4 Eylül 2017 Pazartesi

CUMHURBAŞKANI ADAYLARI


2019 Türk siyasi hayatı için çok önemli bir tarih. Yıpranmış inişe geçmiş bir siyasi iktidardan kurtulma tarihi.
Kamuoyu araştırmalarına göre AKP’nin oy oranı yüzde kırklara, Tayyip Erdoğan’ın şahsi oyu onun da altında yüzde otuz altılara düşmüş.
Tabii bu tarih yani 2019  Tayyip Erdoğan tarafından seçimlerin öne alınmaması halindeki tarihtir.
Tayyip Erdoğan seçimleri kendisi için en uygun olduğuna inandığı bir anda öne alabilir.
Onun için bütün partilerin Cumhurbaşkanı adaylarını şimdiden belirlemesi gerekir.
Nitekim, daha kuruluş aşamasındaki Meral Akşener’in Merkez Partisi dahi Cumhurbaşkanı adayının Meral Akşener olacağını açıkladı.
Cumhurbaşkanı adayının kim olacağını en önce açıklaması gereken ana muhalefet  partisi CHP ısrarla “yıpratılır gerekçesiyle” açıklamıyor.
CHP’nin bu hali geniş parti tabanında gene bir Ekmelettin İhsanoğlu vakasıyla mı karşılaşacağız endişesi yaratıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanının partili olmaması gerektiği gerekçesiyle kendisinin Cumhurbaşkanı adayı olmayacağını söylüyor.
Cumhurbaşkanının partili olmaması doğrudur ancak bunu yapabilmek için önce iktidarı olmak gerekir.
İktidar olmadan bunu dile getirmenin hiçbir pratik anlamı yoktur. Anayasamızın şimdiki hali partili Cumhurbaşkanına izi veriyor ve nitekim Tayyip Erdoğan hem AKP’nin  genel başkanı ve hem de Cumhurbaşkanıdır.
Bu nedenle CHP genel başkanının “Cumhurbaşkanı partili olmamalı ben onun için aday olmayacağım” sözünün  bir geçerliliği yoktur.
CHP ne yapmalıdır. Ben partisiz Cumhurbaşkanı istiyorum söyleminin bir anlamı olmadığına göre. CHP iktidarı ele geçirdiği anda Anayasayı değiştirip tekrar tarafsız bir Cumhurbaşkanlığına ve parlamenter demokrasiye döneceğini ve böylece gazi meclise itibarını iade edeceğini halka ilan etmelidir.
Yoksa bunları yapmadan ben partili Cumhurbaşkanına karşıyım o nedenle aday olmayacağım demek, halkı kör ve sersem zannetmektir.
Bu söylemin tek açıklaması vardır. O da “Aday olmaya benim cesaretim yok, aday olursam ben kesin kaybederim o zaman da parti genel başkanlığını da yitiririm demektir”
CHP tabanı bir yeni Ekmelettin İhsanoğlu faciası yaşamak istemiyorsa olaya şimdiden el koymalıdır.CHP’nin cumhurbaşkanı adayının tespiti Kemal Kılıçdaroğlu’na bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir.
Siyasi partiler demokratik yollardan iktidarı ele geçirip, programlarını uygulamak için kurulurlar, eğer siz iktidarı ele geçirip nasıl bir anayasa değişikli yapacağınızı söylemiyorsanız, “ben partili cumhurbaşkanına karşıyım” demenizin geniş halk kitleleri indinde bir karşılığı olmayacaktır.
Şimdiden iktidara geldiğiniz anda UZLAŞMA ile nasıl bir Anayasa değişikliği planladığınızı halka ilan etmeniz gerekir.
CHP’nin söyledikleri ve bugüne kadar yaptıkları, adalet yürüyüşü hariç, halkta bir heyecan yaratmamıştır ve hele son “adalet” kurultayının bir lise öğrencisinin yazacağı kompozisyon düzeyindeki sonuç bildirgesi, bırakın halkta heyecan yaratmayı, sadece alaycı bir tebessüm yarattı.     
Ülkenin geldiği bugünkü nokta, AKP’nin, daha gerçekçi bir söylemle Tayyip Erdoğan’ın tahrip ettiği anayasal düzeni,  sivil siyaset kurumuna düzeltme şansı vermiştir.
CHP’de Cumhurbaşkanlığı’na adı geçen isimlere baktığınızda, referandum sürecinde gösterdiği performans,  entelektüel düzeyi ve  de uluslararası olaylarda ufkun ötesini görme yeteneği ile   tek yakışan isim Deniz Baykal’dır.
Bugünden halka nasıl bir anayasal düzen vaat edildiği açıklanmalıdır. Yargı bağımsızlığının nasıl teminat altına alınacağını, bunu temin için Hakimler ve Savcılar Kurulunun ve Anayasa Mahkemesinin nasıl teşkil edileceğini, eğitimin nasıl tekrar  milli hale getirileceğini, ordunun nasıl yeniden yapılandırılandırılacağının, ilan edilmesi gerekir.
Bunlar yapılmadan bir Cumhurbaşkanlığı seçimine katılmak cumhurbaşkanlığı makamını, bundan evvelki Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi,  ilk turda Tayyip Erdoğan’a altın tepsi içinde sunmak anlamına gelir.