23 Mart 2018 Cuma

BİLMEDİĞİN KONUDA KONUŞMAYACAKSIN



Geçen gün bir siyasetçinin, görev alanı ve bilgisi dışında olmamasına karşın, Suriye politikası hakkında tutarsız bir yığın laf ettiğini yazmıştım.
Geçtiğimiz günlerde çok daha büyük bir rezaletle karşılaştım. Bir Televizyon Kanalındaki  sabah programında aynı partiden bir başka siyasetçi de saçmalayarak. Aynen aşağıdakileri söyledi. 
"....Türkiye kendi bölgesinde caydırıcı güç olmalı. Caydırıcı güç olmanın yolu da caydırıcı altyapınızdan ve silahınızdan geçer. Türkiye gerekiyorsa caydırıcı silah bile yapmalı....Kendi savunma silahını yapmalı. Füze ise füze, nükleer ise nükleer. Caydırıcıdır bunlar. Bu silahlar bazen barışı getirir.... Bu silah İran'da var, Suriye'de var, İsrail'de var, tüm komşularımızda var. İncirlik'de Amerikalıların var. Bende niye olmasın. Bugün Kuzey Kore ile masaya oturdu Amerika. Niye oturdu? Kuzey Kore'de caydırıcı silah olmasaydı masaya oturur muydu Trump? Türkiye barış için, caydırıcı güç olabilmesi için bu tip silahlara sahip olmalı..."
Arkadaş açıkça Türkiye'nin nükleer silah yapmasını istiyordu. Kulaklarıma inanamadım. Program sunucusu da inanamadı. İfadeyi düzeltmeye çalıştı. Arkadaş ısrar etti. 
Söylediklerinin neresini düzeltebiliriz ki!
Birincisi, söyledikleri Türkiye'nin uluslararası yükümlülüklerine ters. Türkiye Nükleer Silahların Yasaklanması Antlaşmasına taraf. Nükleer silah üretimine teşebbüs ederse ağır sonuçlar ile karşılaşır. Büyük bir siyasi partinin üst düzey yöneticisinin böyle bir görüş açıklaması bile uluslararası alanda dikkat çeker.Devleti sıkıntıya sokar. 
İnanılmaz bir sorumsuzluk!
İkincisi, verdiği bilgiler yanlış. İran'ın ve Suriye'nin nükleer silahları yok. İsrail'de olduğu İsrail tarafından kabul edilmiş veya uluslararası bağımsız kuruluşlarca saptanmış değil. Kesine yakın bir şekilde olsa da, ancak tahmin edilebiliyor. 
Üçüncüsü, söyledikleri partisinin  programı ile de uyumlu değil. Programda aynen şu yazıyor: 
“……, Nükleer silahlardan arındırılmış bir global güvenlik konseptinin egemen kılınmasını her uluslararası platformda destekler".
Dış politika partiler üstü ve millidir herkesin aklına geldiğini söyleyebileceği bir alan değildir. Türkiye'nin uluslararası yükümlülükleri falan bazı parti yöneticilerinin  ve milletvekillerinin umurlarında değil. 
Bu arkadaşın mensubu olduğu parti her halde hiçbir şeye egemen değil ve de  özellikle üst düzey görev yapan mensuplarına. Toplum da, bu insanları seyredip onlardan bir şeyler öğrenmeye çalışıyor. Ama bu ara da olan Türkiye'ye oluyor.
Dördüncüsü, bir siyasetçinin  Türkiye'ye örnek olarak gösterdiği ülkeye bakar mısınız! Dünyadan kendisini soyutlamış, tamamen içine kapanmış, uygar dünyanın dışladığı, en zalim diktatörlükle yöneltilen Kuzey Kore!
Türkiye öyle mi olsun? O zaman "tek adam" rejiminden neden şikayetçisiniz?
Bunlar Türkiye'yi yönetebilecekleri konusunda halkı ikna edecekler, öyle mi? Bu siyasetçinin söylediklerini  "fıkra" sözcüğü bile yeteri kadar tanımlamıyor
         Bu arkadaşa birisinin  barışın bir bütün olduğunu, onun için Türkiye kendi iç  güvenliğini sağlarken , dünya barışına yönelen tehlikeleri mümkün olduğu kadar azaltan; böylece bölge ve dünya barışına katkıda bulunan bir politika izlemelidir. Uluslararası  silahlanma yarışının  önlenmesi sürecine sürekli katkı sağlamalıdır.Kitle imha silahlarının yaygınlaşmasını teşvik etme  yerine tam aksine yayılması önlenmeli ve özellikle Türkiye’nin  içinde bulunduğu bölgede bu silahların ve fırlatma araçlarının  konuşlandırılmaması için özel çaba göstermelidir.