30 Temmuz 2018 Pazartesi

ABD KÜSTAHLIĞI



ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Din özgürlüğü üzerine yapılan ve üç gün süren bir konferansın kapanış konuşmasında sözü rahip Andrew Craig  Brunson’a getirerek aynen şunları söyledi: “ABD Başkanı adına Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türk Hükümeti’ne bir mesajım var. Pastör Andrew Brunson’u ŞİMDİ serbest bırakın ya da sonuçlarla yüzleşmek için hazır olun. Eğer Türkiye, bu masum inanç adamını  serbest bırakmak için hemen harekete geçmezse ve onu Amerika’ya yollamazsa,  Birleşik Devletler, Pastör Andrew Brunson serbest kalana kadar Türkiye’ye ciddi yaptırımlar uygulayacak”. Pence bu sözlerini twitter mesajı ile de tekrarladı.
Başkan Trump daha da ileri gitti, “Rahip Brunson’u uzun süredir tutuklu yargılayan Türkiye’ye büyük yaptırımlar uygulanacak” dedi.
Bu açıklamalar Türkiye’ye bir bedevi devleti muamelesi yapmaktır.
Tabii bu tür muameleye maruz kalmamıza sebep olanlar, Türkiye’de yargı bağımsızlığını yok edenlerdir.
Bu yaşananlar ünlü Johnson mektubundan daha vahim bir tabloyla Türkiye’yi karşı karşıya bırakmıştır.
O mektup bir gizli yazışmaydı ve içindeki tehditler, güçlü de olsa, ima yoluyla yapılmıştı.
Mike Pence’in açıklamalarında Türkiye bütün dünyanın gözü önünde açıkça aşağılandı.
AKP iktidarının buna ciddi bir tepki veremeyeceği, bir iki hamasi lafla bu işi geçiştireceği zaten tahmin ediliyordu nitekim öyle de oldu.
Tabii buna en ciddi tepkiyi Cumhuriyet Halk Partisi’nin vermesi gerekiyordu. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarihinde, önce 1971 yılında Amerikalıların isteği üzerine rahmetli Nihat Erim tarafından konulan haşaş ekim yasağını kaldırması, arkasından ABD’nin bütün engelleme çabalarına rağmen gerçekleştirilen “Kıbrıs Barış Harekatı” vardır.
Emperyalizme başkaldırmış partinin şimdiki Genel Başkanı   Pence’in Türkiye’yi aşağılayıcı açıklamasından yaklaşık 24 saat geçtikten sonra  “ABD’nin bu yaptığı müttefiklik hukukuna sığmaz” gibi içi boş, dostlar alış verişte görsün kıvamında   bir sitem ile yetindi.
Hadi Amerika’yı Kurultay öncesi kızdırmamak onun husumetini üstünüze çekmemek için Amerikan yönetimini eleştirmiyorsunuz, bari Türkiye’yi bu duruma düşürenlere iki çift laf edin. O da yok
Partinin  cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin açıklamaları, Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından çok daha doyurucu idi.
O hiç olmazsa yaşananlara AKP’nin sebep olduğuna kuvvetli vurgu yapmıştı.
Ama her iki siyasetçinin açıklamalarının ortak noktası, ABD’ye karşı hiç eleştiri yapılmamış olmasıydı.
Bu insanda,  muhtemel bir kurultay öncesinde ABD’nin husumetini çekmeme kaygısı oluşmuş kanısını uyandırıyor.
Emperyalizmin yedi düveline karşı savaşarak bir devlet kurmuş olan bir partinin içine düşürüldüğü durumu görüyor musunuz. Bu hal ancak tükenmişlikle izah edilebilir.
Tabii insan, iktidardan değil ama Cumhuriyet Halk Partililerden Türkiye’nin ortak olduğu F-35 lerin teslim edilmeyeceği tehdidi ile  ilgili de bir çift laf söylemelerini beklerdi.
Aslında böyle bir beklenti çok çocukça oluyor tabii . Biri ABD Büyükelçisiyle partisinin hiçbir yetkilisi yok iken, bir otelin arka kapısından gizlice girip görüşüyorsa, bir diğeri beni ABD’den aradılar diye övünebiliyorsa,  bunlardan   Amerika’ya yönelik bir eleştiri beklemek fazla saflık olur.
  Aslında sorunun temelinde yatan tek adam rejimine geçilmiş olmasıdır.
Eskiden iktidarlar, yabancı muhataplarına muhalefeti ikna edemeyiz, bizi sıkıntıya sokar derlerdi. İşte bunun için Amerika Türkiye’deki gibi “Türk tipi başkanlık sistemine” sıcak bakmıştır.
Çünkü tek adamı ikna etmek kolaydır. Bakmayın siz Tayyip Bey’in esip gürlemesine, yarın Amerika ne isterse o olacaktır. Pence de bunu bildiği için o açıklamayı yapmıştır.
Rahip Andrew Craig  Brunson bir gece ansızın evine gidiverirse hiç şaşırmayın.