6 Nisan 2018 Cuma

HESABI HALKA VERİRİZ SAFSATASI



Siyasetçilerin çok kullandığı bir cümledir “Hesabı halka veririz” söylemi,  tamamıyla bir siyasi şovdur, safsatadır.
Hukuka yabancı bir söylemdir.
Uygar ülkelerde siyaset yaparken ki işlemlerinden dolayı bir çok siyasetçi hesabı halka, seçmene değil önce yargıya veriyor.
İşte eski Fransa Cumhurbaşkanı hakkındaki bir soruşturma nedeniyle göz altına alındı. Maryland yargıcı ABD başkanı Trump hakkında anayasayı ihlalden dava açılmasına izin verdi.
Hiç kimsenin aklına “ ben  hesabı seçmene veririm” demek gelmedi. Seçmene verilecek hesap başkadır, yargıya verilecek hesap başka.
Ayrıca bugün siyaset yapan, ülke yönetiminde görev alan bir kişi yarın siyaseti bırakıyorum derse ne olacak, ya da ABD gibi ikiden fazla seçilme hakkı olmayan başkan üçüncü defa halkın önüne aday olarak çıkamayacağı için hesap vermeyecek mi?
Yanlış ekonomi politikaları, yanlış dış politikalar, için elbette halka hesap verilir. Ama suç teşkil eden yolsuzluğun, hukuksuzluğun, üçüncü şahıslara verdiğin zararların hesabını yaptığın göreve göre Anayasa Mahkemesinden başlayarak, bidayet mahkemelerinde verirsin. Bunlar hukuki yaptırımlardır.
Tabii bu söylediklerim yargı bağımsızlığının tam ve eksiksiz, kuvvetler ayrılığının güçlü  olduğu toplumlarda olur.
Hatırlanacağı gibi genç bir doktor, hakkında verilmiş bir yargı kararı olmamasına rağmen FETÖ üyesi diye  KHK ile görevinden atıldı, bunu içine sindiremeyen genç doktor bir binanın 9. Katından atlayarak intihar etti.
Bu genç insanın ölümüne sebep olan siyasiler, bu insanın yakınlarının uğradığı maddi manevi zararın hesabını nerede ve kime  verecekler, elbette yargının önünde verecekler.
Hakkında hiçbir mahkeme kararı olmadan bu insanı suçlayanlar hesabı kime verecekler. Elbette yargıya verecekler.
Örneğin  Türk tipi başkanlık sisteminde seçilmiş olmayan bir kişi Cumhurbaşkanı tarafından Cumhurbaşkanı yardımcısı, bakan olarak atanabilir ve bu şahıslar görev süresi dolduğu zaman, bir daha aday olmazlar ise, yapmışlarsa yolsuzluklarının bir daha halkın karşısına çıkmayacaklar diye   yaptıklarının hesabını vermeyecekler mi?
Örneğin görev süresi dolan Cumhurbaşkanı bir daha aday olmaz ise seçmenin karşısına çıkmadı diye hesap vermeyecek mi?
Siyasetçinin “Hesabı halka veririz” cümlesi tam bir safsatadır. Bu laf ancak az gelişmiş toplumlarda eğitimsiz kitleyi kandırır.
Gelişmiş toplumlarda bir siyasetçi böyle bir laf etmez/edemez, etse toplumdan çok büyük tepki alır, toplumda espiri, alay konusu olur.
Aslında bu laf, 16 Nisan 2017 tarihli referandumla Anayasa’nın 106. Maddesi değiştirilerek bu söylem bir safsata olmaktan çıkmış gerçeğe dönüşmüştür.
Yapılan değişiklikle bakanlar hakkında görevleriyle ilgili suç işledikleri iddiasıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının  salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebilir. Meclis önergeyi en geç bir ay içinde görüşür ve üye tam sayının beşte üçünün gizli oyuyla soruşturma açılmasına karar verebilir… Türkiye Büyük Millet Meclisi, üye tam sayısının üçte ikisinin gizli oyuyla Yüce Divana sevk kararı alabilir, hükmü getirilerek yargı önünde  hesap verilebilirlilik imkansız hale getirilmiştir.
Zira, TBMM de beşte üç çoğunluğa ulaşmak çok zordur. Üçte iki çoğunluğa ulaşmak ise neredeyse imkansızdır.
Siyasetçiler yargılanmalarını imkansız hale getirdikten sonra, elbette “hesabı halka veririz” derler.
Özellikle gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde siyasetçilerin, kamu görevlilerinin rüşvet ve yolsuzluğa daha çok bulaşmalarının en önemli sebebinin en başta siyasetçilerin, arkasından da siyasetçilerden başkasına hesap vermeyen yöneticilerin dokunulamaz ve yargıya hesap vermez olmalarıdır.
Nitekim daha çok yakın bir tarihte, ülkemizde rüşvet aldıkları ortaya çıkan  dört bakan maalesef iktidar çoğunluğu tarafından yargıdan kaçırıldılar.