CHP’yi savunmak, korumak
Türkiye’yi korumak ve savunmaktır. CHP bu ülkenin çimentosudur. O ne kadar
sağlam ve temizse ülkede o derecede güvendedir.
Bu nedenle CHP’deki aksaklıkları
gördüğümüz zaman eleştirilerimizi sakınmadan yazıyoruz.
Her insan, doğası gereği
sevdiğinin kusursuz olmasını ister, bu nedenle en sert eleştirilerini
sevdiklerine yapar.
Biz CHP yönetimlerine yönelik
eleştiride bulunduğumuz zaman bazıları, “Partiyi yıpratıyorsunuz” diyerek bizi
eleştiriyorlar.
Ama bizim eleştiri konusu
yaptığımız konuları yaratanları eleştirmek onların aklına bile gelemiyor.
Zira onların büyük çoğunluğu için
tek hedef, önümüzdeki yerel seçimlerde
bir belediye meclisi üyeliği kapabilmektir.
Biz kendi içimizdeki “saygısız ve
terbiye yoksunu” olanlarla uğraşmaktan, ustalığı kendinden menkul Tayyip
Erdoğan’ın aynı konu hakkında birbiriyle taban taban zıt söylemlerini teşhir
etmeye vakit bulamıyoruz.
Zannedersiniz ki, bir projenin parçası olarak CHP’ye monte
edilmiş insanlar Tayyip Erdoğan’ın koltuk değneği.
İşte bunlardan biri de 10 Aralık
Hareketinin CHP’de görevlendirdiği
İstanbul İl başkanı Oğuz Kaan Salıcıdır.
Bu zat Gerçekgündem internet
sitesinin yazdığına göre İstanbul 2. Bölge adayları ile yaptığı toplantıda:
"Ankara'daki abilerinize güvenmeyin. Ankara'daki abilerine kapora
yatıranların kaporaları yandı. Bol
sıfırlı çekleri verenler çeklerini geri alsın.Eskiden bu işler bu partide böyle
yapılıyordu. O devir kapandı. Çeklerini geri alamayanlar soğuk su içsin. Su
bulamayan bol buzlu rakı içsin” diyerek herkesi zan altında bırakmıştır.
Bilindiği üzere, Yerel Seçim Adaylarını belirleme komisyonunda
Kemal Kılıçdaroğlu tarafından görevlendirmiş, MYK üyeleri Bihlun Tamaylıgil,
Adnan Keskin, Gökhan Günaydın, Umut Oran ve Bülent Tezcan bulunuyor.
Eğer Salıcı, bu insanların veya
başkalarının, “bol sıfırlı kaporalar” aldığını biliyor da, bunu partinin Genel
Başkanına bildirmek yerine basına sızacağını bilmesine rağmen bu konuşmayı
yapıyorsa, burada CHP’yi yıpratmak kastı vardır.
Bu ve buna benzer davranışlar
CHP’yi kendi seçmeni ve toplum indinde itibarsızlaştırır.
Metro Poll şirketinin Şubat
2013 tarihinde yaptığı araştırmada: “Sizin de Oy Vermeyi Düşüneceğiniz Yeni Bir
Partiye İhtiyaç Olduğunu Düşünüyor musunuz?” sorusuna cevap veren ve “Evet Var”
diyen CHP’lilerin oranı %49.7dir.
Bu oran ürkütücüdür. Kamuoyu
araştırmaları çok kesin sonuçlar vermeseler bile seçmen eğilimlerini hakkında
ciddi ip uçları verir.
Her parti yönetimi partisini
büyütmek, iktidara taşımak iddiasıyla göreve gelir.
Aynen Sayın Kılıçdaroğlu’nun
geldiği gibi, ama maalesef bunu gerçekleştiremediği gibi, “değişiyoruz
diyebilmek için” partiye taşıdığı, “Ben
CHPli değilim” dedikten sonra
milletvekili olmayı içine sindiren kişiler sayesinde parti tabanında
büyük huzursuzluk yaratılmasına neden oldu.
Partinin mirasını red
eden, ilericilik kisvesi altında,
çağdışı bölücü etnik köken milliyetçiliğine, gericiliğin en katmerlisi olan
olan cemaatçiliğe ve mezhepçiliğe bel bağlayanlara partide yer verildi.
Bu olumsuzluklar nedeniyle CHP yaşadığı
kimlik bunalımı ve bunun sonucu veremediği
siyasal mesajları nedeni ile ilgi odağı,
çekim merkezi olmaktan uzaklaştı.
İşte bu nedenledir ki, hem
kendi parti tabanında kaymalara engel olamadı ve hem de partiyi büyütemedi.
Bir İl Başkanı, parti yetkili organlarında
görevli insanları, en ağır şekilde suçlamak cesaretini gösterebiliyorsa, bunu
yapana, en hafif tabiriyle “Saygısız”
deneceği gibi, bunu görevden alamayan parti üst yönetimi de, ya bu söylenenleri
kabul ediyordur, ya da bu şahsı görevden almaya gücü yetmiyordur.
CHP geleneğinde İstanbul İl
Başkanlığı böyle konuşmasını bilmeyen insanların değil, Hasan Fehmi Güneşler
gibi, Ali Topuzlar gibi sonradan Bakanlık koltuklarına oturmuş kalitede ki insanların
işgal ettiği bir makamdır.
CHP Mevlana misali, “Gel… sen
de gel, kim olursan ol gel” demiş, bu partiye yıllarca küfür edenleri, Atatürk’e İsmet Paşaya küfür etmeyi
ilericilik zannedenleri partiye doldurmuştur
Ülkenin bir çok sorunu her
geçen gün ağırlaşırken, CHP önce kendi sorunlarını en kısa zamanda çözmek ve
toparlanmak zorundadır.
Devşirme şöhretlerden, başarısı
kendinden menkul, ilkesiz ve şaibeli insanlardan uzak durmalıdır.
Böyle adaylarla değil, kendi doğal kuralları içinde öne çıkmış
isimler yaratıp topluma sunulmalıdır.