9 Mart 2018 Cuma

CHP’NİN SORUNU TÜZÜK MÜ ?



CHP’nin sorunu tüzüğü değildir. Tüzük partinin iç işleyişini düzenleyen bir belgedir.Sadece aktif parti üyesini ilgilendirir. Milyonlarca seçmeni hiç ama hiç ilgilendirmez.
CHP’nin bu günkü sorunu  halka güven ve umut verememesidir. Ama bu sadece son yedi sekiz senenin sorunu değildir. Çok uzun zamandan beri halka umut veremiyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi sağ partilerin söylemlerini kopyalayarak değil, ülke sorunlarıyla ilgili olarak anlaşılır çözümler ve hedefler ortaya koymalıdır.
İşte ancak o zaman yeni bir güçle halkın partisi olmak konumuna yükselebilir.
Yoksa parti tüzüğüne “Sosyal Demokrat bir partidir” yazmak  ilericilik değildir.Olsa olsa emperyalizmin oyununa gelmektir.
Nitekim Bülent Ecevit CHP’nin başındayken sosyal demokrasi yerine demokratik sol sıfatını yeğlemesini değişik vesilelerle açıklarken önemli bir gerçeğe parmak basarak; CHP’nin  Marksist kökenden gelen bir parti olmadığı için sosyal demokrat olarak nitelendirilmesinin yanlış olacağına işaret etmiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi kimsesizlerin kimsesi olmanın öncülüğünü yapmalıdır.
Türk çiftçisi için ne yapacağını aynen 1926 yılında çıkarttığı 752 sayılı yasada yaptığı gibi, Ziraat Makinelerinde ve Ziraatta kullanılan Yanıcı, Harekete Geçirici/Ateşleyici (Yakıt) Maddeler ile Kimyasal Ürünlerin Vergileri Hakkında Kanun da olduğu gibi anlatmalıdır.
Cumhuriyet Halk Partisi iktidara geldiği zaman Çiftçinin Tarım da  kullandığı, yakıttan (mazot benzin), gübreden, ilaçtan vergi almayacağını, ürün planlaması yapacağını açıkça ilan etmelidir.
Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında her türlü ayrımcılığın reddedileceğini, yasalar önünde eşitlik ve bütün sınıflar arasında işbirliği ve dayanışmanın  sağlanacağını açıklamalıdır.
Türk toplumunun  yararının sınıflar arası çelişkiden değil dayanışmadan geçtiğini anlatmalıdır. Nitekim bu ülke bağımsızlığını sınıflar arası çelişkiyle değil, tam bir dayanışmayla kazanmıştır.
Ekonomik bağımsızlık savaşımızın da ancak  böyle kazanılabileceğini halka anlatmak zorundadır.
Cumhuriyet Halk Partisi iktidara geldiği zaman gerek  yerli sermayeyi, gerekse yabancı sermayeyi üretken yatırımdan alı koyan, kaçıran AKP iktidarının yok ettiği hukuk güvenliğini nasıl sağlayacağını halka ve dünyaya anlatmalıdır.
Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında yıllarını, alın terini  bu ülke için akıtmış emekliler için ne yapacağını onlara anlatmalıdır.
16 yıllık AKP iktidarı döneminde dinselleştirilen eğitimin Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında nasıl tekrar Milli Eğitim haline getirileceğini halka ve özellikle de geleceğimiz olan gençlerimize anlatmalıdır.   
Cumhuriyet Halk Partisi iktidara geldiği zaman, Türk Dış Politikasında AKP iktidarının yaptığı gibi emperyalistlerin kuyruğuna takılmayacağını, “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesini hayata geçireceğini, komşuların içişlerine karışmayacağını  halkımıza ve dünyaya ilan etmesi gerekiyor.
Cumhuriyet Halk Partisi iktidara geldiğinde, AKP’nin Türk Devriminden geriye dönüş çabalarını boşa çıkartıp geriye dönüşü tersine çevireceğini, bunun devrimcilik ilkemizin gereği olduğunu halka ilan etmelidir.
Bu gün, “Yeni Bir Dünya kuruluyor” bu Dünya, uluslararası  sermayenin kayıtsız şartsız egemenliği temelinde bir dünyadır. Elbette ki böyle bir Dünyayı kurmak isteyenler, yani Dünyayı küresel bir köy haline getirmek isteyenler ve onların takipçileri, “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesini kendisine bayrak edinmiş bir hareketi, bir inancı yok etmek, etkisiz kılmak için  böyle iki günlük tüzük kurultayları ile avuturlar.
Cumhuriyet Halk Partisi iktidara geldiği zaman tek adam hemagonyasını dayatan, Türk Tipi Başkanlık Sisteminden, güçler ayrılığı sistemine dayalı Parlamenter sisteme  geçmenin yol ve yöntemini anlatmalıdır.
Her şeyden evvelde “Devri Sabık” yaratıp, tüm hukuksuzlukların, yolsuzlukların hesabını soracağını dosta düşmana ilan etmelidir.
Cumhuriyet Halk Partisinin tarihi günlerce süren Kurultaylara sahne olmuştur.O Kurultaylardan birinden “İlk Hedefler Bildirgesi” çıkmıştır. Onun için böyle iki günlük dostlar alışverişte görsün kıvamında, ideolojik olarak hiçbir şey söyleyemeyenlerin bir uğraşısı olur.
İdeolojik olarak söyleyecek sözünüz var mı?