17 Şubat 2013 Pazar

CHP VE İLERİCİLİK


 CHP VE İLERİCİLİK

CHP’nin altı Ok’unun beş tanesi belli bir durumun saptanmasıdır. Bu oklardan altıncısı olan, Devrimcilik, durum saptamasının yanında, değişmeyi, yenileşmeyi de içinde barındırır.
Atatürk Devrimleri, emperyalizme, kurulu düzenin yanlışlıklarına, eşitsizliğe, gericiliğe, her türlü imtiyaza başkaldırıdır.
Atatürk devrimleri, toplumun üretim biçimini bir üst aşamaya geçirip, Türk toplumunu, dünya toplumları içinde, eşit bir konuma götürme çabası ve iddiasıdır. Bu nedenle ilerici ve dolayısıyla da yenilikçidir.
Bugün bir kısım zavallılar tarafından “tutucu”, “muhafazakar” diye nitelenen CHP , yurttaşların tek dereceli seçimle, eşit hakla, kısıntısız düşünce özgürlüğü ve anlatım özgürlüğü ile  ve geniş örgütlenme olanaklarıyla, ülke yönetimine giderek katıldığı, herkesin hak ve özgürlüklerinin güvence altına alındığı, insan haklarına saygılı çok partili demokrasiyi bu ülkeye getirmiştir.
Bu onun devrimci niteliğinin gereğidir
Alpaslan Işıklı hocanın bir yazısında belirttiği gibi “CHP, yakın tarihimizin tüm aşamalarında toplumumuzun belkemiği olmuştur ve toplumu ileriye götüren güçlerin, ileriye doğru zorlayan güçlerin, daima en ön safında yer almıştır ve bu bakımdan da aydınlık düşünceli, temiz yürekli halkımızın umut kaynağı olmuştur”.
İşte bu nedenlerledir ki; CHP ilericidir.
Bugün için Türkiye’yi istedikleri şekle sokmak isteyenler, bunu yapabilmek için, bugüne kadar ele geçiremedikleri en son kale olan CHP’yi düşürmek için ellerinden gelen çabayı sarf etmektedirler.
Bir kısım kişiler CHP’de bugüne kadar telaffuz edilmemiş, ulus devlet anlayışını ortadan kaldıran, ırklar egemenliğini, bu sanki “ilerici” bir davranışmış gibi ifade etme uğraşısı içindedirler.
Bu inançta olanlar, kim olurlarsa olsunlar, hangi mevkii işgal ederlerse etsinler, bu arzularına kavuşamayacaklardır.
Bu ülke insanı, bu coğrafyada yaşayan, Türk, Kürt, Çerkes, Abaza, Arap, Gürcü, ortak dille anlaşan , yüz yıldır uluslaşma çabasında olan, bin yıllık kültür etkileşiminin oluşturduğu bir ulustur.
Prof. Sadri Maksudi Arsal’ın deyimiyle “Bugünkü milliyetçilik, sosyolojik ve psikolojik esaslara dayanır; kan tahlili ile uğraşmaz, kafataslarının şekliyle uğraşmaz.”
Yani Türkiye Cumhuriyetine gönül bağı ile bağlı olan, dini, ırkı, dinsel aidiyeti ne olursa olsun herkes bu ülkenin, yasalar önünde eşit, şerefli vatandaşlarıdır.
Ancak bu ülkeyi bölmek isteyenler, çok net bir şekilde tam bir faşizm kokan, ırkçılığı ön plana çıkartarak, anayasal vatandaşlığı ön plana çıkartma çabasındadırlar.
CHP kendi ilkelerini ve özellikle de ülke bütünlüğünü sonuna kadar savunmak zorundadır. Bunu hem ülke ve hem de kendi tarihsel çizgisi nedeniyle vazgeçilmez yükümlülüğüdür.
CHP’liler  ve bu ülkenin tüm aydınları, solculuk adına yapılan, ülke bütünlüğünü tehlikeye düşüren, etnik köken ayrımcılığına şiddetle karşı çıkmalıdırlar.
Bunların yaptığı, solculuk değildir.
CHP’nin, Kemalizm’in “kimsesizlerin, kimsesiyiz” özdeyişinde anlatımını bulan, sendikal hak ve özgürlükleri, fırsat eşitliğini, parasız eğitimi, sağlıklı yaşam hakkını savunmaktır.
Yoksa solculuk, Hitler mantığını çağrıştıran, ilkel bir ırk egemenliğini ya da ona giden, anayasal vatandaşlık gibi yolları savunmak değildir.
 Bu bölücü zihniyeti taşıyanlar, basında yer tutmuş bir kısım numaralı Cumhuriyetçiler, enteller ne yaparlarsa yapsınlar, ne çaba sarf ederlerse etsinler bu ülkeyi bölmeye güçleri yetmeyecektir.
 Bu aşamada, gerçek CHP’lilere bu ülkenin aydınlık insanlarına düşen asıl görev, Türkiye üstüne oynanan bu oyunları her fırsatta ve ortamda ulusumuza anlatmaktır.