11 Aralık 2017 Pazartesi

BİR DAKİKA DİNLERMİSİNİZ BAY ÇİPRAS


Bay Çipras, Türkiye’deki tüm Türkleri muhatabınız Tayyip Erdoğan   gibi yakın tarihi bilmiyor zannetmeyin.
1967’lerden itibaren “darbeler dönemi” yaşayan  Yunanistan’da 1973  de cunta lideri olan  Albay Papadapulos Haziran ayında monarşiye son vererek Cumhuriyeti ilan etti. Papadapulos da Cumhurbaşkanlığı görevini yüklendi ve aynı zamanda da sivil yönetime dönme hazırlıklarına başlamıştı. Ancak  yine aynı yıl sonlarına doğru gene bir Yunanlı subay olan  Dimitrios Ioannides ‘in önderliğinde bir grup albay öğrenci olaylarını bahane ederek yönetime el koymuştu.
Yunanistan’daki bu darbeden sonra,Yunan  cuntası adada bulunan subaylara verdiği emirle darbe yaptırdı. Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios kaçarak İngiltereye sığındı.EOKACI NİKOS  SAMPSON yeni hükümetin  başkanı olarak Dünyaya ilan edildi.
Enosis yanlısı bu hükümetin teşviki ve göz yumması ile Türklerin mal ve can güvenliğine saldırılara başlayınca Ecevit Başkanlığındaki Türk  hükümeti garantör devlet olarak, hem Kıbrıs’ta anayasal düzeni tekrar tesis etmek ve hem de soydaşlarımızın mal ve can güvenliğini sağlamak için müdahaleye karar verdi.
Türkiye, İngiltere ve Yunanistan ile beraber garantör devletler olduğundan, Kıbrıs’ta anayasal düzeni tekrar tesis etmek bu üç devletin görevi olmak gerekirdi. Ancak Yunanistan’ın o tarihteki hükümeti, adayı Yunanistan’a ilhak etmeye çalıştığı için  Türkiye garantörlük haklarını diğer garantör İngiltere ile  beraber kullanmak istedi.
Ecevit apar topar İngiltere’ye gitti. Ancak gerçekleştirdiği temaslardan  sonucu  alamayınca müdahale kararını kesinleştirildi.
Rahmetli Ecevit’in söylediği gibi Türk ordusu Kıbrıs’a savaş için değil yalnız Türklere de değil Rumlara da barışı getirmek için  gitti.
Nitekim rahmetli Ecevit 20 Temmuz sabahı Türk halkına ve dünyaya Türk ordusunun adaya yaptığı harekatı şu cümlelerle duyurdu “Türk silahlı Kuvvetleri’nin Kıbrıs’a indirme ve çıkartma harekatı başlamış bulunuyor. Allah milletimize, bütün Kıbrıslılara ve insanlığa hayırlı etsin.Bu şekilde insanlığa ve barışa büyük hizmette bulunmuş olacağımıza inanıyoruz. Öyle umarım ki kuvvetlerimize ateş açılmaz ve kanlı bir çatışma olmaz. Biz aslında savaş için değil, barış için, yalnız Türklere değil Rumlara da barışı getirmek için adaya gidiyoruz. Bu kararı ancak tüm politik ve diplomatik yolları denedikten sonra bu karari verdik……” 
Türkiye’nin müdahalesin de haklı olduğu sadece bizim ve sağduyu sahibi bazı yabancıların dışında Yunan Mahkemesi’nin  Cunta hükümetine karşı açılan dava sonunda verilen kararında “ Zürih ve  Londra antlaşmalarına göre  Kıbrıs’a yapılan Türk askeri müdahalesi yasaldır. Türkiye, yükümlülüklerini yerine getirme hakkı olan garantör devletlerden biridir. Esas suçlular darbeyi hazırlayan ve icra eden ve bu surette  müdahalenin koşullarını hazırlayan Yunan subaylarıdır”  denerek Türkiye’nin adada işgalci olmadığını mahkeme kararıyla  kabul etmiştir.
Bay Çipras unutmayın ki; Türkiye’nin adaya müdahalesi sadece Kıbrıs’a değil Yunanistan’a da demokrasiyi getirmiştir.
Türkiye’nin Kıbrıs harekatının ardından Yunanistan’daki cunta, mecbur kaldığı için ülkenizin  yönetimini  29 Temmuz 1974 de sürgündeki lider Konstantin  Karamanlis’e,  ülkenizde demokrasiyi tekrar kurması için devretmiştir.Sizde 28 Temmuz 1974 doğumlu olduğunuza göre Türkiye sayesinde  demokratik bir ülkede dünyaya gelmiş oldunuz.
Yani Kıbrıs Barış Harekatı, sadece adaya değil sizin ülkeniz Yunanistan’a da demokrasiyi getirmiştir.
Bay  Çipras,  bugün o başbakanlık koltuğunda oturuyorsanız, dolaylı da olsa   bunu Türkiye’ye borçlusunuz.
Türkiye’yi adada işgalci olarak nitelemek, orada yaşanmış olan EOKACI vahşetini yok saymak,  büyük haksızlık olur. Hele de bunun emperyalistlerin tetikçisi olarak Anadolu topraklarında bir vekalet savaşı yapmış olan Yunanistan’ın Başbakanı söylerse.
Türkiye ve Türk Milletinin  bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri hiçbir zaman işgalci ve öç alıcı olmamıştır.
Bay Çipras, bugünkü Türk muhatabınız Recep Tayyip Erdoğan yakın tarihi bilmiyor olabilir, ama Kıbrıs’ta yaşananlar daha çok yenidir ve hala bizlerin hafızasında ve arşivlerdedir.