CHP VE İLERİCİLİK
CHP’nin altı Ok’unun beş tanesi
belli bir durumun saptanmasıdır. Bu oklardan altıncısı olan, Devrimcilik, durum
saptamasının yanında, değişmeyi, yenileşmeyi de içinde barındırır.
Atatürk Devrimleri, emperyalizme,
kurulu düzenin yanlışlıklarına, eşitsizliğe, gericiliğe, her türlü imtiyaza
başkaldırıdır.
Atatürk devrimleri, toplumun
üretim biçimini bir üst aşamaya geçirip, Türk toplumunu, dünya toplumları
içinde, eşit bir konuma götürme çabası ve iddiasıdır. Bu nedenle ilerici ve dolayısıyla
da yenilikçidir.
Bugün bir kısım zavallılar
tarafından “tutucu”, “muhafazakar” diye nitelenen CHP , yurttaşların tek
dereceli seçimle, eşit hakla, kısıntısız düşünce özgürlüğü ve anlatım özgürlüğü
ile ve geniş örgütlenme olanaklarıyla,
ülke yönetimine giderek katıldığı, herkesin hak ve özgürlüklerinin güvence
altına alındığı, insan haklarına saygılı çok partili demokrasiyi bu ülkeye
getirmiştir.
Bu onun devrimci niteliğinin
gereğidir
Alpaslan Işıklı hocanın bir
yazısında belirttiği gibi “CHP, yakın tarihimizin tüm aşamalarında toplumumuzun
belkemiği olmuştur ve toplumu ileriye götüren güçlerin, ileriye doğru zorlayan
güçlerin, daima en ön safında yer almıştır ve bu bakımdan da aydınlık düşünceli,
temiz yürekli halkımızın umut kaynağı olmuştur”.
İşte bu nedenlerledir ki; CHP
ilericidir.
Bugün için Türkiye’yi istedikleri
şekle sokmak isteyenler, bunu yapabilmek için, bugüne kadar ele geçiremedikleri
en son kale olan CHP’yi düşürmek için ellerinden gelen çabayı sarf
etmektedirler.
Bir kısım kişiler CHP’de bugüne
kadar telaffuz edilmemiş, ulus devlet anlayışını ortadan kaldıran, ırklar
egemenliğini, bu sanki “ilerici” bir davranışmış gibi ifade etme uğraşısı
içindedirler.
Bu inançta olanlar, kim olurlarsa
olsunlar, hangi mevkii işgal ederlerse etsinler, bu arzularına
kavuşamayacaklardır.
Bu ülke insanı, bu coğrafyada
yaşayan, Türk, Kürt, Çerkes, Abaza, Arap, Gürcü, ortak dille anlaşan , yüz
yıldır uluslaşma çabasında olan, bin yıllık kültür etkileşiminin oluşturduğu
bir ulustur.
Prof. Sadri Maksudi Arsal’ın
deyimiyle “Bugünkü milliyetçilik, sosyolojik ve psikolojik esaslara dayanır;
kan tahlili ile uğraşmaz, kafataslarının şekliyle uğraşmaz.”
Yani Türkiye Cumhuriyetine gönül
bağı ile bağlı olan, dini, ırkı, dinsel aidiyeti ne olursa olsun herkes bu ülkenin,
yasalar önünde eşit, şerefli vatandaşlarıdır.
Ancak bu ülkeyi bölmek isteyenler,
çok net bir şekilde tam bir faşizm kokan, ırkçılığı ön plana çıkartarak,
anayasal vatandaşlığı ön plana çıkartma çabasındadırlar.
CHP kendi ilkelerini ve özellikle
de ülke bütünlüğünü sonuna kadar savunmak zorundadır. Bunu hem ülke ve hem de
kendi tarihsel çizgisi nedeniyle vazgeçilmez yükümlülüğüdür.
CHP’liler ve bu ülkenin tüm aydınları, solculuk adına
yapılan, ülke bütünlüğünü tehlikeye düşüren, etnik köken ayrımcılığına şiddetle
karşı çıkmalıdırlar.
Bunların yaptığı, solculuk
değildir.
CHP’nin, Kemalizm’in
“kimsesizlerin, kimsesiyiz” özdeyişinde anlatımını bulan, sendikal hak ve
özgürlükleri, fırsat eşitliğini, parasız eğitimi, sağlıklı yaşam hakkını
savunmaktır.
Yoksa solculuk, Hitler mantığını
çağrıştıran, ilkel bir ırk egemenliğini ya da ona giden, anayasal vatandaşlık
gibi yolları savunmak değildir.
Bu bölücü zihniyeti taşıyanlar, basında yer
tutmuş bir kısım numaralı Cumhuriyetçiler, enteller ne yaparlarsa yapsınlar, ne
çaba sarf ederlerse etsinler bu ülkeyi bölmeye güçleri yetmeyecektir.
Bu aşamada, gerçek CHP’lilere bu ülkenin
aydınlık insanlarına düşen asıl görev, Türkiye üstüne oynanan bu oyunları her
fırsatta ve ortamda ulusumuza anlatmaktır.