Tayyip Erdoğan, son
günlerde yaptığı açıklamalarda, “Fethullah
Terör Örgütüyle PKK ayrı ayrı isimlerde de olsalar, aynı hedefe yönelmiş terör
örgütleridir.” diyerek, çok geç kalmış da olsa, doğru bir tespitte bulunmaktadır.
Doğrudur, bu aynı
amaca hizmet eden her iki terör örgütünün zincirleri de aynı üst akılın
elindedir.
Atatürkçüler tasfiye
edilinceye kadar ki CHP yönetimleri, “terör
örgütüyle müzakere edilmez, mücadele edilir” derken, iktidar mensupları ve yardakçıları “Bu sorun güvenlikçi tedbirlerle çözülmez,
siyasetle çözülür” diyorlar ve CHP’nin düşüncesi “ırkçı, faşist bir anlayış” diye nitelenip, aşağılanmaya
çalışılıyordu.
Ama bu arada AKP
iktidarı kendisi ırkçı terör örgütüyle
Oslo’da masaya oturmuş müzakerelere başlamıştı.
İş o kadar çığırından
çıkmıştık ki, müzakerelere katılan
Türk yetkili, terör örgütü yöneticilerine, “Kentleri
cephanelik hakline getirdiniz, bunların hepsini biliyoruz” diyerek, terör
örgütü mensuplarına göz yumduklarını, bir anlamda Ceza Kanunu açısından yardım yataklık edildiğini ikrar ediyordu.
Son günlerdeki
gelişmeler gösteriyor ki, bu silahlanmaya FETÖ’nün ordu içindeki uzantıları
hudut bölgelerinde de göz yummuşlar.
Bu ayrılıkçı terör
örgütünün katil başının mesajının Diyarbakır da şehrin Meydanında okunmasına
bile müsaade etmiştiniz. Şimdi onları FETÖ terör örgütünün işbirlikçisi olarak
ilan ediyorsunuz.
Bu terör örgütlerine,
Türkiye Cumhuriyeti’ne değil, size, sadece size zarar verinceye kadar, hep göz
yumdunuz, sırtlarını sıvazladınız.
Bir çete başının
nutkunun şehir meydanlarında okunmasına izin verirken, Recep
Tayyip Erdoğan da bir konuşmasında “Fethullah
Gülen Cemaati aynı menzile yürüdüğümüz arkadaşlarımızdı” diyordu.
Hangi “menzil” di bu, tramvaydan ineceğiniz Ilımlı
İslam Cumhuriyeti durağı mı?
Devletin resmi
raporlarına göre FETÖ’nün nihai amacı “Ilımlı İslam Devleti” idi de, onun için soruyorum bu soruyu.
Bu terör örgütü 2002
den sonra, yani beraberce aynı menzile doğru yürürken, sizin iktidarınızın
açık desteği ile yurtiçi ve yurtdışında “en
ziyade himayeye mazhar örgüt”
haline geldi.
Bu terör örgütü
yıllardır, devlet içinde örgütlenirken -örgütlenirken yanlış oldu - bilginiz ve
emirleriniz doğrultusunda devlete
yerleştirilirken mutlu ve memnundunuz.
Çünkü, BOP Eşbaşkanı
olarak, size karşı direnme gücüne ve bilgisine sahip sivil asker aydınlar, hukuk ayaklar altına alınarak tasfiye
edilirken, bunlar size hizmet ediyorlardı.
Bilginiz ve
emirleriniz doğrultusunda devlete yerleştirilmiş, suç makinesi haline gelmiş
örgüt mensupları, suç işlerken bunları mutlulukla seyir ediyordunuz.
Bir anlamda bu çete
mensuplarına suçların işlenmesinden önce ve işlenmesi sırasında yardımda
bulunmuş oldunuz.
Bu çete ile ilgili
devlet arşivlerinde onlarca yazılmış rapor, kitap vardı, bu nedenle bilmiyorduk
demeniz inandırıcı da olmuyor.
Büyük bir ihtimalle
de 2007 den sonra MİT’e bu örgüt mensuplarıyla ilgili TSK’ya bilgi vermeyin
talimatını da siz verdiniz.
Örneğin insanların
özel hayatını ihlal eden bu çete mensupları, bu suçları işlerken kimin imkân ve
araçlarını kullanıyorlardı?
Devletin araç ve imkânlarını
kullanıyorlardı.
Bunlar hukuka, yasaya
aykırı işler yaparak, insanların hayatını karartırken bunlara sessiz kalarakk,
ceza hukuku açısından suç işlemeyi teşvik
edip, suç işlemek kararlılıklarını kuvvetlendirdiniz. Çete mensupları da
sizin bu davranışlarınızı, kendilerince haklı olarak, suçun işlenmesinden sonra
da yardımda bulunulacak olarak algılamış olabilirler
Nitekim 17-25 Aralığa
kadar da çetenin faaliyetleri aynen anlattığımız gibi cereyan etti. 17-25
Aralık sürecinde ortaklık bitip de, kan gövdeyi götürmeye başlayınca, aynı “Menzile”
yürüdüğünüz arkadaşınızın organizasyonun terör örgütü olduğunu
keşfediverdiniz.
Yani siz bu çete
mensuplarını önce o görevlere getirerek, sonra kanunsuz işlerinde, devletin
imkan ve araçlarını kullanmalarına o tarihlerde işinize geldiği için sessiz kalarak suça yardım etmiş oldunuz.
Bugün dönüp biz
kandırıldık diyerek yani “hulus ve
saffetimizden istifade ettiler de”
diyemezsiniz, zira siz devlet yönetmeye talip olan ve devlet yönetensiniz.