12 Mart 2014 Çarşamba

HANGİ DIŞ ODAKLAR


Benim neslim bu “dış odaklar” söylemine çok alışıktır.
12 Eylül öncesi ve sonrası  yönetimi elinde tutanlar, ülke içindeki her protesto, çatışma olayının arkasında “dış odakların” olduğunu söylerlerdi.
Tabbii o zaman kullanılan kelime “dış odak” değil “dış mihraklardı”
Tam bu sözcüğü unutmuştuk ki, AKP ve  Cemaat arasındaki üstü örtülü ilişki bozulup da, hırsızlıklar, yolsuzluklar ortaya dökülünce ülkede kızılca kıyamet koptu.
Tayyip Erdoğan, eski koalisyon ortağını hem dış odakların  Türkiye’deki tetikçisi ve hem de CHP ve MHP’yi parmağında oynatan bir oluşum olarak nitelemeye başladı.
Ancak, Tayyip Erdoğan bu dış odağın  hangi ülke olduğunu açıkça söylememekte ısrarlı.
 Bu “darbe teşebbüsünün” nedeni olarak da “açılım politikalarından” rahatsız olanları işaret etmekte.
Tayyip Erdoğan’ın “Açılım politikası” dediği, yani ülkenin bölünmesine en büyük desteği başından beri  ABD ve AB vermektedir.
Tayyip Erdoğan’ı Büyük Orta Doğu Projesi’nin eş başkanı yapan ABD dir.
Büyük Orta Doğu Projesi’nin asıl amacı, İran, Irak, Suriye ve Türkiye’den koparılacak topraklar üstünde bir uydu Büyük Kürdistan devleti  kurmak değil midir?
Tayyip Erdoğan ve partisi buna karşı mı çıkmıştır ki, şimdi  bu dış odak  ABD ise kendisine karşı çıksın.
İngiltere’nin hakemliğinde (gözlemciliğinde) Oslo görüşmelerini yaparken Cemaat AKP ile içli dışlı değil miydi?
Görüşmelerde , verilen söz ve tavizlerden  ne AKP  ne de örtülü koalisyon ortağı Cemaat rahatsızdı.
Bağımsızlığın önünü açacak, Türkiye’nin evvelce çekinceler koyduğu uluslararası antlaşmalardaki  çekincelerini  kaldıracağını söylediği zaman Cemaatin buna itirazı mı olmuştu?
Böyle bir itiraz ne Cemaatten ve ne de şimdi onunla siyasal zina halinde olan muhalefet partilerden gelmişti.
AB’nin, ABD ne isterse ona koşulsuz  kafa sallayan bir kuruluş olarak, açılıma karşı olması mümkün müdür?   
Hayır,  mümkün değildir. Bugüne kadar da ciddi hiçbir konuda AB, ABD’nin aksine bir davranış içinde olmamıştır.
O zaman bu dış odak kimdir?
 Tayyip Bey açıklamak zorundadır.
Hani ileri demokrasi idi, hani şeffaflıktı.
Kimdir bu dış odak Türk halkının bunu bilmek hakkıdır; Tayyip Erdoğan’ın da bunu halkına açıklaması görevidir.
Tayyip Erdoğan dış odakların tetikçisi olduğunu iddia ettiği bu Cemaatle, yıllarca kucak kucağa örtülü ortaklık, yani siyasi zina yaparken, bu cemaatin ülkenin bütün kurumlarına egemen olmasına göz yumarken,  dış odakların tetikçisi miydi? Ya da tetikçiye yardım yataklık mı ediyordu?
Tayyip Erdoğan iktidarı bu dış odaklar ve onun tetikçisi tarafından mı şekillendirilmişti.
Durum böyle değil ise, o zaman bu dış  odaklar söylemi yalan mıdır?
Yalan söyleme, bir politikacının, halkının doğru olduğuna inanmasını  istediği ve  yanlış olduğunu bildiği  bir şeyi pompalamasıdır.
Tayyip Erdoğan, 17 Aralık sürecinden sonra devamlı olarak iki şeyi halka pompalamaya başladı;  bunlardan ilki, bu bir sivil darbe girişimidir, ikincisi ise dış odakların oyunudur.
Tayyip Erdoğan, bu gerçek dışı söyleme  Türk halkının büyük çoğunluğunu inandırmıştır.
Yaygın bir söylem bombardımanı sayesinde, Bakan çocuklarının evlerinde çıkan, paraları, kasaları, para sayma makinelerini unutturmuş, tam aksine bu yaşananların  darbe teşebbüsü ve dış odakların oyunu olduğuna halkın geniş bir kesimini inandırmıştır.
Dikkat edilirse, Tayyip Beyin çocuklarıyla yaptığı telefon konuşmaları, telaffuz edilen paralar, halka doğru ve çarpıcı bir şekilde anlatılamadığından, geniş kitleler indinde “açılıma karşı olanların ve dış mihrakların” darbe teşebbüsü” olarak algılatılmıştır.
Bu kadar açık, net bir şekilde insanların gözleri  önüne serilen olaylar bile solcu zekanın üretici ve yaratıcı anlatım gücüyle, ne sözel ve ne de görsel olarak halka anlatılamamıştır.
Ama “dış odaklar” söyleminin yalan olduğunu bildiğimize göre hep beraber ve güçlü olarak Tayyip Erdoğan’a “kim bu dış odaklar açıkla diye” haykırmamız gerekir. Haykırmalıyız ki, maskesi düşsün