7 Eylül 2018 Cuma

YENİ ADLİ YIL



2018-2019 adli yılı, Yargıtay’da değil Saray’daki Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen açılış töreniyle başladı.
Tek adam rejimi kurulmadan önce adli yıl açılış törenleri Yargıtay binasında yapılırdı. Bu salon mütevaziydi. Ama o salona, bağımsızlık, tarafsızlık ve laiklik egemen olurdu. 
12 Eylül 2010 Anayasa referandumu ile yargı bağımsızlığı ortadan kalkıp, yargının tek adam bağlanmasından sonra adli yıl açılışları artık sarayda yapılmaya başlandı.
Aslında gelinen noktada buna çok şaşırmamak gerekir. Yargıtay ve Danıştay Başkanları’nın Cumhurbaşkanı ile çay toplamaya gittikleri de düşünülürse bu çok doğal.
Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, yeni adli yıl açılış töreninde liyakatin önemini 'hadis'le anlattı.
Anayasamızın  2. Maddesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, sosyal hukuk devleti olduğunu söylemektedir.
Bu nedenle bir Yargıtay Başkanı konuşmasını dini temellere dayandırmamalıdır,dayandıramaz.
Türkiye Cumhuriyeti’nde adli yıl açılışında  Yargıtay başkanı herhangi bir konuyu “hadis”le anlatıyorsa, bu laiklik karşıtlarının ne kadar yol aldığını gösterir.
Yargıtay Başkanı açış konuşmasında aklımızla alay edercesine, Rahip Bronson ile ilgili kararı kast ederek, “bu konuda tek karar verecek mercii, yargı yetkisini Türk Milleti adına kullanan bağımsız ve tarafsız mahkemelerdir”, demiş.
Yargıtay Başkanı Rahip Bronsonun tutukluluğunun devamına duruşmada karar veren mahkemenin, aradan yedi sekiz gün geçtikten sonra, ne değişmiş ki,itiraz üzerine “ev hapsine” karar vermiş, olduğu konusunu da  aydınlatsaydı, söyledikleri inandırıcı olabilirdi.
Rahip Bronson’un 12 Ekim duruşması yaklaşırken de savcısı değiştirildi.
Hepsi tesadüf mü bunların?
Toplumda yargıya güvenin kalmamasının sebebi sadece “fetocu yargı mensupları” değildir.
Cumhurbaşkanı ile beraber çay toplamayı içine sindirebilen Yargıtay Başkanlarının varlığında hâkimlerin, savcıların yürütmeye karşı bağımsız oldukları söylenebilinir mi?
Bu ülkede yargıya intikal etmiş bir konuda yasa çıkartan ve bu Anayasaya aykırı yasayı iptal etmekten çekinen bir Anayasa Mahkemesi’nin olduğu ülkemizde hâkimlerin bağımsız olduğundan söz edebilirmiyiz?
Siyasetin bütünüyle yargıdan elini çekmesi gerekir.Yargı siyasetin oyun sahası değildir ama bugün gelinen noktada maalesef yargı siyasetin oyun sahası haline gelmiştir.
İnsan, adli yıl açılış konuşmasında Yargıtay Başkanı’nın bu konulara değinmesini bekliyor ama bunlara değinmeyip, aklımızla alay edercesine bir şeyler söylüyor.
Büyük yargıçlar (tabii sadece işgal edilen koltukla büyük yargıç olunmuyor) olaylara İsmet Paşa’nın deyişiyle “tarihin köprüsünden bakmaları gerekir”
Eskiden adli yıl açılış törenlerinde Türkiye Barolar Birliği Başkanları da konuşurdu. Hatta onlar yargı mensuplarının söyleyemediği, yargı mensuplarını doğrudan ilgilendiren konulara bile değinirlerdi.
Şimdi Tayyip Erdoğan istemiyor, daha doğrusu duymak istemediği şeyler söylenir endişesiyle bu kaldırıldı.
O zaman Türkiye Barolar Birliği de yasak savarcasına bir basın açıklaması yapmak yerine,  kendi salonunda İl Baro  Başkanlarını, siyasi iktidardan  korkmayan ilim adamlarını davet ederek alternatif bir Adli Yıl açılışı yapabilirdi, bu çok da anlamlı olurdu.
Nitekim geçmiş yıllarda bunun örneği yaşanmıştı.
Türkiye de elbet bir gün cübbesinin önünde düğme olmamasının anlamını bilecek Yargıtay Başkanları görev yapacaktır. O zaman  Türkiye Barolar Birliği de adlı yıl açılış törenlerinde haklı yerini alacaktır.