Rus savaş uçağı Kasım
2015 de düşürülmese, 2015 kasımında İŞİD’e karşı koalisyon kuvvetlerinle
beraberce yapılacak Cerablus operasyonu gecikmeyle beş gün evvel yapıldı.
Bölge Suriye’nin terör örgütlerinin cirit attığı
Suriye Devleti’nin düzeni sağlayamadığı bir bölge haline gelmiştir.
Suriye’nin bu noktaya
gelmesinin, yani toprak bütünlüğünün bozulmasına sebep olanlardan biri de, ABD
ve AB’nin peşine takılıp, Suriye’nin içişlerine karışan Türkiye’dir.
Yani yaşadığımız sorunları
başımıza bela eden Suriye’nin toprak bütünlüğünün önemini yeni anlayan AKP
iktidarıdır.
Suriye’nin içine düştüğü istikrarsızlık, burayı terör
örgütlerinin cirit attığı bir bölge haline getirmiş; bundan da en büyük zararı da
Türkiye görmüştür ve görmektedir.
Türk Silahlı
Kuvvetlerinin çok sınırlı bir kuvvetle Cerablus’a yönelik hareketi yapılmasaydı,
PYD/YPG Cerablus’u ele geçirip Fırat’ın batısındaki mevcudiyetini genişletecek,
Türkiye’nin Halep’le ilişkisi Kürtlerin insafına kalmış olacaktı.
Bölgede çıkarları
olan büyük devletler olayın içine kara kuvvetleri ile girmeden, havadan destek
vererek bölgedeki yandaşlarını kara kuvveti gibi kullanarak çözmeye çalışıyor
ama yeterli de olamıyorlar.
Aslında Rusya da, ABD
de de kendi politikalarını İŞİD’le mücadele kisvesi altında yürütüyorlar.
ABD hava desteği
verdiği PYD ile, Rusya ise Esad güçleri ile İŞİD’e karşı mücadele ettiklerini
söylüyorlar.
ABD, PYD ile Musul
Kerkük Petrolü’nün Akdeniz’e ulaştıracağı bir Kürt koridorunu tesis ettirmeye
çalışırken, Rusya’da aynı şekilde İŞİD ile mücadele ediyoruz görüntüsü altında müttefiki Esad’ı görevde tutmaya çalışıyor.
Burada bir tek
Türkiye, kendi toprak bütünlüğüne kast eden terör örgütleriyle mücadele ediyor ve de
etmek zorunda.
Olaylar göstermiştir
ki, Koalisyon Güçlerinin ve Rusya’nın sadece hava desteği sorunu çözmeye yetmemekte
ve nispi de olsa bir düzen sağlanamamaktadır.
Durum böyle olunca,
Türkiye’yi yönetenler Suriye’nin toprak bütünlüğünün kıymetini yeni anlamış
olacaklar ki, Tayyip Erdoğan “Gerekirse meseleye bilfiil el koymaktan” söz
etti; yani 2011 öncesine dönmeyi kast etti.
Bir diğer deyişle üst
üste yaptıkları hatalardan dönmek için gene Arap topraklarında Mehmetçik kanı
dökülebileceğini söyledi.
Bu müdahale, AKP
iktidarının yanlış politikalarının sonucu da olmuş olsa, gelinen noktada Türkiye’nin
ulusal çıkarları açısından şarttı.
Cerablus’un
temizlenmesiyle işin bittiğini zannedersek büyük yanlış yaparız. Bu daha
başlangıç.
PYD’nin derdi İŞİD
ile mücadele değildir, Türkiye’nin kırmızı çizgimiz dediği, Kuzey Suriye’deki
Kürt Kantonlarını Ayn El Arap (Kobani) ve Afrin kantonlarını birleştirme çabasıdır.
Türkiye’de dış
destekli terör sadece İŞİD’ midir? PKK’yı, FETÖ’ yü yok sayabilir miyiz?
Elbette hayır.
İŞİD terörü nasıl
Suriye’den Türkiye’ye ihraç ediliyorsa PKK terörü de Kandilden yani Kuzey
Irak’tan ihraç ediliyor.
Bugün tüm terör
örgütlerinin yani PKK, İŞİD, FETÖ’nün ortak amacı Türkiye’de bir iç savaş
çıkartmaktır. Bu terör örgütlerinin arkasındaki gücün, yani ABD’nin stratejik
derin aklının tek hedefi, bu coğrafyanın
haritasını yeniden çizmektir. Bunun
içinde bu terör örgütleri kullanmaktadır.
O zaman yapılması
gereken Türkiye’nin Kuzey Irakta da Suriye’dekine benzer bir operasyon yapıp,
Kürtlerin elinde bulunan hakim tepeleri ele geçirip, bu tepelerin güneyinde
aynen 1990 lı yıllarda olduğu gibi, yaklaşma yollarını kesip PKK terörünün
lojistik desteğini engelleyerek ülke içindeki PKK terörünü bitirmesi gerekir.
Bu
gerçekleştirilmediği sürece terörle etkin bir mücadele yapılamaz. Nitekim bakın
PKK terörü doğu Karadeniz’e kadar yayılmıştır. Kılıçdaroğlu’na yapılan hain terör
saldırısını amacı da ülkede bir iç savaş çıkartmaktır.
PKK/PYD/YPG’nin
Türkiye’deki siyasi uzantılarıyla, CİA’nın Türkiye’deki kadroları,
Kılıçdaroğlu’na yapılan bu hain terör saldırısına “Terör” dememeye özen
gösteriyorlar.
Demokrasi, özgürlük
denerek Irak ve Suriye parçalanırken sıranın bize geleceğini düşünmemiz
gerekirdi.Siyaset öngörü işidir.