13 Haziran 2012 Çarşamba

CHP TARİHİNDE İLK DEFA


               
Devletten evvel var olan, devleti kuran  CHP ve onun önderleri hakkında karşıtları, zaman zaman çok acımasız, haksız saldırılarda bulunmuşlardır.
Bazen  o kadar ileri gitmişlerdir ki; İnönü savaşlarının ve “Garp Cephesi”nin komutanı İsmet Paşaya,  “asker kaçağı” bile diyebilmişlerdir.
Başbakan gibi elinde devletin bütün arşivleri olanlar bile, hangi nedenle kapatıldıklarını  bildikleri  halde cami kapatma olaylarını çarpıtılmışlardır.
En haksız şekilde askeri darbelerin sorumluluğu CHP’ye yüklenmiştir.
Bunlar ve benzeri suçlamalara, deli saçması, zırva  der ve geçersin.
Ama birkaç gün önce MHP si Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP sini AKP’nin peşine takılarak ve BDP ile birleşerek “bölücülüğün şeytan üçgenini oluşturduğunu” söylemiştir.
CHP böyle bir suçlamaya tarihinde ilk defa muhatap olmaktadır.
Devlet Bahçeli’nin bu ithamı haksız olabilir, gerçek CHPlileri rencide de edebilir. Ama şuanda Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylemleri, en azından hukuk açısından baktığınız zaman Devlet Bahçeli’nin suçlamasını “görünen gerçeğe uygun” hale getirmektedir.
Zira; Kemal Kılıçdaroğlu ilk önce “Bizim çözüm önerilerimiz var ama dayatıyorlar demesinler diye sunmuyoruz” şeklinde bir açıklama yaptıktan sonrada “Benim  Genel Başkanlığıma mal olsa da bu sorunu çözeceğim” demiştir.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu iki açıklamasını bir arada düşündüğünüz zaman, böyle yanlış bir düşünceye sahip olabilirsiniz. Zira, CHP nin Meclisteki sandalye sayısı bu sorunu tek başına çözmeye yetmemektedir. O zaman birileriyle uzlaşmak zorundadır. Kimdir bunlar AKP ve BDP dir.
  O zaman da kamuoyu en azından parti tabanının kabullenmesi mümkün olmayan bazı şeyler mi var, diye düşünür.
Terör örgütünün ve onun siyasi uzantısının nihai hedefi “Bağımsız bir Kürt Devleti” kurmaktır.Ancak bu nihai hedefe varmak için yapılması gereken, atılması gereken adımlar vardır.
Terör örgütü öncelikle “demokratik özerklik” diye nitelenen, kendi güvenlik güçlerini kurup, “içişlerinde serbest, dışarıya karşı Türkiye’nin bünyesinde FEDERAL bir yapı elde etmek ister.
Anayasadan “Türk” ibarelerinin kaldırılması, Anayasadaki “Herkes Türk’tür ibaresinin yerine “Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı” nı getirilmesi, başlangıçta “Kürtçe’nin seçmeli ders olması” sonradan ana dilde eğitim, evvelce değiştirilmiş, “Kürtçe yer isimlerinin iadesi”, Genel Af,  Akil Adamlar Komisyonu, Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulması da terör örgütünün talepleridir.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Genel Başkanlığıma mal olsa da” demesinin altında, bugüne kadar halktan ve parti tabanından ısrarla saklanan “Van Çalıştay” raporunda,  bu yukarıda terör örgütünün istemleriyle bire bir örtüşen,Yeni anayasal vatandaşlık tanımı, idari özerklik yolunu açacak, Avrupa Yerel Yönetimler özerklik şartına Türkiye’nin koyduğu çekinceleri  kaldırarak demokratik özerkliğin yolunu açmak arzusu mu var?
Kürtçenin seçimlik ders olarak okutulması, Genel af, Hakikatleri Araştırma Komisyonu, gibi terör örgütü ve onların siyasi uzantılarının söylemleri ile örtüşen söylemlerin varlığımı, bu çözüm önerilerinin gizlenmesine  neden oluyor.
Geniş halk kitleleri, CHP ne oy vermeyenlerde dahil, CHP sinin bu ülkenin temel taşı olduğuna inanır ve onun böyle ülkenin bölünmesine giden yolda herhangi bir davranış içinde olabileceğini düşünemezler bile.
Yeni azınlıklar yaratılmasına karşı olan CHP  tabanı, CHP yönetiminin  ülkeyi bölünmeye götürecek bir çözüm önerisine izin vermez.
CHP daha 1989 yılında Kürt kökenli yurttaşlarımızın karşılaştıkları sorunları açık yüreklilikle ortaya koymuş; etnik köken farklılıklarına, kültürel çoğulculuğa, bireysel kültürel haklara olan saygısını, demokratik değerlere eşitliğe ve hoşgörüye olan bağlılığı çerçevesinde toplumumuza ve üniter ulus devlet temeli dikkate alınarak kısıtlamaların kaldırılması ve çağdaş, kalıcı çözümler bulunması için politikalarını sunmuştur.
BU NEDENLE SIFATI NE OLURSA OLSUN,  HİÇ KİMSENİN GÜCÜ CHP’Nİ BÖLÜCÜLERİN  DÜMEN SUYUNDA,  BU ÜLKEYİ BÖLÜNMEYE GÖTÜRMEYE GÜCÜ YETMEZ.