratikleşme diye sunulan paketin en çirkin yanı, bu ülkenin muhafazakar insanlarının gözünü,  fiilen olmayan “Türban Yasağını” kaldırıyoruz diye boyayıp, ülkenin bölünmesine verecekleri tepkiyi ortadan kaldırmaya çalışıyor olmasıdır.
Bu açıklanan pakete illa  bir isim vermek gerekirse , BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN  AÇILIMI demek gerekir.
.