21 Aralık 2015 Pazartesi

TEK SORUMLU KILIÇDAROĞLUDUR.


Gün geçmiyor ki, CHP’de bir skandal  yaşanmasın.
En son olarak da bir CHP Milletvekili Atatürk’ün fotoğrafını duvardan indirmek küstahlığını gösterdi.
Kılıçdaroğlu’nun buna hiçbir tepkisi olmadı. Olaya adı karışan kadın milletvekili de, gerçekleri anlatmak yerine, haberi yazan gazeteciye ağır hakaretler ederek saldırmış ve fakat bir gün sonra da şecaat arz ederken sirkatin edip, bu resim indirenin kendisi değil, bir başka Milletvekili olduğunu, bunun bir ihanet olduğunu ikrar etmiş, ama indirenin ismini söylemeyeceğini belirtmiştir.
Atatürk’ün resmini duvardan indirmek, parti programının en başında yer alan “Atatürk İlke Ve Devrimlerinin Bekçiyiz, Gücümüzü Tarihsel Köklerimizden Alıyoruz” söylemine aykırıdır. Bu fiil, yani Atatürk’ün fotoğrafını, onu aşağılar şekilde duvardan indirmek de Parti tüzüğüne göre “Partiden Kesin Çıkarma cezasının uygulanması gereken bir eylemdir. Bu fiili kimin işlediğini bilmesine rağmen bunu gizlemekte bir milletvekili için “üyelikle bağdaşmayan” bir durumdur. Onun müeyyidesi de “Partiden Kesin Çıkarma” cezasıdır.
Ama bu çirkin davranışın partideki tek sorumlusu Kemal Kılıçdaroğlu’dur.
Atatürk’e yapılan her saldırıya  sessiz kalıp, hatta bunu yapanlara kol kanat gerdiği için, bu partide Atatürk’e çirkin şekilde saldırmak bir alışkanlık haline geldi.
Kılıçdaroğlu, Atatürk’e “kefere” diyen bir Atatürk düşmanını kadın kontenjanından parti meclisine sokup, Genel Başkan Yardımcısı yapan kişidir.
Gücünü tarihsel köklerinden alan CHP’ye ve Atatürk’e   “Biz 1930’ların CHP’si değiliz” diyerek saldıran  kişidir.
Gericilerin, şeriat isteyenlerin, yobazların katlettiği  Devrim Şehidi Kubilay’ı anma etkinliklerinde CHP, Genel Başkan düzeyinde temsil edilinilirdi. Kılıçdaroğlu ile birlikte bu düzeyde katılımdan vazgeçildi.
Böyle olunca da Menemen’de her yıl  yapılan devrim şehidi Kubilay’ı anma etkinliklerinden sırf CHP’li olduğu için Menemen Belediye Başkanının konuşması da programdan çıkartıldı. Buna  maalesef sadece Belediye Başkanı Tahir Şahin’in  birkaç cılız  tepkisinden başka bir tepki gelmedi.
Aslında CHP Genel Başkanı’nın, Genel Merkezi’nin  bu konuda çok sert tepki vermesi gerekirdi. Zira, Kubilay, bir devrim şehidi idi.
Atatürk devrimleri, Kemal Kılıçdaroğlu partiye egemen oluncaya kadar, bu partinin ana ekseni idi.
Bizim devrimcilik ilkemiz, emperyalizme, kurulu düzenin yanlışlıklarına, eşitsizliğe, gericiliğe, sömürüye, imtiyazlara başkaldırıdır.
Yani birilerinin kuyruğuna takılıp gitmek, ya da onlardan talimat almak değildir.
Bütün bu olanlardan sonra Atatürk resminin duvardan indirilmesine Kılıçdaroğlu’nun bir tepki vermesi, olayın failini ortaya çıkartmasını ve gereğini yapmasını beklemek safdillik olur.
Bırakın Kılıçdaroğlu’nun böyle bir olayın müsebbibi ya da bunun üstünü örtenler hakkında disiplin işlemi başlatmasını, büyük bir ihtimalle sırtlarını bile sıvazlamış olabilir.
CHP içindeki Atatürk’e saldırmaların tek sorumlusu, bu tür davranışları görmezden gelerek, dolaylı olarak destek veren Kemal Kılıçdaroğludur.
Kemal Kılıçdaroğlu ile beraber CHP ileriye değil geriye doğru gitmektedir.
CHP için “yeni bir şey yapmak, ya da söylemek”,  Partinin ve devletin kurucusunun resmini duvarlardan indirmekle değil, çağdaş düşünceye açılarak yenilikleri kavrayıp benimsemek; bunu süreklilik içinde bir yaşam ve yönetim biçimine dönüştürmektir. Devrimcilik, ilericilik bunu gerektirir.
Özü itibariyle gençliğin enerjisini ve dinamizmini, değişimin itici gücüne dönüştürmek, gençliğin değişim ve yenilik vizyonunu topluma aşılamaktır.
Yani Gezi ruhunu doğru okuyup doğru algılamaktır.
Bugün CHP içinde de aynen benim gibi düşünen bir çok insan olduğundan eminim, daha doğrusu bunu biliyorum. Ama ne hikmetse seslerini çıkartmıyorlar.
Onlara ünlü İngiliz yazar, gazeteci Daniel Defoe’nun çok anlamlı bir sözünü hatırlatmak isterim:
Bir insan başkaları ayrı düşünüyorlar diye, düşüncelerini söylemekten çekiniyorsa, hem budala hem de haindir”