Yüksek Seçim Kurulu, geçtiğimiz günlerde,
önümüzdeki Yerel Genel seçimlerde şu anda bakan olanların,görevlerinden
çekilmeden Belediye başkan adayı gösterilmelerinde bir sakınca olmadığı yolunda
bir ilke kararı aldı.
Alınan bu ilke kararı hukuken yanlış
olduğu gibi, seçimlerin dürüst ve adil yapılması ilkesine de gölge
düşürecektir.
Muhalefetten gelen itirazlara da AKP
Genel Başkan Yardımcısı, “cehalet” diyerek cevap verdi.
Bu cevabı verirken de, milletvekilliği
genel seçimleriyle, mahalli idareler seçimlerini aynı kefeye koyarak mukayese
etti.
Bu konuyu incelerken dikkate alınması
gereken husus, yasa koyucunun, Milletvekili seçimi ve Mahalli idareler seçim
kanunlarını ayrı ayrı düzenlemiş olmasıdır.
Mahalli İdareler seçim yasasının 17.
Maddesinde Milletvekillerinin bu seçimlerde aday olabileceği açıkça
belirtilmiştir.
Milletvekili seçim yasasında ise sadece
Milletvekilliğine seçilme engelleri sayılmıştır. Milletvekilliği ve Bakanlık
işin doğası gereği engel olarak sayılmamıştır.
Mahalli idareler seçimi yasasında ise milletvekilliğinin mahalli
idarelere aday olmaya engel olmadığı anlaşılmaktadır. Ama bakanlık bu kapsamda sayılmamıştır.Eğer
kanun koyucu bakanlığı yerel yönetimlere adaylığa engel görmeseydi, bunu da
milletvekilliğini belirttiği gibi açıkça belirtirdi.
Bunun nedeni Bakanların kamu görevlisi olmalarıdır.
Zira, bakanlar sadece milletvekilleri
arasından değil, TBMM dışından da seçilebilinirler.
Bakanlar sadece Anayasanın “Parti kurma,
partilere girme ve partilerden ayrılma” başlıklı 68 ve “Milletvekili seçilme
yeterliliğini” düzenleyen 76. Maddelerinin uygulanması açısından kamu görevlisi
sayılmazlar. Yani bu genel kuralın istisnasını teşkil eder.
Diğer bütün işlerde bakanlar kamu
görevlisidirler.
Kamu görevlileri, görevlerinden
ayrılmadığı sürece seçimlerde aday olamazlar.
Kamu görevi yapanların aday olmaları
halinde görevlerini bırakmalarının nedeni, seçimlerin adil bir ortamda
yapılmasını temin ederek, meşruiyetine gölge düşürmemek içindir.
“Bakan”, muayyen bir hizmet alanında
icrai kararlar almak yetkisine sahip ve kamu gücünü kullanan, en yüksek kamu
görevlisidir.
Sayın Fatma Şahin Gaziantep’ten aday gösterildi.
Orada görev yapan kamu görevlilerin tarafsız ve adil davranmaları
düşünülebilinir mi?
Fatma Şahin’in Gaziantep’teki astları olan
vali ve kaymakamlar, üstleri olarak bakanın verdiği emri yerine getirmek
zorundadırlar.
Bu yarışın adil ve eşit şartlarda
yapılması ilkesine gölge düşürmeyecek
midir?
Sayın Binali Yıldırım’ın İzmir
büyükşehir belediye başkanlığına aday gösterileceği yaygın olarak
söylenmektedir.
Eğer ölçü milletvekilliği Genel Seçimi
ise Anayasanın 114. Maddesine göre Ulaştırma bakanları istifa eder, bu durum
karşısında Yüksek Seçim Kurulu’nun bu ilke kararı Anayasa aykırı olmayacak
mıdır?
İşin doğası gereği Milletvekili
seçilmeye engel olmayan bakanlardan, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma
Bakanları’nın istifaları seçim
güvenliğini sağlamak ve seçim sonuçları üzerinde bir şaibeye neden
olunmaması içindir.
Her şeyi yasaların dar yorumunda
ararsanız, demokrasi anlayışımız bir milim ileri gitmeyecektir.
Anayasada hüküm olmamasına rağmen
bütçesi red edilen bakanlar kurulunun istifa etmesi demokrasinin gereği olarak kabul
edilmekte ve bugüne kadarda böyle uygulana gelmiştir.
Yüksek Seçim Kurulu’nun mantığı ile
hareket edilseydi anayasa da böyle bir zorunluluk yok, hükümetin istifasına da gerek yok denebilirdi.
Bu düşünce tarzı demokratik olabilir mi?
Biran için bakanların istifası için
yasal bir zorunluluk olmadığını kabul dahi etsek, onlar istifa erdemini
gösterip, bakanlık görevlerinden çekilerek, yerel seçimler üstünde oluşacak
şaibeyi en azından bu noktadan engelleyebilirler.
Kamu görevlisi olan bakanların görevlerinden çekilmeden katılacakları bir yerel
yönetim seçimi geniş halk kitleleri indinde de şaibeli hale gelir.