8 Nisan 2015 Çarşamba

BU BİR TERÖR SALDIRISIDIR.


Fenerbahçe futbol takımını Rize’den Trabzon hava limanına götüren, üstünde Fenerbahçe yazısı ve amblemi taşımayan  otobüse oto yol da giderken ve hem de sürücüsünü hedef alarak ateş açılmıştı.
Bütün uzmanlar bu saldırının  tipik bir “profösyönelin” işi olduğunu söylüyor.
Aracın ön camında sade vatandaşın bile rahatlıkla görüp algılayabileceği bir kurşun deliği varken, devletin Valisi bu saldırıya insan aklıyla alay edercesine “taşla” yapılan bir saldırı diyebilmiştir.
Olay bir futbol fanatiğinin işi olarak gösterilip geçiştirilebilecek bir olay değildir.
Bu ülkeyi kaosa sürüklemek isteyenlerin, hiç acımadan onlarca insanı öldürmeye bilerek ve isteyerek kalkışmasıdır.
Bu yazının yazıldığı saatlerde iki kişinin olayın faili olarak göz altına alındığı haberleri vardı.
Belki bu iki kişi hakikaten olayın failleri de olabilirler.Bunlar belki de bir kulübün fanatik taraftarlarıdırlar.
Biran için bunları birer kulüp fanatiği olarak düşünsek de, olayı böyle kapatamayız.
O zaman spor alanlarında ufak çaplı holigan davranışlar olduğu zaman gereken tedbirleri almalıydık. Önce iki rakip takımın taraftarlarının yan yana oturtmayı beceremedik.
Sonra bazı kulüplerin taraftarlarının, bir başka kulübün sahasındaki maça gitmesini yasakladık.
“Oh olay çıkmıyor” diye sevindik.
Hani okullar olmasa maarifi ne güzel yönetirdim diyen Osmanlı Paşası mantığıyla.
Deplasmana giden taraftar otobüslerinde palalar, bıçaklar havada uçuştu tedbir aldık mı?
Almadık. Her işimiz alaturka.
Olayı basit polisiye vakıa gibi gördük.
Takım oyunlarının adı üzerinde bir oyun olduğunu, seyrinden keyif alınması gerektiğini bu topluma anlatamadık.
Yaşanan olay nedeni ile  gözaltındaki iki  şahsın sorgulamaları yapılırken, Trabzonspor kulübü Başkanın Trabzon Emniyet Müdürlüğüne  gidip bilgi almasını da yadırgadım.
Emniyete, Valiliğe bu konuyla ilgili olarak gereksiz bir şekilde gidersen göz altındaki insanların yakınları da “Senin yüzünden oldu” der.
Bu iki şahıs taraftarda olsa Trabzonspor Kulübü ile ne ilgisi var.Her taraftarın işlediği suçtan sonra kulüp yöneticileri Emniyete mi gidiyor?
Yoksa bu “Ben suç işleyene de sahip çıkarım” gösterisi mi?
Ayrıca bütün sağduyu sahibi spor adamları bu işin bir spor holiganizmi olmadığını, Trabzonspor Kulübü ile ilgisi olamayacağını söylerken, bu söylenenleri tekzip edercesine,  oraya gitmesi anlamsız  bir davranıştır.
Bir ülkede kaos ortamı yaratmak isteyenler, daima tetikçi kullanırlar. Bu tetikçi suça meyilli herkes olabilir. Kimi zaman etrafı kana bulamak için  para karşılığı kullanılan  bir başka terör örgütü, kimi zaman uyuşturucu verilmiş bir şahıs, ya da bir kulüp fanatiği.
Mühim olan bu tetikçileri kimin hangi amaçla kullandığının ortaya çıkartılmasıdır.
Ülke seçim sathi mailine girmişken, uluslararası ilişkilerde darbe üstüne darbe yerken ve ekonomik bir çöküntüye giderken, böyle bir kaos ortamından kimin yararı olabilir…..
Elde edilmek istenen sonuç, siyasi kaset skandalında olduğu gibi acaba gene Türkiye’yi dizayn etme çabası mıdır?
Bu olayın perde arkasını ortaya çıkartmak, aynen kaset olayında olduğu gibi, herkesin görevidir.
Onlarca insanın ölümünün hedeflenmesi basit bir spor holiganizmi ile izah edilemeyecek olay olmadığı gibi, Türkiye’nin en çok taraftara sahip kulübünün sporcularına yönelik olması da olayı daha  ciddi boyutlara taşımaktadır.
Bunun arkasında kimler vardır. Hangi örgüt vardır.
Ordusuna bile kumpas kurulan bir ülkede yaşadığımızı unutmayalım.
Bu olayın gerçek yüzü ortaya çıkartılamazsa, bundan sonra her dakika böyle vahim, vahimden de öte olaylarla karşılaşırız.

Onun içindir ki devletler en ufak suçlarla dahi mücadele ederler, küçük suçlar görmezden gelinirse, her gün daha ağır suçlar işlenmeye başlar.