Yirmi bir gündür Gezi Parkında ve
Türkiye’nin altmış beş ilinde devam eden eylemleri gerçekleştiren bu gençler
kim?
Ne istiyorlar?
Bu gençlerin kim olduğunu, ne
istediklerini tespit etmeden, soruyu
doğru cevaplandırmak mümkün değildir.
Bu gençler gerçekler karşısında
hoşnutsuzluklarını hiç çekinmeden açıkça ortaya koyanlardır.
Sağcısı, solcusu, liberali
muhafazakarıyla her görüşten gençlerin ortaya
koydukları tepki, yaşam ve laik hayat
tarzını koruma çabalarıdır.
Gezi direnişi diye adlandırılan olaylara
katkı veren Türkiye’nin her tarafındaki, her yaştan genç, kendisine emanet
edilen Atatürk devrimlerine ve onun kurduğu Cumhuriyete sahip çıkmaktadırlar.
Eylemlerde Türk bayraklarının ve Atatürk
posterlerinin yoğun bir şekilde sallanması bunu ortaya koymaktadır.
Onlar Atatürk Devrimlerinin doğruluğuna
herkesten çok inanmış ve en ateşli savunucularıdır.
Onlar, AKP İktidarının yaşam ve laik
hayat tarzına müdahaleye başlamasıyla, bu ülkenin çağdaş medeniyetin bir
parçası olmaktan uzaklaştırılacağını gördükleri
anda, kimseden yardım beklemeden, bu ülkenin muhalefet partileri vardır
demeden, başka güçlerden medet ummadan, kendisine
emanet edilen laik Cumhuriyeti koruma ve kollama kararı vermiş, birileri
rahatsız bile olsa Kemalist gençlik bu görevini yapmak için alanlara inmiştir.
Siyasi iktidarın emrindeki kolluk,
haksız bir şekilde gelip kendisini yakaladığı zaman bile, davranması gerektiği
gibi davranmış, aman dileyip yalvarmamıştır.
Hatta kolluğun kendi attığı gazdan zarar gören mensubuna, o beni biraz evvel copluyordu diye
düşünmeden, ilk tıbbi müdahaleyi yapmayı
bir insanlık görevi saymıştır.
Geleceğine sahip çıkarken bile, insana
verdiği değeri ortaya koyarak, çağdaş bir toplumun üyesi olduğunu göstermiştir.
Kendisinden alınacak çok dersler
olduğunu dosta düşmana göstermiştir.
Bu çağdaş yaşamı ve laik düzeni koruma
direnişinin içine bölücü ve illegal örgütlerin sızmasını önlemek için, onlardan
kendisini dikkatle ayrıştırarak, iktidarın oyununu bozmuştur.
Bölücülerin, illegal örgütlerin bu gruba
yaklaşmasını ve sızmasını asıl engellemesi gereken iktidar, bu gençliği toplum
vicdanında mahkûm etmek için, bu sızma harekatına göz bile yummuş, ama gençlik
bu oyunu da bozmuştur.
Bu gençlik hareketi, gençlik indinde
itibarını yitirmiş siyasi partilerden ve yetişkinlerin örgütlerinden bağımsız
bir harekettir.
Yaşam tarzlarını ve laik Cumhuriyeti
korumak ve kollamak için alanlara çıkanlar, iktidarı elinde bulunduranların,
ağababalarından aldıkları talimat doğrultusunda, Atatürk’ün resimlerini resmi kurumlardan
kaldırmaya çalışsalar da, alanları onun
posterleriyle süslemişlerdir.Yani Atatürkçüdürler.
Onların kişilikli duruşu nedeniyle
kolluk bile Atatürk Kültür Merkezi’nin üstüne Türk bayrakları ve büyük bir
Atatürk Posteri asmak zorunda kalmıştır.
Yani yaşam tarzlarını, laik Cumhuriyeti
ve dolayısıyla kişisel özgürlüklerini koruma savaşından, Atatürk’ün Bursa Nutkunda tarif ettiği Türk
gençliği galip çıkmıştır.
Bunlar, namaz kılan arkadaşları
kışkırtmaya maruz kalmasınlar diye ibadetleri boyunca onları korumaya
almışlardır.
Bunlar kindar bir gençlik değildir,
bunlar yürekleri insan sevgisiyle dolu, insanı inançlarından, mezheplerinden,
etnik kökenlerinden dolayı değil, insan olduğu için seven ve kollayan Atatürk
gençliğidir.
Atatürk’ü toplum hafızasından silmeye,
gözden düşürmeye çalışan; Atatürk’e “soykırımcı”, “katil”, “ayyaş” diyenler ve buna göz yuman hatta destek
verenler, şunu unutmayın, bu gençlik Atatürk’ün Bursa Nutkunda tarif ettiği
gençliktir, buna izin vermeyecektir.
Birileri bu hareketten ders
çıkartmalıdırlar.
Atatürk’ten ve onun devrimlerinden,
hangi sebeple olursa olsun uzaklaşanlardan, Atatürk gençliği de uzaklaşmaktadır.
Atatürkçü bir partinin iktidara gelme
şansı olduğuna bu gençlik inansaydı, o partiden kopma olmazdı.
Acı ama gerçek, Atatürk Gençliği indinde
itibarını yitirmişlerin bu öğrenci hareketiyle bütünleşmesi mümkün değildir.
Gençlik hareketiyle bütünleşmeyen siyasi
partilerin iktidara gelme şansı da yoktur.