22 Eylül 2013 Pazar

DEVLET KİMLİKSİZLEŞTİRİLEMEZ


Anayasa’da ve TBMM İçtüzüğünde olmayan Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun CHP li üyelerinin komisyonda, diğer partilere mensup üyeler önünde  tartıştıkları uzun zamandan beri basına yansıyordu.
Son olarak CHP li üç üye arasında, bu kez de  “Türk Milleti” kavramı üzerinde tartışma çıktığı, üyelerden sadece Süheyl Batum’un CHP’nin programına ve Atatürk’ün ulus kavramına uygun bir söylemde bulunduğu, diğer iki üyenin,  CHP’nin programıyla taban tabana zıt, AKP ve hatta BDP ile aynı paralelde görüş açıkladıkları basında yer aldı.
Dağınık bir görüntü sergileyen, her kafadan ayrı bir ses çıkan CHP’de, bunlar doğal kabul edilir hale geldi.
Doğal kabul edilemeyecek olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, partinin kuruluş felsefesine, tüzük ve programına aykırı  söylemleri  partinin; Süheyl  Batum’un  söylemini ise bir bilim adamının şahsi görüşü gibi yansıtmasıdır.
Aslında bu söylemlerden sadece Süheyl Batum’un söyledikleri partinin tüzüğüne ve programına uygundur.
Diğer iki milletvekilinin söylemleri CHP’nin Kurultayından geçmiş hem tüzüğüne ve hem de  programına aykırıdır.
Genel başkan dahil bütün üyeler  CHP’nin tüzük ve programına uygun davranmak ve söylemde bulunmak zorundadırlar.
CHP’nin  kuruluş felsefesine göre ulus, ne din ne de ırk temeline dayanır.Ulusu yaratan temel öğeler, ortak tarih, o ortak tarihin ürünü olarak ortak dil ve sonuç olarak ortak kültürdür.
Onun için “Türk”, Anadolu toprakları üzerinde, dine ve etnisiteye dayanmadan, “kaderde, kıvançta” dayanışma içinde, beraberce yaşayan insan topluluğunun  adıdır.
CHP ulusu, dil, kültür ve ülke birliği ile birbirine bağlı yurttaşlardan meydana gelen siyasal ve sosyal bir bütündür, diye tanımlar.
Bu tanımlama  hem bin yıllık kardeşliğe ve hem de   genetik bilimine uygundur.
Genetik bilimi ırkları red eder; Ulus bilinci sadece  ortak dil, ortak kültür ve ortak tarih bilincine dayanır.
Uluslaşamadık demek; bölünmeyi kendilerine hedef seçenlerin söylemidir.Anayasal vatandaşlık tanımı da, bin yıldır bu coğrafya da yaşayan insanlara verilen “Türk” adının, kimliğinin  inkarıdır.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin ne olduğu bellidir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin tüm üyelerinin uymak zorunda olduğu bir programı vardır. Bu programa içtenlikle inanlar hem ulusalcıdırlar ve hem de bazılarının havsalalarının alamayacağı kadar ilericidirler.
Cumhuriyet Halk Partisi’ne birileri tarafından, bir projenin parçası olarak dışarıdan monte edilenler, çağdışı etnik bölünmeyi dillendirdikleri için gerçek CHPliler kadar yenilikçi değildirler. Yenilikçi olanlar  ulusalcı Cumhuriyet Halk Partililerdir. Zira, onlar Atatürk devrimlerine duydukları inanç nedeniyle ilerici, yenilikçi ve muasır medeniyetle olan açığı kapatıp onu aşma inancına sahip olanlardır.
 Ulusalcı olmadan Cumhuriyet Halk Partili olmak mümkün değildir.
Dünyada da etnisiteye dayalı bir siyasi yapılanmanın başarılı bir şekilde yaşayan bir örneği de yoktur. 
Zira ulusu kaldırdığınız zaman, mezhepçilik, ırkçılık, kabilecilik gibi ilkel dayanışma modelleri ortaya çıkar ki; ülkenin bütünlüğünü kendi elimizle parçalamış oluruz. CHP’liler buna alet olamazlar.
Büyük Orta Doğu projesinin eş başkanının  AKP’si, bölünmeden yana  BDP ve onlarla işbirliği yapanların Türkiye Cumhuriyeti Devletini siyasi kimliğinden soyutlayıp, kimliksiz bırakmayı istedikleri anlaşılıyor.
Bu coğrafyada doksan yıldır devletin siyasi kimliği konusunda en ufak bir tartışma olmamıştır.
Büyük Kürdistan hayalini gerçekleştirmek için Sevr’i hayata geçirmek  isteyen üç buçuk adamın devleti kimliksizleştirerek bölünmesini, parçalanmasını  istemelerini anlamak mümkündür.
Ama bu ülkeyi kuran CHP’nin, devleti kimliksizleştirerek bölme, parçalama çabalarına  sessiz kalmasını anlamak mümkün değildir.