17 Kasım 2017 Cuma

SİYASET ADAMI TUTARLI OLACAK.


Siyasi partiler ve özelliklede Cumhuriyet Halk Partililer  söylemlerinde tutarlı olmak zorundadırlar. Tutarlı olmaz  iseler Tayyip Erdoğan gibi farklı zamanlarda taban tabana zıt şeyler söylerler.
Nitekim Cumhurbaşkanı ve AKP Genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Trump ve Putin’in  Suriye’de askeri çözümün mümkün olmadığı konusunda mutabık kalmaları üzerine, 13 Kasımda Ankara’da “Ben bu ifadeleri anlamakta doğrusu zorlanıyorum. Yani şimdi askeri çözüm mümkün değil deniliyor, öbür tarafta merkezi yönetimin şu ana kadar askeri yöntemlerle öldürdüğü insan sayısı 1 milyona ulaştı. Nasıl oluyor bu iş? Eğer askeri çözüm söz konusu değilse o zaman çeksinler askerlerini…” ve bundan 5-6 saat sonra yani yine 13 Kasımda bu sefer Sochi’de Putin ile yaptığı görüşmeden sonra  “Gelinen noktada siyasi çözüme odaklanabileceğimiz bir zemin oluştuğu hususunda mutabıkız” deyi verdi.
İktidarın başı böyle de muhalefet nasıl? O da aynen iktidarın başı gibi. Nitekim Kemal Kılıçdaroğlu, ABD’nin  PYD/YPG’ye silah vermesine ilişkin olarak 21 Eylül 2017 de  Habertürk televizyonunda çıktığı bir  programda çok doğru bir şekilde “….Amerika’nın tavrını asla doğru bulmuyoruz. Siz terör örgütünün (PKK’yı kast ediyor) uzantısı bir başka örgüte ağır silahlar verirseniz, hatta silahlandırırsanız bu bölgeyi felakete götürür. Felaket bir şey. Niçin silahlandırıyor Amerika bütün bunları? (Çok doğru bir tespit ile) Ortadoğu’da yeni bir harita çıkarmak için. Bu bugün söylenmiyor, yıllardır söyleniyor. Peki bu ülkenin yöneticileri yıllardır bilinen bu gerçeğe karşı hiç düşünmediler mi? ‘ya bizi Ortadoğu’ya niye soktular?’” diye.
Halbuki Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Üniversitesi öğrencileri ile 24 Ekim 2014 günü yaptığı sohbet toplantısında “Bizim için YPG terör örgütü değildir……Kendi vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşumdur.” Demiş idi. Kemal Kılıçdaroğlu  2014 de bu sözleri anlaşılıyor ki TR 705 kod numaralı Amerikan muhbirinin etkisi altında kalarak söylemiş idi.
Nitekim, o sıralarda maalesef Cumhuriyet Halk Partisi Genel başkan yardımcısı olan TR 705, Kobani’ye koridor açılmasını ve oradaki  PYD/YPG güçlerine silah yardımı yapılmasını desteklediklerini açıklamıştı.  
Tabii 2014 de Kemal Kılıçdaroğlu söylediği, YPG bizim için terör örgütü değildir sözleriyle PKK’nın uzantısı olan PYD/YPG’nin Suriye’nin kuzeyindeki “vatanını kurtararak!”  Türkiye’nin toprak bütünlüğü için büyük tehdit oluşturacak sonuç itibariyle haritalar değiştirecek  otonom bölgeler oluşturulmasına ve bu nedenle ABD’nin PYD’ye silah yardımı yapmasına destek vermiş oluyordu.
Tabii bu söylem 21 Eylül de Habertürk televizyonunda çok doğru olarak söyledikleri ile taban tabana zıttır.
Tabii bu çelişkilerden sonra  Mersin Milletvekili Atıcı’nın sözleri çelişkiler yumağına bir düğüm daha atmıştır. Bu nedenle siyaset adamları tutarlı olacaktır. Bilen bilmeyen de böyle önemli konularda konuşmayacaklardır.
Türkiye, Suriye’de mezhepçi (Sünnici) bir ülke olarak algılanmaktadır. Bu nedenle Suriye meselesinin en büyük kaybedenlerinden biri başından beri ABD’nin taşeronluğuna soyunan Tayyip Erdoğan yönetimindeki Türkiye olmuştur.
PYD’nin elindeki bölgeden her an Türkiye’nin toprak bütünlüğüne saldırı gelebilir. Uluslararası hukuktan gelen kendimizi savunma hakkımız vardır. Bu nedenle Türkiye Afrin’e yapacağı bir operasyon Aytuğ Atıcının söylediği gibi yanlış olmayacaktır.
Burada hedef PYD olsa bile Türkiye’nin yıllardan beri uyguladığı yanlış Suriye politikası nedeniyle PYD’ye yönelik Türkiye’nin toprak bütünlüğünü korumaya yönelik  dahi olsa Suriye topraklarına yapılacak bir askeri harekat Esad’ın yanı sıra Rusya ve İran’ın da tepkisini çekecektir.
Eğer Türkiye’nin toprak bütünlüğü bunu gerektiriyor ise bu tepkiler göze alınmak zorundadır.Zira bu Türkiye’nin beka sorunudur.
Askerlikte bir kural vardır. Piyadenin ayak basmadığı yer sizin değildir. Bu nedenle Türkiye’nin toprak bütünlüğü gerektiriyorsa bütün riskleri göze alıp “Fayda-maliyet analizi” yaparak Afrin’e operasyon yapması gerekir.




.