16 Ağustos 2019 Cuma


CHP’DE PROGRAM HAZIRLIĞI
Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin yeni bir programa ihtiyacı olduğunu düşünmüş olmalı ki; onun için bir komisyon kurmuş.
Komisyonun başına da Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesinden bir Profesör olan İstanbul Milletvekilini atamış. 
Partiler zaman zaman programlarını değiştirmek ihtiyacı duyabilirler, bu hem çok doğaldır ve hem de zaman zaman gerekli de olabilir.
Cumhuriyet Halk Partisinin tarihinde önemli  program kurultayları vardır. Örneğin 1947 deki kurultay 19 gün sürmüştür.1959 daki Kurultay da gene siyasi hayatımızda çok derin izler bırakmış ünlü 1961 Anayasasında yer alacak hedefler ortaya konmuş ve bunlar tarihe “İlk Hedefler Beyannamesi” diye geçmiştir.
Ama bu kurultayların hiçbirisinde Kurultay’a sunulan raporlar, kapalı kapılar ardında hazırlanıp, metinler oldu bittiye getirilerek Kurultay’dan geçirilmemiştir.
Bu günkü  Parti yönetimi de program değişikliği ihtiyacı duymuş olabilir, bu da çok normal bir şeydir.
Ama bu programın kamuoyu önünde uzun uzun tartışılması gerekir.
Çalışma şeklinden anlaşılıyor ki, böyle bir yönteme gereksinim duyulmuyor.
Halbuki Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu program çalışmasına örgütü de katması gerekmektedir, zira  programı halka anlatacak olan örgüttür.
Bu komisyonun hazırladığı ya da hazırlayacağı program taslağı önce bölge toplantılarında tartışılması oralardan sağlanacak katkılarla son şekli verildikten sonra da Kurultay’a sunulmalıdır.
Kurultay’da da oldu bittiye getirilmeden gerekiyorsa günlerce tartışılarak alacağı son şekil Kurultayın onayına sunulmalıdır.
Yoksa bu program hiçbir şekilde tarihte bir iz bırakmaz.
Onun için Cumhuriyet Halk Partisi’nin şimdiki yöneticileri hiç kapris yapmadan, geniş tabanda bu partiye emeği geçmiş insanlarla da tartışarak bu programı hazırlamalıdırlar.
Ama özellikle birilerine şirin gözükmek için “Türk” adının anayasadan çıkartılması gibi bir konun gündeme bile alınmaması gerekir.. Böyle bir davranış içinde bulunulursa bu ülkenin bölünmesine yol açar.
Zaten ülkeyi “Türk Milleti” tabirini  kullanmaktan ısrarla kaçınan bir grup yönetiyor, böyle bir yanlış yapılırsa Anayasadan “Türk” adının çıkarılma Anayasa değişikliği ile karşı karşıya kalınılır.
Sadece buna vesile olmakla kalınmaz, ulusalcıların  partiden kopmalarına neden olunur,, tabi bilemediğimiz belki de istenen budur.
Böyle bir durumun ne partiye ve ne de ülkeye bir faydası olur.
Ama gelişmeler,  daha çok batıcıların hoşuna gidecek, kapalı kapılar ardında  bir program olacağını gösteriyor.
Eğer bu taslak geniş kitlelerin tartışmasına açılmaz ise parti halkla kucaklaştırılamaz
İnşallah bu yazdıklarımızın hepsi boşa çıkar ve aynen 1959 Kurultay’ı gibi tarihe iz bırakacak bir SEÇİMSİZ, UYGARCA TARTIŞMALARIN OLDUĞU BİR KURULTAY OLURDA, ben ve benim gibi düşününler de  düşüncelerimizden dolayı utanırız, özür dileriz.
Ama bu konuda hiç iyimser olamıyorum.