6 Ekim 2013 Pazar

YETER ARTIK

           
CHP eski İzmir İl başkanı Kemal Karataş’ın nitelemesiyle “Demokrasi Paketi Değil Yok Oluş Paketi”ni Tayyip Erdoğan  geçen  Pazartesi “demokratik açılım” paketi diye açıkladı.
Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı paket, bir demokratikleşme paketi olmayıp,  Cumhuriyetin temel değerleri olan, ulus devlet, üniter yapı ve laikliği ortadan kaldırmaya yönelik açık bir saldırıdır.
Bu nedenle bütün Türkiye bu “Yok Oluş Paketi” için CHP’nin ne diyeceğini merakla bekledi.
Böyle bir saldırıya CHP’nin tümüyle ve en sert şekilde karşı çıkması gerekirdi.
Ama “Biz Yeni CHP’yiz” diyen CHP yönetimi açılan paketle yapılmak istenen “karşı devrimi”  sadece yetersiz buldu.
Çok sert bir muhalefet beklerken sadece yetersizlik itirazı  Tayyip Erdoğan’ı çok rahatlattı.
Türkiye’de laikliğe yönelik  ciddi bir tehlikenin ortaya çıktığı, batı basını tarafından “Türkiye laiklikten sapıyor” anlamına gelen yorumlarla dillendirilirken, CHP yönetimi bu paketin nesini eksik bulduğunu  açıklamalıdır.
Anayasadan laikliği çıkartalım denmesi mi bekleniyor ve isteniyordu  da, onu mu bulamadılar?
CHP’li  üç milletvekili, Genel Merkezin bilgisi dahilinde, Tunceli isminin “Dersim” olarak değiştirilmesi için yasa teklifi vermişken, bunun pakette açıkça yer almaması mı eksikliktir?
“Dersim” ismi bir bölgenin ismidir, bir ilin değil, bunu yaparak bir bölgenin tarihe gömülmüş isminin “Kürdistan” isminin kullanılmasının önünü CHP olarak açtıklarının  farkındalar  mı?
Farkında olunduğu muhakkak, zira  partiye bilerek getirilen  bir milletvekili CHP de “Özerklik düşünülmelidir” diyerek, üniter yapının bozulması yönünde parti tüzük ve programına aykırı bir şekilde bölücülere  destek verilebilmektedir?
Bütün bunlar bilerek ve isteyerek yapıldığından CHP yönetimi tarafından “yok oluş Paketi”nin  yetersiz bulunması çok normaldir.
Bir CHP milletvekili  2012 yılında, birilerine şirin görünmek kastıyla, Türkçeden başka dillerde propaganda yapılması için yasa teklifi verirse, pakette çıkan X,Q,W nin yasaya aykırı bir şekilde yönetmelikle kullanılmaya başlatılmak istenmesi elbette yetersiz bulunulur.
Ana dilin milli eğitimimize  sokulmasına sessiz kalınılırsa, Anayasa’dan Türk adının çıkartılıp vatandaşlık kavramının kullanılmasını tartışalım dersiniz, “ANDIMIZIN” okullarımızda söylenmesinin yasaklanmasına nasıl karşı çıkacaksınız.
Buna büyük tepki gelince de bir TV programında yaptığınız gibi takiye yaparak Atatürk’e atıf yapıp içi boş laflar söylersiniz.
CHP li olmadığı  bilinerek milletvekili yapılan bir zavallı, Atatürk’ü çirkin  ve aşağılık bir şekilde “katil” ilan ederken,   buna sessiz  kalındı.
Cumhuriyetin temel değerlerini garanti altına alan ilk üç maddesini “güçlendirmek” adına da olsa değiştirilebileceğini söyleyen milletvekiline destek verildi.
En vahimi de CHP’nin temel kabullerinden olan   “terörle mücadele edilir, müzakere edilmez” söyleminden  dönüldü ki, CHP milletvekilleri “bizde terörist başıyla görüşelim” dediler.
Bütün bunları alt alta konunca  şimdiki CHP yönetimi tarafından  “Yok oluş Paketi”nin yetersiz bulunması çok doğaldır.
CHP’nin temel değerlerine aykırı olarak bu yapılanların ne yenilikçilikle, ne ilericilikle bir alakası yoktur.
Bu CHP’yi, Büyük Ortadoğu Projesini planlayanların istediği kalıba sokarak başkalaştırma  çabasıdır.
CHP çağdaş uygarlığı yakalayıp onun önüne geçmeyi savunur. Bunu yapmak demek, ülkenin ülkesiyle milletiyle bölünmez bütünlüğünden, laiklikten, tevhidi tedrisattan vaz geçmek veya bu tür uygulamalara destek vermek değildir.
Cumhuriyetin kurulması, demokrasiye geçilmesi arkasından ilk hedefler bildirgemizde yer alan hususların ve sonradan toplu sözleşme grev hakkının hayata geçirilmesi ilerilikçilik, yenilikçiliktir.
Bugünkü tutumunuzla, bu devrimci akımın, tarihsel iddiamızın, bu onurlu işlevimizin önünü tıkayarak, CHP’yi başkalaştırıyorsunuz.
Yeter artık.