4 Mart 2015 Çarşamba

ÜLKE TAM BİR CİNNET HALİNDE


Sabah Gazeteleri elinize aldığınızda hayretler içinde kalmamak mümkün değil.
Lider yalakalığı, (Padişah Dalkavukluğu), nabza göre şerbet vermek artık vakıayı adiyesi haline geldi.
TBMM kürsüsünde, Meclis dışından bakan olarak atandığı gün “Büyük Türk Milleti Önünde”,  “Anayasaya sadakatten ayrılmayacağına” yemin eden içişler Bakanı Efkan Ala,  Mevcut Anayasanın darbe anayasası olduğunu, kötü bir anayasa olduğunu, derhal değişmesi gerektiğini, milletin iradesini gasp ettiğini, söylemiş.
Yalaka olmaya karar verirseniz ağa babanız ne derse, sizde onu yalan yanlış tekrar edersiniz.
Bu anayasanın darbe anayasası olduğu, yapılışı itibariyle askeri rejim tarafından yapıldığı bir tarihi gerçek, gerçekte, bu anayasa TBMM’nin hür iradesiyle ve büyük çoğunluğu da AB’ye uyum yasaları çerçevesinde  17-18 defa en az 117 maddesi değişti.
Bu anayasanın askerlerin yaptığı anayasa ile bir alakası kalmadı. Hani o sözünü ettiğiniz, aslında ne olduğunu da bilemediğiniz, yalan yanlış tekrar ettiğiniz  “milli iradenin” ürünüdür.
Sizin anladığınız anlamda “milli irade” arıyor iseniz  o anayasanın arkasında da yüzde doksan ikilik “milli irade” var.
Eğer askerlerin yaptığı anayasaya karşıysan ve bu konuda dürüstsen, lider oligarşisi yaratan siyasi partiler kanuna, demokrasi ayıbı yüzde onluk seçim barajını taşıyan seçim kanunu da ret et. Onlarda askeri rejim yasaları ve hatta değiştirmesi de basit çoğunlukla oluyor.
Yüreğiniz yetmez ona, çünkü ağa babanız o yasaları kullanıyor, o yasalardan şikayeti yok, o zaman sizinde de şikayetiniz olamaz.
Seçimler sonucu veya referandum sonucu yansıyan milli irade falan değildir, oraya yansıyan sandığa giden seçmenin iradesidir.
Milli irade kavramı Fransızların bir zamanlar kullandığı, son elli yıldır da terk ettiği bir kavramdır.
Millet geçmişten geleceğe uzanan bir kavramdır. Türk milleti dediğin zaman ölmüş atalarımızda doğacak kuşaklarda ve şu anda çeşitli nedenlerle  sandık başına gidemeyen tüm bir ulusu tarif eder.
Tabii saçmalamakta bir düşünce açıklama şeklidir, düşünce ve ifade özgürlüğü içinde düşünmek gerekir.
     Tabii ben bu saçmalamaya, o gün TBMM Yöneten Meclis Başkan vekilinin, kendisine teşekkür etmek yerine, “TANIMADIĞINI” söylediği bu anayasaya sadakat yemini ettiğini hatırlatmasını beklerdim.
Sade Efkan Ala mı saçmalamakta sınır tanımayan?
Yok, canım olur mu?
Atatürk’e kefere dediği için Kılıçdaroğlu tarafından CHP’de  kadın kontenjanından parti meclisine sokulup, büyük bir ihtimalle de aynı kontenjandan liste başına oturulacak olan, Mehmet Bekaroğlu da nabza göre şerbet veriyor.
O ne buyur muş?
Diyarbakır’da bölücülerin düzenlediği ve CHP adına katıldığı bir panelde “ulus devlet miadını doldurdu” buyurmuş.
ABD ve AB içerideki uşaklarının yardımıyla Türkiye’de yeni azınlıklar yaratmaya çalışırken, Amerika’da farklı ırklardan, dinlerden ve etnik kökenden gelenlerin Amerikanlaştırılması politikası yürütülüyor.
Biz de laiklik karşıtı, dinci kökenden gelen bir kişi çıkıp, ulus devletin miadı doldu derken, Amerika’daki mültecileri Amerikanlaştırma politikasının içinde bazı din adamları var.
Fransa, Almanya, Finlandiya, Norveç, Avusturya, İtalya, Portekiz, İspanya ulus devlet olabilir ama, Türkiye olamaz.
Niye?
Çünkü bölücüler böyle istiyor.
 AKP/Öcalan’ın üzerinde anlaştıkları 8. Madde ne diyor, “Kimlik kavramı, tanımı ve tanımlanmasına dönük çoğulcu demokratik anlayış”
Bu, Türkiye’de çeşitli etnik kimlikler vardır. Bu etnik kimlikler Anayasa ile tanınmalı ve tanımlanmalıdır. Etnik köken temelinde örgütlenme geliştirilmeli ve hepsine ana dilde eğitim ana dilde kamu hizmeti alma imkânı tanınmalı, demektir.
Bütün bunları alt alta dizdiğiniz zaman ülkenin tam bir cinnet halinde olduğu görüyorsunuz.
Atatürk düşündüklerimiz inde ötesinde büyük bir adammış, gerek gençliğe hitabesinde ve gerekse Bursa nutkunda, bütün bunlara karşı ne yapılması gerektiğini söylemiş.