28 Ekim 2012 Pazar

SUÇLU KİM


                     
Son yıllarda ülkemizde Dünyada eşine ender rastlanan bir aydın ihaneti yaşanmaktadır.
Kendini aydın diye niteleyen, her hangi bir şekilde elde edilmiş, isminin önünde  “Prof. Dr”, “gazeteci” yazan bir grup, ülkede olan bütün olumsuzluklardan muhalefeti sorumlu tutuyor.
Halkçı, devrimci ve laiklik niteliğini yitirmiş bir muhalefet bile ne yaparsa, Baasçı, İttihatçı, derin devletçi ve hatta Atatürkçü olmakla suçlanıyor.
Dünya’nın hiçbir demokratik ülkesinde olumsuzlukların sorumlusu muhalefet gösterilemez.
Ayrıca Dünyanın hiçbir yerinde  Devletin kurucuları bu kadar çirkin itham edilemez. Siz hiç ABD de Lincoln’e, İngiltere’de Churchill’e ve Fransa’da Charles de Gaulle bizdeki gibi haksız ve yalan yere hakaret edildiğini gördünüz mü?
Muhalefet Irak’ın işgaline karşı çıkınca,  itham ederler, ama bu arada milyonlarca insanın öldürülmesine, kadının, kızın ırzına geçilmesine seslerini bile çıkarmazlar/çıkaramazlar, zira Irak’ta ABD’nin dedikleri olmuş ve Irak bölünmüştür.
Kuzey Irak’ta Özerk Kürdistan kurulmuş, aynı oyun Suriye’de de oynanmak istenirken  Türkiye’de adım adım bölünmeye gitmektedir, bu onları çok fazla ırgalamaz, zira mühim olan ağa babalarının isteğinin adım adım gerçekleşmesidir.
Saldırırlar, aşağılamaya çalışırlar ülkenin bölünmez bütünlüğünden yana olanları, Atatürkçüleri küçümserler, çünkü bunların varlığı devşirilmiş, elde edilmiş aydınları rahatsız eder.
Aslında bu rahatsızlık değil, çok ciddi bir korkudur.Ya Türk halkı bir gün bu yapılanların ihanet olduğunu anlarda “suratımıza tükürürse” korkusu.
Mütareke döneminde de bunlardan vardı, millet bunların önce suratlarına tükürdü, tükürdü ama, o beğenmediğiniz o hep  ceberut olmakla suçladığınız devlet, suçların şahsiliği ilkesine saygı gösterip çoluğunun çocuğunun önünü tıkamadı.
Büyük elçi yaptı. Hem de kimin zamanında, elbirliği ile  katil ilan etmeğe çalıştığınız İsmet Paşa  zamanında, zira o zaman kişinin kim ve kimden olduğu değil liyakat önemliydi.
Dünyanın hangi uygar ülkesinde hakkında kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmayan insanları sırf ulusalcı ve Atatürkçü oldukları için  vicdanlarda mahkum etmeye çalışan aydın olur.
Yapılan hukuksuzluklar ayyuka çıkmışken, yargılananlara duydukları kin ve nefret duygularından ötürü hukuksuzluğa tepki vermeyen, tam aksine buna alkış tutan insana aydın denebilir mi?
Bunlar zamanın da aydın sorumluluğunu üstlenip yapılan haksızlıklara tepki veremezler, her gelenin önünde diz çökmekten dizleri nasır tutmuş bu zavallılar, özgürlükler ucuzlayınca kahraman kesilirler
Bir zamanlar patronlarına  baskı yapıldığı için işten atıldığını, susturulduğunu iddia edenler, bugün Tayyip Erdoğan’ın sevmediği, kızdığı hadi bir adım daha ileri gidip söyleyelim, yasak koyduğu insanlara sütunlarında veya ekranlarında yer veriyorlar mı?
Türkiye’nin en büyük şansızlığı aydının veya kendini aydın diye topluma sunanların ihanetine uğramış olmasıdır.
Köyünde, kasabasında, şehrinde işinde gücünde olan, ekmek kavgası veren bu insanlar bu ülkeye nasıl ihanet edecekler, elbette etmeyecekler. Bu ülkeye asıl ihaneti, okumuş ama aydınlanmamış, ufak menfaatler karşılığı elde edilebilen  beyinler ederler.
Bu ülkede kindar bir nesil yetiştirmek, dış politikadaki, ekonomideki ortada olan olumsuzluklar, önünde diz çöktükleri, biat ettikleri siyasi iktidarın yanlışlarıdır.
 Bu yanlışları hiç dile getirebilirler mi?
Yoook canım hadlerine mi düşmüş.
 İktidardan  şikayet etmeye ancak kendilerine dokunulduğu veya dokunulma ihtimali olduğu zaman başlarlar, onu da açıkça söyleyemezler, ağızlarının  içinde gevelerler.
Bu ülkede yaşanan olumsuzlukların en büyük müsebbibi toplumuna ihanet eden aydınıdır.
Evvelce de yazmıştım bu ülkenin aydın sorunu vardır.
Ama birde bu ülkenin halkçılık, devrimcilik ve laiklik niteliğini yitirmiş, yukarıda saydıklarımızdan bir kısmını da içine almış muhalefet sorunu vardır.