26 Mayıs 2020 Salı

BU HATA DEĞİLSE BAŞKA BİR ŞEYDİR.




Kemal Kılıçdaroğlu, Davutoğlu ve Babacan'ın yaptığı açıklamalara bakarak "...ortak noktalarımız çok fazla.....Hatta yüzde 99 diyebilirim....” dedi.
Babacan ve Davutoğlu'na grup kurmaları için milletvekili desteği verir misiniz sorusuna Kılıçdaroğlu: “Demokrasi için elbette veririz.... Meclis’te her parti temsil edilmeli…” 
Davutoğlu geçmişini inkar etmeden: "Hayatım, CHP zihniyeti ile mücadeleyle geçti".dedi
Bu açıklamalar karşısında ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: 
CHP Genel Başkanı, hayatını CHP'nin temsil ettiği bütün değerlere karşı mücadele etmekle geçirdiğini söyleyen Ahmet Davutoğlu'nun fikirleri ile kendi fikirleri arasında yüzde 99 oranında ortaklık görüyor.
Nedir bu değerler, Laik, demokratik, halkçı, devrimci olmak. Bunlara karşı olduğunu söyleyen bir parti genel başkanı ile Cumhuriyet Halk Partisi Genel başkanın, fikir olarak ortak noktaları  yüzde doksan dokuz ise hemen işgal ettiği o Atatürk’ün koltuğunu boşaltıp fikren yüzde doksan dokuz uyuştuğunu   söylediği  kişilerin kurduğu partiye katılmalıdır. Anlaşılıyor ki, Davutoğlu ile fikirleri bu kadar uyuşan bir insanın Cumhuriyet Halk Partisi ile fikren uyuşması mümkün değildir. Nitekim, Kılıçdaroğlu’nun bu  söylemi  parti tüzüğüne ve parti programına aykırıdır. Bunu sade bir partili söylerse kesin ihraç talebiyle disiplin kuruluna sevk edilmesi gerekir..
Ancak şimdiki parti yönetimi bunları söyleyenleri değil, partinin bütün kademelerinde görev yaparak gelmiş ulusalcı, Atatürkçüleri disiplin kuruluna sevk edip ihraç ettiriyor.
Ancak bu düşüncenin Kemal Kılıçdaroğlu’nun inancı olduğuna inanmıyorum. Bu açıklama , Abdullah Gülün yeni kurulan partilere destek verilmesini istemesi nedeniyle söylendiği  kanaatindeyim. Böyle dahi olmuş olsa, yanlış hatta yanlış ötesi bir söylemdir.
 Kılıçdaroğlu partisinin yetkili organın ki; bu konuda yetkili organ, Merkez Yürütme Kuruludur; kararı olmadan, “ Hayatı, CHP zihniyeti ile mücadeleyle  geçmiş” bu  şahsın kurduğu Gelecek Partisi'ne CHP'nin kurumsal olarak destek vereceğini açıklama hakkı yoktur.
Cumhuriyetin temel değerleriyle sorunu olmayan, Cumhuriyet Halk Partisinin dışındaki partilerle medeni ilişkiler kurmak, gerektiğinde koalisyonlar kurmak seçim işbirlikleri yapmak doğaldır, ama Cumhuriyetin temel değerleriyle, ülke bütünlüğüyle sorunu olan siyasi partilerle koalisyonlar kurmak işbirliği yapmak çok temel bir değişiklik ve Cumhuriyet Halk Partisinin şerefli tarihini reddetmektir ki, bunu söylemek bir Cumhuriyet Halk Partilinin, parti de hangi makamı işgal ederse etsin   haddi ve hakkı değildir. 
Davutoğlu’nun Cumhuriyet Halk Partisi için ve  Kılıçdaroğlu’nun Davuıtoğlu’nun partisi için söylediklerine bakarak,  "Cumhuriyet, bizzat Cumhuriyeti kuran partinin şimdiki yöneticilerinin yardım ve yataklığında tahrip ediliyor" dersek abartmış mı oluruz?
Çok partili hayata geçtikten bu tarafa, parti yönetimlerinde tek adamlara yer yoktur. Onun içindir ki parti tüzüğü yetkileri, partinin yetkili organları arasında bölüştürmüştür. Genel başkan’a yetkili organların kararı olmadan koalisyonlara katılmak, seçim birliktelikleri kurma konusunda tek başına karar verme yetkisi vermemiştir.
Parti içinde tek adam haline gelen genel başkanlar bir müddet sonra partinin haklarını ve yararlarını korumak değil kendi ilkel içgüdülerinin esiri olurlar. Bu durumun devamında artık partinin yararı söz konusu değildir. Yetkili organlar, artık duruma vaziyet etmelidirler.