18 Nisan 2012 Çarşamba

28 ŞUBAT TOPLUMSAL TEPKİNİN SONUCUDUR


Çevik Bir paşa ve arkadaşlarının göz altına alınıp tutuklanmaları sonrasında büyük bir cadı avı başladı.
Hiçbir müdahale ister askeri olsun ister sivil toplumdan gelsin, bir anda oluşmaz, belli bir süreçten geçtikten sonra iç ve dış dinamiklerin etkisiyle oluşur.
28 Şubat süreci, 28 Şubat 1997’ de yapılan anayasal bir kurum olan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlar, Merhum Başbakan Necmettin Erbakan tarafından “28.2.1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu Kararlarının  13 Mart 1997 günü bakanlar Kurulu’nda öncelikle müzakere edildiği malumlarınızdır.
Bu müzakerede alınan ‘irtica ile etkin bir şekilde mücadele edilmesi kararı mucibince Milli Güvenlik Kurulu’nun Bakanlar Kurulumuza bildirdiği hususların bir kopyası ilişikte bilgilerinize sunulmuştur.
Bu konuların önemle dikkate alınarak, Anayasamızın ; T.C Devleti’nin Demokratik, Laik, Sosyal bir hukuk Devleti olması temel ilkeleri çerçevesinde , Bakanlığınızı ilgilendiren konularda , konuyla ilgili kısa, orta ve uzun vadeli tedbirlerin dikkat ve ihtimamla alınması, mali destek ve yasa değişikliğine ihtiyaç gösteren tedbirler varsa, bunlar hakkında da Bakanlar Kurulunca gereğinin yerine getirilebilmesi için Başbakanlığa bilgi verilmesini rica ederim” şeklindeki genelgesi sonucunda hayata geçirilmiştir.  
Bu yazı Dışişleri Bakanlığı başta olmak üzere, Başbakan yardımcısına,Devlet Bakanlıklarına ve Bakanlıklara dağıtılmıştır.
Yani bu süreçteki bütün işlemler Bakanlar Kurulu tarafından yapılmıştır.
Bugün hiç kimse, ben o tarihte bakandım ama benim imzam yoktu diyemez. Bütün Bakanlar Kurulu üyelerinin  bu konuyu enine boyuna tartıştıkları Başbakan’ın genelgesiyle bellidir.
Eğer  kendilerine istifa etmeleri yönünde askerlerden  baskı geldi ise mertçe istifa eder ve bunu da kamuoyuyla paylaşırlardı.
Bu ülke 28 Şubat sürecine bir günde gelmedi.
Refahyol hükümeti döneminde oluşan pislikler nedeniyle askerlerle hiçbir bağlantısı olmayan, belki de dünya da yaşanmış en uygar sivil itaatsizlik örneği olan  eylem eğlence olsun diye mi yapılmıştı.
En az 30 milyon insanın katıldığı SÜREKLİ AYDINLIK İÇİN BİR DAKİKA KARANLIK eylemi tamamı ile bir sivil harekettir. Askerle, orduyla hiçbir alakası yoktur.
En az 30 milyon insanın katıldığı bu eylem hakkında Refahyol’un Adalet Bakanı  iğrenç bir söylemle “mum söndü oynuyorlar” diyebilmiştir.
Devrin Başbakanı Merhum Erbakan “Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık” eylemi için 30 milyon insanı  Bunlar glu glu dansı yapıyorlar” diyerek aşağılamaya çalışmıştır.
Refahyol hükümetini hedef alan bu eylem ne zamana kadar sürdü?
Refahyol Hükümeti’nin 18 Haziran 1997 tarihinde Necmettin Erbakan’ın istifasıyla hükümetin  düşmesine kadar sürdü.
Bu arada başka ne oldu?
6.5 Milyon üyeyi temsil eden aileleri ile birlikte 30 milyonu geçen Türk-İş, TİSK, TOBB, TESK ve DİSK  Refahyol hükümetini uyardılar.
O tarihte bu beş sivil toplum örgütü adına açıklama yapan TOBB Başkanı “Bu sivil girişimin öz iradeleriyle oluştuğunu” belirtmiştir.
Özellikle  “SÜREKLİ AYDINLIK İÇİN BİR DAKİKA KARANLIK” eylemini başlatıp, Refahyol hükümeti düşünceye kadar sürdüren insanlar askerler istediği için mi bu eylemi başlatıp sürdürdüler.
Hayır,  tam aksine sivil iradenin egemen olması için bu eylemi başlattılar.
O beş büyük sivil toplum kuruluşunun hangisi askerlerin talimatıyla böyle bir ortak hareketin içine girerlerdi.
Necmettin Erbakan 18 Haziran 1997 de hükümet ortağı iki parti arasındaki protokol gereği Başbakanlık görevini Tansu Çiller’e devretmek için istifa etiğinde, Sayın Demirel o tarihte görevi Tansu Çiller’e verseydi, bugün post modern darbeden bahis edilecek miydi.
Sayın Demiel devlet adamlığı duruşu sergilediği ve anayasal hakkını kullandığı için şimdi askerlerden talimat mı almış olarak nitelenecek.
28 Şubat sürecinde hükümetin değişikliğinde askerlerin hiçbir etkisi yoktur.
Bir zamanlar, 12 Eylül Askeri darbesi için  “12 Eylül, Türk Milleti’nin meşru müdafaya geçtiği gündür” diyebilen ve şimdi demokrasi havarisi kesilip, isteri çığlıkları atarak 28 Şubatı darbe olarak niteleyenlere söylenmesi gereken tek bir şey var.  
  28 Şubat, “SÜREKLİ AYDINLIK İÇİN BİR DAKİKA KARANLIK ve Türk-İş, TİSK, TOBB, TESK ve DİSK’ in eylemlerinin bir sonucudur, bunu bir askeri darbe olarak nitelemek ne hukuken ve ne de siyaseten mümkün değildir.



.