Bazı insanların davranışlarını hayretle
izliyorum. Küçük gündelik siyasi çıkarları uğruna bir o yana bir bu yana
savruluyorlar.
Ergenekon, Balyoz, Ay Işığı ve bütün
benzer davaların gelişimini gözünüzün önüne getirip; polisin basına yalan
yanlış haberler sızdırarak, suçsuz ve günahsız insanları nasıl kamuoyu önünde
yıprattıklarını düşünün.
Bu polislerle birlikte aynı kafa yapısı
ve dünya görüşüne sahip savcı ve yargıçlarla, yüzlerce insanın hayatının nasıl
karartıldığını bir düşünün.
O zaman bu hukuksuzlukları yapanlara
karşı tepki verirken, bu polis, savcı ve hâkimleri suçlarken, bu polis savcı ve
kamu yöneticisi bugün sırf iktidar içi mücadelede Tayyip Erdoğan’a karşı bir
harekete geçtiler diye sahip çıkmak, karar kişiliği olmayan, üç gün sonrasını
görmekten aciz insanların davranış tarzıdır.
Tayyip Erdoğan ve şürekasına yapılan ve
kişisel kanıma göre de tamamı doğru olan bu operasyonları yapan, polis, savcı,
kamu görevlisini sadece bu nedenle dürüst ve kahraman kabul etmek mümkün
değildir.
Öncelikle yargıda “kahraman” olmaz.
Yargıda, hukukun üstünlüğüne, uluslar
arası hukuka, anayasaya ve yasalara bağlı çalışan savcı ve hâkimler vardır.
Bu insanlar, bugün sırf mensubu
oldukları grubun yararı için doğru yapıyorlar diye, evvelce yaptıkları
hukuksuzluklar görmezden gelinemez.
Bu gün kahraman ilan edilen bu insanların, bilerek ve isteyerek yaptıkları
hukuk katliamları nedeniyle, yüzlerce günahsız insan zindanlarda
çürümektedirler.
Bütün bu yaptıklarını unutup, şimdi aynı
polisleri, savcıları, hâkimleri kutsayıp, kahraman ilan edip sahip mi
çıkacağız?
Bunların bugün yaptıkları, hukukun
üstünlüğüne, anayasa ve yasalara inandıkları, saygı duydukları için değil, kendi aralarındaki iktidar mücadelesini
kazanmak içindir.
Dün soruşturmanın gizliliği ihlal
ediliyor diye suçlayıp, haklarında işlem yapılsın diye şikâyette bulunulan bu insanlara, o gün hiçbir şey yapılmadığını
söyleyip, bunu eleştiri konusu yaparken, aynı insanlar bugün AKP İktidarı, daha
açıkçası muktedir tarafından aynı işlemleri muktedire karşı yaptılar diye, görevlerinden alınırken, suçlanırken bunlara
sahip çıkmak tam bir tutarsızlıktır.
Tayyip Erdoğan ve yandaşları yolsuzluklara
yeni mi bulaştılar?
Özel Yetkili Mahkemelerde bu ülkenin
aydınlarına, subaylarına, Türkiye’nin en büyük kulübüne birlik ve beraberlik
içinde hukuk dışı kumpas kuranlar,
bu gün, kahraman ilan edilen polisler,
savcılar, bürokratlar değil miydi?
Nasıl bu kadar aymaz, nasıl bu kadar
küçük hesaplar içinde olunabiliniyor, anlayamıyorum.
Bu ülkenin vatandaşı olupta, ordusunu itibarsızlaştırmak için
elinden geleni yapanlar, bugün kime karşı mücadele ederlerse etsinler, onlarla
dost olunmaz.
Bu ülkeye ılımlı İslamı getirip, Laik
Cumhuriyeti yıkmaya çalışanların bir bölümü, bugün diğer bölümü ile kavga
ediyor diye, onlarla dost olunmaz.
Ordusunu itibarsızlaştıran, aydınlarını,
düşünürlerini, gazetecilerini düzmece belgelerle, hukuka aykırı dinlemelerle, yalancı gizli tanıklarla zindanlarda
çürüten bir grupla, kısır yararlar için dost olunmaz.
Laik demokratik cumhuriyete gerçekten
inan bir insan, sadece laik demokratik cumhuriyetten yana olan, felsefi olarak
yansızlığı ve tarafsızlığı içselleştirmiş yargıya sahip çıkar.
Dik
durmak omurgalı ve tutarlı olmak, uzun vadeli başarının tek sırrıdır.
Dürüst gazeteciler, Tayyip Erdoğan ve şürekasının,
bugün suçladığı, gerek F tipi ve gerekse Özel yetkili Savcılar
hakkında, geçmişte dizdikleri övgüleri halkın gözü önüne seriyorlar.
Tayyip Erdoğan ve şürekasını, haklı olarak yolsuzlukla suçlayıp,yetim
hakkından bahis ederken tutarlı olmak adına, yanına şaibeli, yetim hakkı
yemiş hiç kimseyi almayacaksın.
Yani söylemlerinde ve davranışlarında
tutarlı olacaksın.