27 Nisan 2018 Cuma

CAHİL BİLGİÇLİĞİ



AKP’nin oyunu bozulunca şimdi karar kara düşünmeye başladılar. Kendi kazdıkları kuyuya kendileri düştüler.
 2017 de Kanunun  amir hükmünü çiğnemekte bir sakınca görmeyen Yüksek Seçim Kurulu başkanı Sadi Güven  seçim takvimi için uyum yasalarının çıkarılması gerektiğini söylemiş.
Cumhuriyet Halk Partisinin demokrasi hamlesinden sonra  oyununun bozulmasından rahatsız olan olan Recep Tayyip Erdoğan, bu seferde 23 Nisan resepsiyonunda, Yüksek Seçim Kurulu’nun İYİ Parti kararını geç verdiği gerekçesiyle  gıyabi fırça atmış.
Yüksek Seçim Kurulu’na kararını geç açıkladı diye fırça atan Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Meclis çoğunluğuna sahip olmasına rağmen Anayasanın Geçici 21. Maddesine göre, Anayasa değişikliği  kanunun yayımı tarihinden itibaren en geç altı ay içinde bu Anayasa değişikliklerinin gerektirdiği uyum yasalarını çıkartmayarak yapılacak seçimin meşruiyetine  baştan gölge düşürmüştür.
Ayrıca Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) İzleme Komitesi 24 Haziran seçimleri hakkında  bir açıklama yaptı ve demokratik koşullarda geçmeyeceği belli olan seçimlerin ertelenmesini talep etti. 
Başbakan ve hükümet sözcüsü, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisine 'ne ateş püskürdüler. 
Oysa, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin yaptığı Türkiye'deki erken seçim koşullarının objektif bakışla yansıtılmasından ibaretti. Yaptıkları saptamalardan daha fazlasını biz de zaten uzun zamandır yapıyoruz. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin saptamaları başlıklar halinde şöyle:
Seçim yasasında ittifaklara da izin veren esaslı bir değişiklik yapılmasından sadece bir ay sonra seçimlere gitme kararı alınması, siyasi partilere yeni koşullara uyum sağlamak için yeterli zaman bırakmıyor;
OHAL koşullarında gerçekten demokratik seçimlerin yapılması imkânsızdır;
 OHAL, özellikle düşüncenin açıklanması, medya ve toplanma özgürlükleri olmak üzere, temel özgürlükleri kısıtlamaktadır;
Parlamenterler, basın mensupları hapistedir. Birçok STK kapatılmıştır. Diğer birçokları terör bağlantılı iddialarla karşı karşıyadır;
Birçok medya organı kapatılmış veya hükümet yanlısı iş insanları tarafından satın alınmıştır;
İnternet yayıncılığı üzerindeki kontrol sıkılaştırılmıştır. Bu, seçim zamanında ihtiyaç duyulan serbest tartışma ortamını daha da kısıtlamaktadır;
Yeni seçim yasasının birçok maddesi, seçimlere yürütmenin müdahalesine imkan vererek, seçim güvenliği ve saydamlığı hakkında ciddi soru işaretleri yaratmaktadır;
Sandık başlarında polislerin bulunabilmesi, seçmenler üzerinde caydırıcı etki yapacağından, özellikle endişe kaynağıdır;Mühürsüz oyların kabul edilmesi kararı, mühürlü oyların sağladığı güvenceyi ortadan kaldırmaktadır;
Seçim kampanyalarının ve partilerin finansmanı hakkında daha önce ifade edilmiş olan kaygılar giderilmemiştir;
Bu seçimler önemlidir, zira, seçilecek cumhurbaşkanına kontrol ve denge mekanizmaları kısıtlanmış geniş yürütme yetkileri vermektedir;
İzleme Komitesi, bu olumsuz ortamın gerçekten demokratik seçimlerin yapılmasını engelleyeceği derin kaygısındadır;
Komite, surecin sonunda, seçimlerin meşruiyetinin bütünüyle tehlike altında olacağını teyit etmiştir.
Bu saptamaların hangisi yanlış?
Bence yanlış olan, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin ancak bir kısmını saydığı olumsuz koşullar yıllardır ortada iken ülkenin  son Başbakanı, işgüder Binali Yıldırım bey,”Avrupa Konseyi kendi işine baksın” diye biliyor. Zavallı, Avrupa Konseyi’nin asıl işinin bu olduğunu bile bilmiyor. Aynen “ğ” üstündeki inceltme işaretini ne zaman  konulacağını  bilemediği gibi.
Bu nedenlerle yaşadıklarımız için söylenecek tek şey cahil bilgiçliğidir.