21 Ocak 2020 Salı

MUHALEFETTEN ESER YOK



                              
Kemal Kılıçdaroğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin bugünkü yönetimi, halk kitlelerini muhalif siyasete katmak konusunda hiçbir gayret göstermedikleri gibi, kitlesel bir muhalefet hareketinin ortaya çıkmasının önünü de yıllardır tıkıyorlar. Bunu bilerek yapıyorlar. Halk, bunların muhalefet yaptıklarını sanarak, kendi içindeki itiraz ve tepki dinamiklerini harekete geçiremiyor.
Kemal Kılıçdaroğlu 15 Ocak  günü yaptığı konuşmasında, sadece başörtüsü ile Türbanı karıştırma yanlışını yapmadı "eskiyi" de eleştirdi.
Neymiş, eskiden vatandaşın ayağına gidip dertleri dinlenmiyormuş, şimdi artık vatandaşa gidiyorlarmış.
Binlerce dönüm tarım arazisi bankalara ipotekli, çiftçi borçları için hangi çabayı gösterdiniz?
Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde çiftçi mitingi mi yaptınız. Bu mitingde çiftçinin tarımda kullandığı mazotun üstündeki vergi yükünü azaltılması gerektiğini mı dile getirdiniz. Çiftçinin tarımda kullandığı elektriğin fiyatı konusunda ne düşündüğünüzü, iktidarınızda ne yapacağınızı mı söylediniz. Çiftçi üretim kooperatifleri için ne düşündüğünüzü mü dile getirdiniz?
Kendi kendine yetebilen Dünyanın yedi ülkesinden biri iken, şimdi saman ithal eden ülke haline geldik, bu konuda ne düşündüğünüz dile mi getirdiniz.
Siz, milletin efendisi olan Türk çiftçisi, köylüsü hakkında ne söylediniz?  
 Ama on yıl içinde TBMM çatışı altında faydasız, kimsenin ilgisini çekmeyen boş konuşmalar yapmanın dışında, halka doğrudan dokunan faaliyetler yapıldığına dair bir örnek görmedim.
Belki bu söylediğimin tek istisnası “Adalet Yürüyüşü” idi; onun da yönü yanlıştı. Türkiye de adalet veya hak İstanbul da değil, Ankara’da aranır. Zira bu ülkenin başşehri Ankara’dır.   
Dedikleriniz  doğru olsa bile, AKP'nin yıllardır Türkiye'ye verdiği yaşamsal önemdeki zararların hiç olmazsa bazılarına engel olabilirdiniz ama hiçbirine engel olamadınız.. Neye engel oldunuz? Suriye politikasına mı? Ekonominin sadaka ekonomisi haline dönüştürülmesine mi? Ülkemize doluşturulan milyonlarca Suriyeli üzerinden toplumumuzun Araplaştırılması projesine mi? Eğitimin giderek yaygınlaştırılan imam hatipler ve tarikatlar üzerinden medreseleştirilmesine mi?
Bu ülkede bakan koltuğunda oturan insanlar Anayasanın bir parçası olan Devrim Yasalarına aykırı olarak “Medreselerden” söz ediyor, bu konuda tek kelime söylemiyorsunuz. Laikliği savunmak sizin açınızdan “Dincilerin” oyunu  kaçıracak bir söylem olarak görülüyor.
Türkiye için laikliğin değer taşıdığını söyleyen gerçek Cumhuriyet Halk Partililer  hiçbir şekilde bir din düşmanlığı duygusuyla hareket etmediler/etmiyorlar. Tam tersine  dine derin bir saygı göstererek, dinin değerini, önemini çok iyi bilerek, laik bir devlet düzeninin din bakımından da, toplum bakımından da ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalıştılar/çalışıyorlar.
AKP İktidarı döneminde şehirlerin yaşanmaz hale getirilmesine mi karşı çıktınız?
Bu konuda ne yaptınız?
Siz aslında bir şey yapmadınız. Oluşanlar halkın toplumsal tepkisiyle oluştu. Büyük kentlerdeki seçim başarısı adayların çabası ile toplumsal tepkinin doğru yönlendirilmesiyle oluştu.
Anayasa ile birlikte laikliğin de rafa kaldırılmasına mı? Rejimin demokrasiden otokrasiye dönüştürülmesine mi karşı çıktınız?
Bu ülkenin Cumhurbaşkanı Anayasaya aykırı olarak, Metin İyidil kararına tepki verirken yargı için “gereken talimatı verdik” diyebiliyor. Siz bu açıklamaya karşı yapsanız yapsanız Salı Grup konuşmasında çokta etkili olmayan birkaç kelime edersiniz. Bu konuşmalarınız da kimse tarafından pek de ciddiye alınmıyor zaten.
Partili Cumhurbaşkanı Anayasaya aykırı bir davranış içinde bulunurken, bu ülkede etkin bir ana muhalefet var, beni siyaseten zor duruma sokar diye düşünmüyor.
Kısaca Cumhuriyet Halk Partisi’nin bugünkü yöneticilerine sorulacak soru şudur: Madem değişmişsiniz ve çok başarılısınız, bugüne kadar Recep Tayyip Erdoğan/AKP'nin yapmak isteyip de sizin yaptırmadığınız ne var? Bir örnek verebilir misiniz?

https://ssl.gstatic.com/ui/v1/icons/mail/images/cleardot.gif