28 Aralık 2011 Çarşamba

YAZIK

    Kamuoyu araştırmalarına göre gelecekten umutlu olan kişi sayısı giderek düşerken, iktidar partisi AKP  ile diğer muhalefet partisi olan MHP’nin oylarında bir artış olduğu görülmekte.
Bunu Türkiye’de hiç yaşamamış bir insana sorsanız, iktidar partisinin  ilk dönemi olduğunu bu nedenle henüz hiç yıpranmamış olabileceği şeklinde yorumlar. Ama burada durum hiç de böyle değil, çiftçi perişan olduğunu söylüyor, işçi, memur ve bunların emeklisi ağlıyor.İşsizlik oranı yüksek, gençler iş aş peşinde. İnsanlarımızın bir kısmı açlık sınırının altında yaşıyor.
Bu saydıklarım ülkede yaşayan insanların nerede ise dörtte üçü. Bu kadar mutsuz, geleceğe umutla bakamayan  insan varken üç dönemdir iktidarda olan partinin oyları artıyor.
Bir siyasi iktidarın yıpranma hızını ve dolayısıyla  ömrünü, sosyal ve siyasal olayların dışında, muhalefetin umut yaratıp yaratamaması  tayin eder.
İktidarın  dış politikası dökülüyor. Komşularla sıfır sorun diye yola çıktı, eskiden hiç olmazsa soğuk olan ilişkiler, İran, Suriye, Yunanistan ve Ermenistan’la düşmanca  bir görüntüye  büründü. ABD’nin kuyruğuna takınılmış nerede ise yaklaşık dört yüz yıldır çatışmadığımız İran’la çatışabilecek bir noktaya geldik.
Böyle bir iktidara rağmen siyasal iktidar yıpranmayıp oyları artıyorsa, o zaman sorun muhalefettedir.Toplum muhalefete güvenmiyor demektir.
Yemin krizi CHP yönetimi tarafından doğru yönetilemedi büyük bir  fiyaskoyla sonuçlandı, aynı şekilde  maaş artışı krizi de doğru yönetilemiyor, bu nedenle  gazetelerde her gün bir biriyle taban tabana zıt haberler çıkıyor.
Dün yayınlanan bir gazetede, tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılması karşısında,  “destekleyelim”, bugün bir başka gazetede “destek veren milletvekilleri gider” dendiği ileri sürülüyor. Olayda adı geçen Başkanlık Divanı üyesi milletvekili, grup başkan vekilleri önergeleri biliyordu, onların bilgisi ve talepleri doğrultusunda  imza attım diyor.
Grup Başkan vekilleri hayır biz arkadaşı uyardık diyorlar ama Genel Kurulda çıkıp önergelere karşı olduklarını  açıklamıyorlar. Genel Başkan grup Başkan vekillerine önceden zamma karşı olduğunu söylediği yazılıyor. Bu olayları takip eden seçmenin tercihi başka nasıl olabilir.
Gerçek CHP lilerin  asıl içine oturanda, iktidar saflarındaki pek çok alaturka kurnazdan biri olan  bir AKP milletvekilinin “Böyle muhalefet dostlar başına” sözü.
Kamuoyu tepkisi yükselince, CHP yönetiminde krizi yönetememesi nedeniyle, AKP, MHP ve BDP ortadan çekildi sanki böyle bir zam söz konusu değilmiş de bir anda bu işi gündeme getiren CHP  gibi hava yaratıldı. Dikkat edilirse kamuoyunda sadece CHP tartışılıyor hale geldi.
Halbuki bu yasa değişikliği çalışmalarının  AKP’nin Abant kampı sırasında Başbakan’nın Bakan Çelik’e “Artışları Cumhurbaşkanı’nın maaşına endeksleyin” demesiyle başlatıldığı Salı günkü “Aydınlık” gazetesinde yayınlandı.
Yani işi asıl hazırlayıp meclise getiren AKP suçlu değil, Grup Başkan Vekillerinin yanlış yönlendirmeleri nedeniyle iki CHP  Milletvekili ve dolayısıyla CHP suçlu ilan edildi
Muhalefetin bugüne kadar verdiği, çok teknik konulardaki önergelerini bile  kabul etmeyen, AKP iktidarı ilk defa “zam” olayında diğer partilerle uzlaşı sağlayarak onları kendine ortak etti.
 Aynı zamanda da krızi doğru yönetemeyen CHP yöneticilerinin basiretsiz ve ikircikli tutumları nedeniyle, dünya siyasi tarihinde eşine ender rastlanan bir durumla, beş yüzeli sandalyeli bir mecliste, yüz otuzbeş milletvekiline sahip ana muhalefet partisi, halkın tepkisini çeken bir yasanın siyasi sorumlusu haline gelmiştir/getirilmiştir.