Son yıllarda ülkemizde Dünyada
eşine ender rastlanan bir aydın ihaneti yaşanmaktadır.
Kendini aydın diye niteleyen, her
hangi bir şekilde elde edilmiş, isminin önünde “Prof. Dr”, “gazeteci” yazan bir grup, ülkede
olan bütün olumsuzluklardan muhalefeti sorumlu tutuyor.
Halkçı, devrimci ve laiklik
niteliğini yitirmiş bir muhalefet bile ne yaparsa, Baasçı, İttihatçı, derin
devletçi ve hatta Atatürkçü olmakla suçlanıyor.
Dünya’nın hiçbir demokratik
ülkesinde olumsuzlukların sorumlusu muhalefet gösterilemez.
Ayrıca Dünyanın hiçbir
yerinde Devletin kurucuları bu kadar
çirkin itham edilemez. Siz hiç ABD de Lincoln’e, İngiltere’de Churchill’e ve
Fransa’da Charles de Gaulle bizdeki gibi haksız ve yalan yere hakaret
edildiğini gördünüz mü?
Muhalefet Irak’ın işgaline karşı
çıkınca, itham ederler, ama bu arada
milyonlarca insanın öldürülmesine, kadının, kızın ırzına geçilmesine seslerini
bile çıkarmazlar/çıkaramazlar, zira Irak’ta ABD’nin dedikleri olmuş ve Irak
bölünmüştür.
Kuzey Irak’ta Özerk Kürdistan
kurulmuş, aynı oyun Suriye’de de oynanmak istenirken Türkiye’de adım adım bölünmeye gitmektedir, bu
onları çok fazla ırgalamaz, zira mühim olan ağa babalarının isteğinin adım adım
gerçekleşmesidir.
Saldırırlar, aşağılamaya
çalışırlar ülkenin bölünmez bütünlüğünden yana olanları, Atatürkçüleri
küçümserler, çünkü bunların varlığı devşirilmiş, elde edilmiş aydınları
rahatsız eder.
Aslında bu rahatsızlık değil, çok
ciddi bir korkudur.Ya Türk halkı bir gün bu yapılanların ihanet olduğunu
anlarda “suratımıza tükürürse” korkusu.
Mütareke döneminde de bunlardan
vardı, millet bunların önce suratlarına tükürdü, tükürdü ama, o beğenmediğiniz
o hep ceberut olmakla suçladığınız devlet,
suçların şahsiliği ilkesine saygı gösterip çoluğunun çocuğunun önünü tıkamadı.
Büyük elçi yaptı. Hem de kimin
zamanında, elbirliği ile katil ilan
etmeğe çalıştığınız İsmet Paşa zamanında,
zira o zaman kişinin kim ve kimden olduğu değil liyakat önemliydi.
Dünyanın hangi uygar ülkesinde
hakkında kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmayan insanları sırf ulusalcı ve
Atatürkçü oldukları için vicdanlarda
mahkum etmeye çalışan aydın olur.
Yapılan hukuksuzluklar ayyuka
çıkmışken, yargılananlara duydukları kin ve nefret duygularından ötürü hukuksuzluğa
tepki vermeyen, tam aksine buna alkış tutan insana aydın denebilir mi?
Bunlar zamanın da aydın
sorumluluğunu üstlenip yapılan haksızlıklara tepki veremezler, her gelenin
önünde diz çökmekten dizleri nasır tutmuş bu zavallılar, özgürlükler
ucuzlayınca kahraman kesilirler
Bir zamanlar patronlarına baskı yapıldığı için işten atıldığını,
susturulduğunu iddia edenler, bugün Tayyip Erdoğan’ın sevmediği, kızdığı hadi
bir adım daha ileri gidip söyleyelim, yasak koyduğu insanlara sütunlarında veya
ekranlarında yer veriyorlar mı?
Türkiye’nin en büyük şansızlığı
aydının veya kendini aydın diye topluma sunanların ihanetine uğramış olmasıdır.
Köyünde, kasabasında, şehrinde
işinde gücünde olan, ekmek kavgası veren bu insanlar bu ülkeye nasıl ihanet
edecekler, elbette etmeyecekler. Bu ülkeye asıl ihaneti, okumuş ama aydınlanmamış,
ufak menfaatler karşılığı elde edilebilen
beyinler ederler.
Bu ülkede kindar bir nesil
yetiştirmek, dış politikadaki, ekonomideki ortada olan olumsuzluklar, önünde
diz çöktükleri, biat ettikleri siyasi iktidarın yanlışlarıdır.
Bu yanlışları hiç dile getirebilirler mi?
Yoook canım hadlerine mi düşmüş.
İktidardan
şikayet etmeye ancak kendilerine dokunulduğu veya dokunulma ihtimali
olduğu zaman başlarlar, onu da açıkça söyleyemezler, ağızlarının içinde gevelerler.
Bu ülkede yaşanan olumsuzlukların
en büyük müsebbibi toplumuna ihanet eden aydınıdır.
Evvelce de yazmıştım bu ülkenin
aydın sorunu vardır.
Ama birde bu ülkenin halkçılık, devrimcilik
ve laiklik niteliğini yitirmiş, yukarıda saydıklarımızdan bir kısmını da içine
almış muhalefet sorunu vardır.