8 Eylül 2013 Pazar

SAYGISIZ


CHP’yi savunmak, korumak Türkiye’yi korumak ve savunmaktır. CHP bu ülkenin çimentosudur. O ne kadar sağlam ve temizse ülkede o derecede güvendedir.
Bu nedenle CHP’deki aksaklıkları gördüğümüz zaman eleştirilerimizi sakınmadan yazıyoruz.
Her insan, doğası gereği sevdiğinin kusursuz olmasını ister, bu nedenle en sert eleştirilerini sevdiklerine yapar.
Biz CHP yönetimlerine yönelik eleştiride bulunduğumuz zaman bazıları, “Partiyi yıpratıyorsunuz” diyerek bizi eleştiriyorlar.
Ama bizim eleştiri konusu yaptığımız konuları yaratanları eleştirmek onların aklına bile gelemiyor.
Zira onların büyük çoğunluğu için tek hedef, önümüzdeki  yerel seçimlerde bir belediye meclisi üyeliği kapabilmektir.
Biz kendi içimizdeki “saygısız ve terbiye yoksunu” olanlarla uğraşmaktan, ustalığı kendinden menkul Tayyip Erdoğan’ın aynı konu hakkında birbiriyle taban taban zıt söylemlerini teşhir etmeye vakit bulamıyoruz.
Zannedersiniz ki,  bir projenin parçası olarak CHP’ye monte edilmiş insanlar Tayyip Erdoğan’ın koltuk değneği.
İşte bunlardan biri de 10 Aralık Hareketinin  CHP’de görevlendirdiği İstanbul İl başkanı Oğuz Kaan Salıcıdır.
Bu zat Gerçekgündem internet sitesinin yazdığına göre İstanbul 2. Bölge adayları ile yaptığı toplantıda:
  "Ankara'daki abilerinize güvenmeyin. Ankara'daki abilerine kapora yatıranların kaporaları yandı. Bol sıfırlı çekleri verenler çeklerini geri alsın.Eskiden bu işler bu partide böyle yapılıyordu. O devir kapandı. Çeklerini geri alamayanlar soğuk su içsin. Su bulamayan bol buzlu rakı içsin” diyerek herkesi zan altında bırakmıştır.
Bilindiği üzere, Yerel Seçim Adaylarını belirleme komisyonunda Kemal Kılıçdaroğlu tarafından görevlendirmiş, MYK üyeleri  Bihlun Tamaylıgil, Adnan Keskin, Gökhan Günaydın, Umut Oran ve Bülent Tezcan bulunuyor.
Eğer Salıcı, bu insanların veya başkalarının, “bol sıfırlı kaporalar” aldığını biliyor da, bunu partinin Genel Başkanına bildirmek yerine basına sızacağını bilmesine rağmen bu konuşmayı yapıyorsa, burada CHP’yi yıpratmak kastı vardır.
Bu ve buna benzer davranışlar CHP’yi kendi seçmeni ve toplum indinde itibarsızlaştırır.
Metro Poll şirketinin Şubat 2013 tarihinde yaptığı araştırmada: “Sizin de Oy Vermeyi Düşüneceğiniz Yeni Bir Partiye İhtiyaç Olduğunu Düşünüyor musunuz?” sorusuna cevap veren ve “Evet Var” diyen CHP’lilerin oranı %49.7dir.
Bu oran ürkütücüdür. Kamuoyu araştırmaları çok kesin sonuçlar vermeseler bile seçmen eğilimlerini hakkında ciddi ip uçları verir.
Her parti yönetimi partisini büyütmek, iktidara taşımak iddiasıyla göreve gelir.
Aynen Sayın Kılıçdaroğlu’nun geldiği gibi, ama maalesef bunu gerçekleştiremediği gibi, “değişiyoruz diyebilmek için”  partiye taşıdığı, “Ben CHPli değilim” dedikten sonra  milletvekili olmayı içine sindiren kişiler sayesinde parti tabanında büyük huzursuzluk yaratılmasına neden oldu.
Partinin mirasını red eden,  ilericilik kisvesi altında, çağdışı bölücü etnik köken milliyetçiliğine, gericiliğin en katmerlisi olan olan cemaatçiliğe ve mezhepçiliğe bel bağlayanlara partide yer verildi. 
Bu olumsuzluklar nedeniyle CHP yaşadığı kimlik bunalımı ve bunun sonucu  veremediği  siyasal mesajları nedeni ile ilgi odağı, çekim merkezi olmaktan uzaklaştı.
İşte bu nedenledir ki, hem kendi parti tabanında kaymalara engel olamadı ve hem de partiyi büyütemedi.
  Bir İl Başkanı, parti yetkili organlarında görevli insanları, en ağır şekilde suçlamak cesaretini gösterebiliyorsa, bunu yapana,  en hafif tabiriyle “Saygısız” deneceği gibi, bunu görevden alamayan parti üst yönetimi de, ya bu söylenenleri kabul ediyordur, ya da bu şahsı görevden almaya gücü yetmiyordur.
CHP geleneğinde İstanbul İl Başkanlığı böyle konuşmasını bilmeyen insanların değil, Hasan Fehmi Güneşler gibi, Ali Topuzlar gibi sonradan Bakanlık koltuklarına oturmuş kalitede ki insanların işgal ettiği bir makamdır.
CHP Mevlana misali, “Gel… sen de gel, kim olursan ol gel” demiş, bu partiye yıllarca küfür edenleri,  Atatürk’e İsmet Paşaya küfür etmeyi ilericilik zannedenleri partiye doldurmuştur
Ülkenin bir çok sorunu her geçen gün ağırlaşırken, CHP önce kendi sorunlarını en kısa zamanda çözmek ve toparlanmak zorundadır.
Devşirme şöhretlerden, başarısı kendinden menkul, ilkesiz ve şaibeli insanlardan uzak durmalıdır.

Böyle adaylarla değil,  kendi doğal kuralları içinde öne çıkmış isimler yaratıp topluma sunulmalıdır.