Yerel seçim sonuçlarının ortaya
çıkmasından sonra “Y-CHP” nin şakşakçıları paniğe kapıldılar.
Aman bu yolda devam edin sakın
ulusalcılara geçit vermeyin, demeye başladılar.
Türkiye’yi başka noktalar çekmek
isteyenler, ulusalcıları dindara,
Kürtlere, özgürlüğe ve de Dünya’ya düşmanmış gibi göstermek çabasındadırlar.
Laik olmak mı dindara düşman
olmak?
Dini simgelerin Başbakan gibi
siyasi amaçla kullanılmasına karşı çıkmak mı dindara düşman olmak?
Laikliğe zarar vermeyin, toplumu
ayrıştırmayın; bu gidiş tehlikeli bir gidiştir, demek mi, dindara düşman olmak?
Laiklik hiçbir şekilde din
düşmanlığı değildir.
Atatürkçülerin, ulusalcıların yaptığı, dine dirin bir saygı göstererek,
dinin değerini, önemini özümseyerek, inancın insanın en temel özgürlük alanı
olduğunu kabul ederek; laik devlet düzeninin din bakımından da toplum
bakımından da ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışmaktır.
Laikliği din düşmanlığı olarak
algılayanlara, onlara hak vererek, onlara yaranmaya çalışan devşirmelere karşı çıkmak mı, din düşmanlığıdır.
Ülkeyi bölmek istercesine,
gerçekleri saklayarak istedikleri şekilde algı yaratmak için, ulusalcılar “Kürt
düşmanı” dediler.
Atatürkçüler hiçbir zaman, bin
yıldır beraber yaşadıkları Kürtlere düşman olmadılar, onları düşman görmediler.
İnceleyin bakalım bugüne kadar
adına ister demokrasi sorunu, ister Kürt sorunu deyin, kimler bu konuda kafa
patlatmış raporlar yazmış?
O ulusalcı diye suçladığınız
Atatürkçüler yazmış.
Bir çok Kürt kökenlinin bile
anadil yasağının kaldırılmasını ağzına alamadığı bir dönem de, bunu dile
getirenler, bugün Kürt düşmanı ilan edilen
ulusalcılardır.
O yörenin ekonomik ve sosyal
problemleri o raporlarla ortaya konuldu.
Bunlar mı Kürt düşmanlığı?
Ulusalcılar içeriğini bilmedikleri
açılım sürecine evet demeyecekleri gibi. teröristle müzakere değil mücadeleyi
savunurlar.
Bunlara göre
Atatürkçüler/ulusalcılar özgürlüğe düşmanmış.
Eğer bu söylem yakın tarihi
bilmemekten ileri gelmiyorsa, kötü niyetten, laik cumhuriyet düşmanlığından
ileri geliyordur.
Bu ülkede, bugün normal kabul
edilen bir çok konunun, sosyal adalet, hukuk devleti, temel hak ve özgürlükler,
anayasa mahkemesi, yargı bağımsızlığı, kanun önünde eşitlik, dünyanın kabul
ettiği bütün hak ve özgürlüklerin Türk vatandaşlarınada sağlanacağı ve bu
hakların açık biçimde tanımlanarak anayasalarda yer alacağı daha 1959 da CHP’nin
İlk Hedefler Beyannamesinde yer aldığını bilirler.
1982 Anayasasında yapılan
değişikliklere, “Kuvvetler Birliğinin” önünü açan 12 Eylül 2010 değişiklikleri
hariç, 1982 Anayasasından Askeri cuntanın izlerini silmenin önündeki engelleri
kaldıran bütün değişikliklerde CHP yani
Atatürkçüler vardır.
En büyük iftira da
ulusalcıları/Atatürkçüler için “Dünya’ya düşman” söylemidir.
Temel inancı “Yurtta sulh cihanda
sulh” olan insanların dünyaya düşman olduğunu söyleyebilmek, Atatürk’e, onun
kurduğu laik cumhuriyet ve onu savunanlara
duyulan kin ve nefret duygusundan olabilir.
1 Mart 2003 te, Irak’a yapılmak
istenen ABD askeri müdahalesi içine Türkiye’nin çekilmesine engel olmak mı
Dünya’ya düşman olmaktır?
Orda bir milyondan fazla Müslüman
öldürülürken, Müslüman kadınların ırzına geçilirken buna karşı çıkmak mı
Dünya’ya düşman olmaktır?
Yoksa bütün bunlar olurken “ABD
askerlerine sağlık ve başarı” dilemek midir?
Arap ülkelerinin iç işlerine
karışmayın, Araplar arası ihtilafta tarafsız kalın demek mi, Dünya’ya düşman
olmaktır?
Bunları söyleyerek CHP düşmanlığı
yapanların, gayesi CHP’yi yönlendirmek arzularıdır.
Cumhuriyet kurulduğundan beri,
ulusalcılar devrimciliklerinin gereği, ülkemizi, toplumumuzu, çağdaş medeniyet
seviyesini üstüne çıkartmak için değiştirme, dönüştürme, ilerletme mücadelesini
yapıyorlar.
Atatürkçüler, hem
ulusalcıdırlar hem de devrimciliklerinin
gereği yenilikçidirler. Ulusalcılık CHP’nin temelidir, ulusalcı olmayanlar
CHP’li olamazlar.