CHP eski İzmir İl başkanı Kemal
Karataş’ın nitelemesiyle “Demokrasi Paketi Değil Yok Oluş Paketi”ni Tayyip
Erdoğan geçen Pazartesi “demokratik açılım” paketi diye
açıkladı.
Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı paket,
bir demokratikleşme paketi olmayıp, Cumhuriyetin temel değerleri olan, ulus
devlet, üniter yapı ve laikliği ortadan kaldırmaya yönelik açık bir saldırıdır.
Bu nedenle bütün Türkiye bu “Yok
Oluş Paketi” için CHP’nin ne diyeceğini merakla bekledi.
Böyle bir saldırıya CHP’nin tümüyle
ve en sert şekilde karşı çıkması gerekirdi.
Ama “Biz Yeni CHP’yiz” diyen CHP
yönetimi açılan paketle yapılmak istenen “karşı devrimi” sadece
yetersiz buldu.
Çok sert bir muhalefet beklerken
sadece yetersizlik itirazı Tayyip Erdoğan’ı çok rahatlattı.
Türkiye’de laikliğe yönelik ciddi bir tehlikenin ortaya çıktığı, batı
basını tarafından “Türkiye laiklikten sapıyor” anlamına gelen yorumlarla
dillendirilirken, CHP yönetimi bu paketin nesini eksik bulduğunu açıklamalıdır.
Anayasadan laikliği çıkartalım denmesi
mi bekleniyor ve isteniyordu da, onu mu
bulamadılar?
CHP’li üç milletvekili, Genel Merkezin bilgisi
dahilinde, Tunceli isminin “Dersim” olarak değiştirilmesi için yasa teklifi
vermişken, bunun pakette açıkça yer almaması mı eksikliktir?
“Dersim” ismi bir bölgenin
ismidir, bir ilin değil, bunu yaparak bir bölgenin tarihe gömülmüş isminin
“Kürdistan” isminin kullanılmasının önünü CHP olarak açtıklarının farkındalar mı?
Farkında olunduğu muhakkak,
zira partiye bilerek getirilen bir milletvekili CHP de “Özerklik
düşünülmelidir” diyerek, üniter yapının bozulması yönünde parti tüzük ve
programına aykırı bir şekilde bölücülere
destek verilebilmektedir?
Bütün bunlar bilerek ve isteyerek
yapıldığından CHP yönetimi tarafından “yok oluş Paketi”nin yetersiz bulunması çok normaldir.
Bir CHP milletvekili 2012 yılında, birilerine şirin görünmek kastıyla,
Türkçeden başka dillerde propaganda yapılması için yasa teklifi verirse,
pakette çıkan X,Q,W nin yasaya aykırı bir şekilde yönetmelikle kullanılmaya
başlatılmak istenmesi elbette yetersiz bulunulur.
Ana dilin milli eğitimimize sokulmasına sessiz kalınılırsa, Anayasa’dan
Türk adının çıkartılıp vatandaşlık kavramının kullanılmasını tartışalım
dersiniz, “ANDIMIZIN” okullarımızda
söylenmesinin yasaklanmasına nasıl karşı çıkacaksınız.
Buna büyük tepki gelince de bir TV
programında yaptığınız gibi takiye yaparak Atatürk’e atıf yapıp içi boş laflar
söylersiniz.
CHP li olmadığı bilinerek milletvekili yapılan bir zavallı, Atatürk’ü
çirkin ve aşağılık bir şekilde “katil”
ilan ederken, buna sessiz kalındı.
Cumhuriyetin temel değerlerini
garanti altına alan ilk üç maddesini “güçlendirmek” adına da olsa
değiştirilebileceğini söyleyen milletvekiline destek verildi.
En vahimi de CHP’nin temel
kabullerinden olan “terörle mücadele edilir, müzakere edilmez”
söyleminden dönüldü ki, CHP milletvekilleri
“bizde terörist başıyla görüşelim” dediler.
Bütün bunları alt alta
konunca şimdiki CHP yönetimi tarafından “Yok oluş Paketi”nin yetersiz bulunması çok doğaldır.
CHP’nin temel değerlerine aykırı
olarak bu yapılanların ne yenilikçilikle, ne ilericilikle bir alakası yoktur.
Bu CHP’yi, Büyük Ortadoğu
Projesini planlayanların istediği kalıba sokarak başkalaştırma çabasıdır.
CHP çağdaş uygarlığı yakalayıp
onun önüne geçmeyi savunur. Bunu yapmak demek, ülkenin ülkesiyle milletiyle
bölünmez bütünlüğünden, laiklikten, tevhidi tedrisattan vaz geçmek veya bu tür
uygulamalara destek vermek değildir.
Cumhuriyetin kurulması,
demokrasiye geçilmesi arkasından ilk hedefler bildirgemizde yer alan hususların
ve sonradan toplu sözleşme grev hakkının hayata geçirilmesi ilerilikçilik,
yenilikçiliktir.
Bugünkü tutumunuzla, bu devrimci
akımın, tarihsel iddiamızın, bu onurlu işlevimizin önünü tıkayarak, CHP’yi başkalaştırıyorsunuz.
Yeter artık.