15 Ekim 2019 Salı

YARGI REFORMU KANDIRMACASI



PKK’ya karşı yürütülen operasyon nedeniyle gündemden düşmüş oldu ama üstünde durmamız gereken yargı reformu kandırmacasıdır.
Eğer bir ülkede bağımsız yargı yoksa o ülkede hangi reformu yaparsanız yapın bir anlam ifade etmeyecektir.
O bakımdan AKP iktidarının hazırladığı Yargı Reformu paketinin iyi niyetli olup olmadığı öncelikle o paketten bağımsız yargı bağımsızlığının sağlanıp sağlanmadığına bakılması gerekmektedir.
Hakimlerin bağımsızlığı, onların hiçbir baskı ve etki altında kalmadan hukuka ve vicdanlarına göre karar vermelerini amaçlar.Hakimlerin bu görevlerine  ilişkin nesnel bağımsızlık, onlara tanınan bir ayrıcalık olmayıp; adaletin her türlü etki baskı, yönlendirme ve kuşkudan uzak dağıtılacağı yolundaki güven ve inancı yerleştirmektedir.
Nitekim, Anayasamızın 138. Maddesinin 2. Fıkrasına göre “ Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında , mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez;tavsiye ve telkinde bulunamaz” hükmünü getirmiştir.
Ancak, Anayasanın bu emredici hükmüne karşı AKP İktidarı döneminde hakim teminatı yok edilmiş, mahkemeler  sıradan bir devlet dairesi, hakimler de sıradan bürokratlar haline getirilmiştir.
Hakim sıradan bir bürokrat haline getirildikten sonra, artık o aldığı emri yerine getiren bir görevliden başkası değildir.
Aksi olaydı, mahkemenin tahliyesine karar verdiği bir siyasi hakkında, daha ceza evinden çıkmadan ikinci bir tutuklama kararı verilebilinir miydi?
Ya da rahip Bronson için Trump istedi diye yurtdışı çıkış yasağı kaldırılarak tahliye kararı verilebilinir miydi?
Elbette bu olayda, yani rahip Bronson olayında talimat,  bu ülkenin siyasi otoritesi tarafından verildi.
Hatırlanacağı üzere Başkan Trump, televizyonların önünde “istedim gönderdiler” dedi. Böyle bir saygısızlığı kendi ülkesindeki bir yargı organı için yapabilir miydi?
Haddi bile olmazdı.
İster kızın ister nefret edin ama orada Başkan Trump gibi başkanları bile dizginleyen bir yargı var. 
Eğer bu ülkede yargı gerçekten bağımsız olsaydı Cumhurbaşkanı partili hale geldikten ve yürütmenin başı olduktan sonra, Cumhurbaşkanına yapılan her eleştiri için Cumhurbaşkanına hakaretten dava açılır mıydı, açılsaydı bile bu kadar çok mahkumiyet kararı verilir miydi?
Elbette verilmezdi. Zira bugünkü Cumhurbaşkanı geçmişte ki, başbakanlar ne kadar hukuki korumaya sahipse o kadar korumaya sahip olurlardı.
Bunun için yargı reformuna ihtiyaç yoktur.Bunun için hakim teminatına ve bağımsız yargıya ihtiyaç vardır.
Kişinin hukuk güvenliği, düşünce ve düşünceyi açıklama hürriyeti, bağımsız yargının olmadığı bir ülkede olsa olsa kağıtta bir cümle, ya da siyasetçilerin ağzında güzel bir sözcük olarak kalır.
Özgür basın ve bağımsız yargı yoksa  kağıt üstünde istediğiniz kadar yargıda reform paketleri açıklayın hiçbir anlamı olmayacaktır.
Zira basın özgürlüğü, bağımsız yargı ile teminat altına alınmamış bir ülkede, halkın doğruları öğrenme şansı olmaz. Bu nedenle de siyasal tercihlerini tam ve sağlıklı yapamaz.
Bugün AKP’nin getirdiği yargı reformu paketi tamamiyle bir göz boyamacadır.
Bağımsız yargıyı kurmayan, hakim teminatını güvence altına almayan, bir reform paketine Türkiye Barolar Birliğinin destek vermesini de anlamak mümkün değildir.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı ve hem de ilim adamı olan bir Barolar Birliği Başkanının olayı Avukatların yeşil pasaportuna indirgemesini anlamak mümkün değildir.