Okyanus ötesinin önermesiyle CHP, Atatürk’ün
koltuğuna ılımlı İslamcı ve Osmanlıcı bir aday gösterilmesi üzerine, CHP
tabanın büyük bölümü de buna tepki verdi.
“Korku imparatorluğu” nu yıkma iddiasıyla gelen
Kemal Kılıçdaroğlu’nun, bu davranışı hem
usul ve hem de esas yönünden yanlıştır.
Usul yönünden yanlıştır, zira Kılıçdaroğlu,
Parti Tüzüğünde yer alan“Partiyi Genel Başkan temsil eder” hükmünü işine geldiği gibi, yetkili
organların yetkilerini gasp eder diye yorumlamıştır.
Kurultaydan sonra partinin en yetkili organı
olan Parti Meclisi,Kılıçdaroğlu
tarafından yok kabul edilmiştir.
CHP Parti Meclisi, partinin bir koalisyon
ortamında hükümete katılıp katılmama, hükümetten çekilme, seçimlerde aday
saptama yöntemlerini belirleme gibi çok hayati
konularda tek yetkilidir.
Cumhurbaşkanı adayı belirlenmesi konusu, her
halde Parti Meclisinin yukarıda saydığımız yetkilerinden daha az önemli
değildir.
Kılıçdaroğlu, Parti Meclisi’ni hiçe sayarak,
emrivaki yaratarak “çatı adayı” belirlemiştir ve buna tepki veren, “bizde başka
aday çıkartalım” diyenler hakkında yakın çevresine “bedelini öderler” diye tehditler savurmaktadır.
Çatı adayı olarak belirlenen ılımlı İslamcı, Osmanlıcı aday partinin
yetkili kurullarından geçerek, “partinin
adayı” olarak ilan edilmediğine ve
Kılıçdaroğlu tarafından da “parti adayı
olmadığı” defalarca vurgulandığına göre nasıl “bedel ödetecektir”
Ekmeleddin B
eyin babası, “laik Türkiye’de yaşayamam” diye Türkiye’yi terk eden Mehmet
Akif’in yakın dostudur. Akif ülkeyi terk ederken o da onunla beraber ülkeyi
Terk etmiştir.
Akif 1936 da ülkesine dönmesine rağmen İhsan bey
dönmemiştir; Ekmeleddin Bey’in Kahire de doğmasının sebebi, babasının görevi
nedeniyle değil anlattığım nedenledir
Elbette babasının tutum ve davranışlarından
evlatlar sorumlu değildir, ama yetiştiği iklimi anlamak açısından önemlidir.
Ama şu kadarını söylemek yeterlidir, Ekmeleddin
Bey de babasını takip ederek kendini İslam’a adamıştır.
Yapılan emrivaki esas yönünden de yanlıştır.
CHP tabanına yapılan bu dayatma,
Kılıçdaroğlu’nun parti tabanını hiç tanımadığını ortaya koymaktadır.
CHP tabanı, bir Cumhurbaşkanı adayında öncelikle
gösterilen adayın, Cumhuriyet,laiklik,demokrasi üçgenini korumaya kararlı olup
olmadığına bakar.
CHP tabanı, Cumhurbaşkanı adayının, Anayasanın
2. maddesinde belirtilen ilkeleri özümseyip özümsemediğini düşünecektir.
CHP tabanı, Cumhurbaşkanı adayının, Anayasanın
103. Maddesine göre içtiği andı içselleştirip içselleştirmediğine bakacaktır.
İddialara göre, 2007 Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinden önce, Ekmeleddin İhsanoğlu Tayyip Beyin kafasının arkasındaki
Cumhurbaşkanı adayı imiş.
Eğer başka aday çıkmazsa, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin tabanına yaptığı emrivaki ile
Cumhurbaşkanlığı yarışı iki laiklik karşıtı arasında olacaktır.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin tarihiyle ve temel değerleri ile
sorunu olduğu görülüyordu, şimdi de Atatürk’ün koltuğuna kendisi gibi Cumhuriyetin temel değerleriyle
sorunu olan ve ayrıca laiklik karşıtı ılımlı İslamcı, Osmanlıcı bir kişiyi aday
göstermesi, o rövanşist ruh halinin bir
yansımasıdır.
Kurultay delegelerinin, PM, il, ilçe örgütü
üyelerinin bu emrivakiye tepkisiz
kalmayacaklarını umut ediyorum.
Bu kişiler ve CHP tabanı bu emrivaki adaya
sessiz kalırlarsa, önce Atatürk’ün iki büyük eserinden biri olan CHP yok
olmaya, sonrada savunmasız kalan Türkiye Cumhuriyeti, Tayyip Erdoğan’ın elinde
süratle parçalanmaya gidecektir.
Unutmayalım Türkiye’yi kurtarmak için önce
CHP’nin kurtarılması gerekmektedir.
Tarih yazan, düveli muazzama ya kafa tutan,
imparatorluğun küllerinden bir Cumhuriyet yaratan CHP’yi, edilgen, dışarıdan alınan
talimatlarla yönetilen bir parti haline getirdiler.
“Bağımsızlık
karakterimdir” diyen Atatürk’ün ve onun silah arkadaşlarının kemiklerini
sızlatmaya hiç kimsenin hakkı yoktur.