10 Nisan 2020 Cuma

MEN-İ İSRAFAT KANUNU



AKP İktidarı daha doğru söylemle Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, siyaseten ve ekonomik olarak sıkışıp halktan bağış istemek mecburiyetinde kalınca, kendisinin başlattığı yardım kampanyasıyla hiçbir benzerliği olmayan Tekâlif-i Milliye Emirlerini örnek gösterdi.
Tekalif-i Milliye Emirleri 8 Ağustos 1921 tarihinde yani Osmanlı İmparatorluğu işgal edilmiş, orduları dağıtılmış, ülkenin kurtuluşu için kılını kıpırdatmayan bir İngilizlerin himayesini kabullenmiş bir padişahın varlığında kurtuluş savaşını yapan ulu önder Atatürk Milli Ordu askerlerinin karınlarını doyurmak giydirmek, eline silah verebilmek için, halktan aldıklarını geri ödemek şartıyla topladığı ayni bir borçtur.
Onun için Partili Cumhurbaşkanının şimdi yaptığı yardım çağrısıyla uzak yakın bir benzerliği yoktur.
Ama Partili Cumhurbaşkanına bunu verenler bir şeyi gözden kaçırmışlar bu kanundan 10 ay evvel 25 Kasım 1920’de de 55 numaralı Men-i İsrafat kanunu çıkartılmıştır.
O tarihteki Meclisin bu kanunu çıkartmasındaki amacı, milli mücadele nedeniyle toplumun maddi birikiminin gereksiz yere sarf edilmesini engellemek için çıkarılmış bir kanundur.
Bu kanun 1967 yılına kadar yürürlükte kalmış o tarihte yürürlükten  kaldırılmıştır.
Türkiye’de tasarruflar Milli Gelirin yüzde 15inden azdır. Bu nedenle de Dünya sıralamasının alt sıralarında yer almaktayız.
Bu nedenle evvela Türkiye’yi yönetenlerin “itibar” diye hesapsızca  para harcamaktan, devlet parasıyla itibar gösterileri  yapmaktan vazgeçmeleri gerekmektedir.
Dünya da itibar, etrafa hesapsız kitapsız para savurmakla olmaz, sözüne itibar edilen, devlet adamlığı ile olur. Tabii ölçüde Trump’ın birileri için söyledikleri değildir.
Öncelikle devleti yönetenlerin israftan vazgeçmeleri gerekir. Devasa saraylardan, uçak ve araç filolarından vazgeçerek halka örnek olmalıdırlar.
Büyük Atatürk Kurtuluş savaşını yönetirken, Ankara tren İstasyonundaki Direksiyon binasında mütevazı bir odada yaşadı. Hiçbir şatafatı yoktu.
Bugün toplumda ve özellikle de sonradan görme zenginlerde çılgınca bir savurganlık var. Bir hanım kızımız, düğününde altı (yanlış okumadınız 6) gelinlik değiştirmiş. Bunu tek kelimeyle izah etmek gerekirse ancak “görgüsüzlük” denebilir. 
Doğmamış çocuğun cinsiyetini öğrenince “Baby Shover”lar yapmak, şatafatlı kına geceleri, evvela Türk halkı daha doğrusu sonradan görme zenginler bu şımarıklıklardan vazgeçecekler. Vazgeçmezler ise men-i israf kanunu gibi bir yasal düzenlemeyle vazgeçirilmelidirler.
İktidar örnek alacaksa bunu almalıdır. Açlık sınırı altında yaşayan milyonlarca insan varken önce bu şımarıklıkları vazgeçirmek gerekir.
Eğer onlar vazgeçmez iseler, insanların sosyal medya hesaplarını kontrolden evvel,  1920’nin Men-i İsraf Kanuna benzer bir yasa çıkartılmalı ve şımarıkça yapılan gereksiz harcamaların önüne geçilmelidir.
Ama tabii halktan bunu isterken devleti yönetenler önce kendileri bu fakir milletin vergileriyle oluşan hazineyi korumalıdırlar.
Bütün lüzumsuz saray inşaatları durdurulmalı, uçak ve araç filoları azaltılmalı, kaliteli bir mütevazı yaşamla halka örnek olunmalıdır. Olunmalıdır ama, daha şu günlerde Saray'a 14 yeni araç kiralanıyor. (Perdeli, film camlı, buzdolaplı vs. Sürücüyü de ihaleyi kazanan şirket temin edecekmiş) - TBMM'den 27 yeni kiralık araca 5,000,000 TL harcanıyor, sonradan halktan yardım isteniyor.
Devleti yönetenler tasarrufa hiç dikkat etmezken, halktan tasarruf yapmasını nasıl isteyebilirsiniz ki.
Cumhuriyetin kurulduğundan beri onur abidesi olarak duran Çankaya Köşkü’nün suyu mu çıkmıştı. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan önceki bütün Cumhurbaşkanları o sarayı hiçbir sıkıntı duymadan kullanmışlardı.  
Araştırın bakalım eski Cumhurbaşkanları döneminde Cumhurbaşkanlığının kaç aracı vardı?
Şu andaki durumumuz, hiç çalışmadan satarak hovardalık yapan miras yedilere benziyor.