1 Nisan 2015 Çarşamba

TERÖR


Demokrasilerin en büyük düşmanı terör Salı günü gene bize kapkara bir gün yaşattı.
Görevi başındaki bir Savcı teröristler tarafından önce rehin alındı arkasından da şehit edildi.
Bunun tek suçlusu AKP İktidarıdır.
Herhangi bir terör örgütüyle müzakereye başladığınız andan itibaren diğer terör örgütlerinin de iştahını kabartırsınız.
Siz iktidar olarak binlerce insanın ölümünden sorumlu terör örgütünü ve onun elebaşını muhatap alıp meşrulaştırırsanız, diğer terör örgütleri de aynı yollardan geçerek istediklerini alacaklarını düşünürler.
Dün yaşanan olay da aynen böyle olmuştur.
Teröristlerin ileri sürdüğü şartlardan biri çok dikkat çekicidir.
Berkin’i öldüren polisleri halk mahkemesi yargılasın” şartı devletin Güneydoğu’da  yaşattığı utancın yüze vurulmasıdır.
Güneydoğuda PKK mahkemeler kurup, adam yargılıya biliyorsa, sözde kolluğu ile yol kesip hüviyet kontrolü yapıyor da devlette buna göz yumuyorsa, DHKP-C terör örgütü mensupları da aynı talepte bulunur.
PKK ile masaya otururken analar ağlamasın deniyordu, bu  analar ağlamasından  kast edilen  sadece PKK terör örgütü mensuplarının analarımıydı.
Dün öldürülen Savcının anası, babası, eşi çocukları ağlayacaklar,ağlıyorlar, onların göz yaşlarının PKK terör örgütü mensuplarının yakınlarının göz yaşları kadar  değeri yok muydu?
AKP iktidarı, bu Cumhuriyeti yıkmak için elinden geleni yapıyor, önce memleketi, Türk, Kürt diye ayrıştırdılar, şimdi de Sünni Alevi diye ayrıştırıyorlar.
Önce Berkin Elvan’ın annesini kitlelere yuhalattılar, devlet olarak sanıkları kulağından tutup yargı önüne getirmediler, getirilmemesini de büyük bir sorumsuzluk örneği göstererek hiçbir şey yokmuş gibi seyrettiler.
Bu dinci mezhepçi ayrıştırma aynen dış politikaya da yansıdı. Zira; iç politika dış politikanın aynasıdır.
Uygulan  dış politikada aynen iç politika gibi, burada nasıl Sünni Alevi ayrıştırmasını kaşıdılar, dış politikada da Sünniler ile Şiiler arasındaki çatışmada taraf oluyorlar. Dinci/mezhepçi, ABD politikalarının maşası oluyorlar.
Halbuki Cumhuriyet tarihi boyunca, Cumhuriyet hükümetleri bu bölgede Arapların içişlerine karışmama, Araplar arası çatışmalarda tarafsız kalma politikasını başarıyla uygulamışlardı.
Şimdi bundan dönülüyor, ülke Ortadoğu bataklığına sürükleniyor.

Şimdi de olayları çözeceğiz diye PKK terör örgütüyle yaptıkları gibi, DHKP-C terör örgütüyle de mi masaya oturacaklar?.
Twitter  fenomeni Fuat Avni 11 Ocak 2015 de attığı twitte, MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın DHKP-C terör örgütüyle görüşmelere başladığını, örgütün tekrar eylemler gerçekleştireceğini yazdı.
Fuat Avni’nin bu yazdıkları da diğer yazdıkları gibi doğruysa, bunu ülke de kaos çıkartıp, başkanlık rejimine geçmenin önünü mü açmak istiyorlar?
Yoksa ülkede olacak bütün terör faaliyetlerini eski kankaları, yol arkadaşları cemaatin mi üstüne yıkacaklar?
Böyle bir görüşmenin  olup olmadığının en kısa süre içinde  açıklanması gerekiyor.
Tabii evvelce de “PKK ile görüştü diyenler namerttir, şerefsizdir” dedikten sonra biranda bu söylediklerini yutmak zorunda kaldıklarını unutmadan.
AKP iktidarı, Osmanlı İmparatorluğunun Balkan ve 1. Dünya savaşlarında yaşadığı küçülmeyi,  masa başında terör örgütüne “Özerklik” kisvesi altında bağımsızlığa giden yolu açarak beceriyor.
Bunu yaparken Meclis içi ve dışı destekçileri de var.
Hep beraber kullandığınız slagonunuz da “analar ağlamasın”.
Analar ağlamasın ama varsın ülke bölünsün, küçülsün, ne gam.